Rifat Serdaroğlu (SERDARCA)


SIRA KUMPASÇILARDA

SIRA KUMPASÇILARDA


Anayasa Mahkemesi oybirliği ile Balyoz Davası için “Hak İhlali Yapılmıştır” kararı verdi. Halk dilinde söylersek, Anayasa Mahkemesi;
Ey bu davanın soruşturmasını yapan Cumhuriyet Savcıları-Polisler, yıllarca yargılama yapan Yargıçlar, hepiniz hak ihlali yaptınız. Doğru düzgün yargılama yapmadınız. İnsanların hayatlarını kararttınız. Onların ömürlerinden çaldınız. Görev yapan bu suçsuz insanları haksız yere zindanda tutarak, onların kurumlarına da, başta Türk Ordusuna büyük zararlar verdiniz.
Bu insanları tahliye edin, yeniden ama bu kez “Adil” olarak yargılayın
” dedi.

Yıllardır, Türk Ordusuna tuzak kurulduğunu, sahte dijital deliller üretildiğini, “Gizli Tanık” kurumu yoluyla, terörle savaşmış kahramanlara işkence edildiğini ve aileleriyle birlikte tamamının ağır darbeler aldığını söyleyip, kurumuş vicdanlara seslenmeye çalıştık. Fakat duvardan ses geldi, kumpasçılardan ses gelmedi.

Birazcık kafası çalışan, siyaseti gazete okuma seviyesinde izleyen biri yapılan tüm bu ihanetlerin arkasında bir siyasi irade olmadığını iddia edemez.
AKP ve Erdoğan bu kumpasın suç ortağıdır.

Bu kumpasın kurulmasını, Cemaat-AKP koalisyonunun “ortak hedefi” ve “ortak menfaati” belirledi. AKP ve Erdoğan’ın hedefinin, bir unsuru Kürdistan olacak “Federe İslam Devleti” kurulması olduğunu herkes biliyor.
Bu yolda ilerleyebilmek için AKP ve Erdoğan, Cemaatin yetişmiş kadrolarına özellikle Yargı-Polis-İdare makamlarını altın tepside sundular.

“Askeri Vesayeti” kaldırıyoruz diye, AKP ve Erdoğan emir verdi, kumpasın pis çarkını Cemaat işletti. Cemaatin Polisleri-Savcıları, her türlü hukuk kuralına ve ahlaka aykırı olarak sahte deliller ürettiler, belli yerlere silah-mühimmat gömüp sonra da kendileri ihbar edip, sahte suç yaratıp insanları zindanlarda çürüttüler.
İnsanlara ne savunma hakkı verdiler ne de savunma delillerini dikkate aldılar.
Göz göre-göre, tarihin en vicdansız diktatörlerinin yapamayacağı alçaklığı yaptılar. Kul hakkı yediler. Onurlu insanların intiharlarına sebep oldular.

Sözde Müslüman olduklarını iddia eden Cumhuriyet ve insanlık düşmanı Cemaat Polisleri, elinde tesbih ile sanki Cumhuriyetin değil de mafyanın Savcısı imiş gibi dolaşan dolandırıcılar, hukuka-adalete- insanlığa mazlumların kanlarını doğradılar.

Anayasa Mahkemesinin kararından sonra, devletin parasıyla Avusturya’ya propaganda yapmaya giden Erdoğan ne dedi;
“Bu yolu biz açtık. Ne CHP, ne de MHP’nin hiçbir katkısı olmadı. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını, referandum ile biz getirdik!”

Yüzsüzlüğün-utanmazlığın-insafsızlığın böylesi ancak AKP’ye yakışır.
“Ben bu davaların savcısıyım. Darbeciler mahkemede hesap veriyor. Her yerden silahlar fışkırıyor. Bırakın, mahkemeye müdahale etmeyin. Hâkimlerimiz işlerini yapsınlar” diyen, ben miydim?

Bundan böyle yapılması gereken şudur;
-Kumpası kuran Polis ve Savcılar, kimlerden emir aldıklarını açıklamalıdırlar.
-Mahkeme Heyetini oluşturan Yargıçlar, kendilerine otel odalarında kimlerin talimat verdiklerini, kimlerin kendilerini tehdit ettiklerini anlatmalıdırlar.
-Bu dava boyunca Adalet ve İçişleri Bakanlığı yapanların tamamı, ibret-i âlem için, Hak için-Hukuk için Bağımsız Türk Yargısı önünde hesap vermelidirler.

Hepimiz göreceğiz ki, bu kumpasın arkasından da AKP ve Erdoğan çıkacaktır.
Bu görüşümüz, bizce net olarak bilinen ve elimizdeki delillerle de desteklenen kesin inancımızdır.

Türkiye eğer düze çıkacaksa, eğer çağdaş ülkelerdeki demokratik standartlara ulaşacaksa, eğer Türk Milleti kendi kaderine kendisi el koyacaksa bunlar yapılmalıdır.
Kim hırsızlık yaptıysa, kim bu fakir milletin kaynaklarını haram havuzlarına akıttı ise, kim kul hakkı yediyse, kim Milli İrade Hırsızlığı yaptı ise, kim rüşvete bulaştı ise, mutlaka hesap sorulmalıdır.
Bunu sorabilecek namuslu-dürüst-cesur insanlar Türk Milletinin önüne düşüp, Cumhurbaşkanlığına aday olmalıdırlar. Yoksa değişen hiçbir şey olmaz.
Ha Arap Hasan, ha Hasan Arap…

Okurlarım bana devamlı soruyorlar;
“Ne olacak, nasıl çıkacağız bu işlerden” diye?
Hep söylüyorum. Mucize bir formül yoktur, olmayacaktır da.
Ne zaman ki Türkiye Cumhuriyetinin onurlu birer bireyleri olduğumuzu, tebaa olmadığımızı hatırlar ve bir araya gelir, Türk Milletinin kendi partisini kurarız, onurlu-düzgün-akıllı-bilime ve hoşgörüye açık çağdaş insanların da siyaset yapabilecekleri bir siyasi kurumu Türk Gençliğine armağan ederiz, inanın bir ülkenin kaderi bir ayda değişir.

Önce 3 Temmuz’u ve “Kimlerle Olunamayacağını” bir görelim, gerisi çok kolay…

Sağlık ve başarı dileklerimle 20 Haziran 2014
Rifat Serdaroğlu

  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,50% 0,08
  • EURO

    34,60% -0,12
  • GRAM ALTIN

    2496,16% 0,48
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22
  • Cumartesi 15.6 ° / 7.5 ° Şiddetli yağmurlu
  • Pazar 21.3 ° / 6.1 ° Güneşli
  • Pazartesi 22.5 ° / 9.7 ° false

Balıkesir

20.04.2024

  • İMSAK 04:46
  • GÜNEŞ 06:17
  • ÖĞLE 13:12
  • İKİNDİ 16:57
  • AKŞAM 19:58
  • YATSI 21:23