Gerek sosyal gerekse siyasi hayatımıza biraz yakından baktığımızda güncel yaşam içindeki eleştirilerimizin her geçen gün biraz daha sertleşmekte olduğunu hatta ahlaki değerlerimizi bile zorlamaya başladığını söyleyebiliriz.
Ne yazık ki sağlıktan eğitime, savunmadan çevreye, spordan ekonomiye, sanayiden teknoloji gibi hemen hemen tüm alanlarımızda yapılan değerlendirmelerimizde bilimselliği bir tarafa bırakarak her cümlemizi siyasi kurumlara endeksli olarak yapmaya çalıştığımızı düşünüyorum.
Demem o ki ne yakın çevremizde ne de eş, dost ve arkadaşlarımız arasında 20 yıl öncesinde olduğu gibi toplumun geleceğini çok yakındıran ilgilendiren tarih, sanat ve kültür, sağlık ve sosyal gibi hiçbir ortak konuyu siyasetin dışında tartışmayı artık yapamıyoruz. Siyaset hemen hemen her konunun önüne bir set çekmiş gibi normal bir tartışma yapmamızı engelliyor diyebilirim. Bu manada eskiden az da olsa etkisi var olan STK’lar artık güncel yaşamımızdan çıkmış gibi duruyorlar.
Bakınız bu gün tüm dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de virüs salgını nedeniyle büyük bir mücadele verilmekte. Başta sağlıkçılarımız olmak üzere emniyet güçlerimizin, halkımızın çok büyük katkılarını görüyoruz. Ama bakıyoruz bu böylesi önemli konuda bile siyasi olarak iktidar muhalefet arasında bir uyum veya adına ne denir çok da bilemiyorum ama hep birlikte daha etkili bir çalışma için toplumun moral ve motivasyonunu arttırıcı bir beraberliği göremiyoruz. Bu bağlamda yıllardır nasıl bir konu olursa olsun, ortak katkılar üzerinden paylaşım noktasında ne iktidarın ne de muhalefetin bir birlerine karşı en küçük bir hoş görü içinde olduklarını göremiyoruz. Haliyle bu durum topluma da yansıyor ve sosyal medyada inanılmaz biçimde sıkıntılı paylaşımlara yol açıyor böylesi sert tartışmalar.
Sonuçta yıllar geçiyor ama maalesef en küçük bir olumlu değişim olmadan günleri tüketim duruyoruz. Demem o ki, siyasi ortamlarımız hep tartışmalı geçmiş ve hala da geçmeye devam ediyor. İktidar veya muhalefet taraftarı olarak hangi kanal veya gazeteye bakarsak bakalım hep sertlik yanlısı demeçler, hakaretler, bağırmalar ve moral bozucu konuşmalar görüyoruz. Aslında bu aziz milletimizin de diğer gelişmiş ülke insanları gibi sakinliğe, huzura ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Örneğin akşam yemek sonrası çayımızı içerken huzurlu bir haber programını veya herkese dönük bir tartışma programını veya ne bileyim eskiden olduğu gibi neşeli bir diziyi izlemek bu milletin hakkı değil mi hala?
Yaşadığımız örneklerden yola çıkarak işimizin dün ve bugün hatta yarınlarda da zor olacağını düşünüyorum. Az da olsa bir düzelme olacaksa bu da ancak tek taraflı değil ortak katkılarla olabileceğini söylemek isterim. Veya olmaz ama bir ihtimal diyelim, virüslerin zaman içinde mutasyona uğrayarak etkisizleşmeye başladığı gibi bizim de siyasi anlayışlarımız mutasyona uğrar ve sertlikten uzaklaşarak makul düzeylere dönüştüğünde partiler arası siyaseten yakınlaşmaların olabileceğini ve de rahatlayabileceğimizi düşünüyorum.
30 Nisan 2020 ERHAN GÖÇMEN
