Türk Vatanı, atalarımızdan bize yadigâr, gelecek nesillerimizin bize emanetidir.
Yaşadığımız sürece bu aziz toprakları “Vatan” olarak kabul eden bizlerin her birimizin, bu vatan üstünde etnik kökenimiz-inancımız-siyasi düşüncemiz ne olursa olsun, eşit derecede payımız vardır. Bu pay, bizi birbirimize bağlayan, bütünlüğümüzü sağlayan bir bağdır.
Türk Vatanı üstünde hepimizin “birer” payımız varsa, aynı zamanda “sorumluluğumuz da” var demektir.
Vatan saldırıya uğradığında, iç ve dış düşmanlar bizi parçalamaya cüret ettiğinde, adına “Türk Milleti” dediğimiz o cevher uyanır ve bizlere sorumluluğumuzu hatırlatır.
Türk Vatanının asırlar öncesinden beri süre gelen, son 30 yıldır da PKK Narko-Terör örgütü denen Kürtçü-Bölücü çetenin tehdidi altında olduğunu körler-sağırlar dahi bilmekteler. İnsanlıktan nasibini almamış bu örgütün yöneticileri on binlerce can almışlar, binlerce insanı sakat bırakmışlar, gelecek nesillerimizin hakkı olan ekonomik kaynakların boşa gitmesine sebep olmuşlardır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve eski iktidarlar ellerinden geldiği kadar, Türk Milleti ise yapılabilecek en büyük fedakârlığı yaparak yani “Şehit-Gazi” vererek bu saldırılara karşı durmuşlar ve direnmişlerdir.
Dış odakların ve terör örgütlerinin tüm çabalarına, tüm kalleşliklerine rağmen, bizi bir arada tutan cevher, bu kirli çatışmanın Türk-Kürt ayırımı çıkartmasını engellemiştir. Bunu şükranla karşılıyor ve Türk Milletinin bir ferdi olmaktan gurur duyduğumu ifade etmek istiyorum.
PKK Terör örgütü-ABD-Barzani-Cemaat bir Türk-Kürt çatışması çıkması için çok uğraştılar, başarılı olmak için Erdoğan’a eşbaşkanlık, pilli tavşana bakanlık bile verdirdiler. Türk Milleti, etnik kökeni ne olursa olsun bir oldu, birlik oldu ve bu çirkin oyunu bozarak terör örgütünü, destekçileri ile baş başa bıraktı.
Buraya kadar tamam da, sanki bir eksik var gibi! Hani yemeğin tadı güzeldir ama bir şey eksiktir. Bir türlü neyin eksik olduğunu bilemezsiniz. Fakat sonunda eksiği bulur, tamamlarsınız ve ağzınızın tadı yerine gelir.
Türkiye’nin Bölücü Terörle mücadelesinde eksik bir şey var!
Bu vatanın ekmeğini yiyip, suyunu içip, demokratik ortamın yarattığı eğitim-öğretim-rekabet olanaklarını akıllıca kullanıp çok zengin olan Kürt kökenli bilim insanlarının-İş Adamlarının-Spor Kulübü Başkanlarının-Sivil Toplum Kuruluşları yöneticilerinin-Serbest Meslek Sahiplerinin-Toplum Önderlerinin sessiz kalmaları beni hep rahatsız etmiştir. Tıpkı tuzu eksik yemek gibi!
PKK Narko-Terör örgütüne bir söz söylendiğinde kendilerine “Aydın” diyen Kürt kökenli kişiler, derhal bir araya gelirler, insan haklarından girip-AHİM karalarından çıkarlar ve bu canilere kol-kanat gererler.
Bunları Türk Milleti olarak artık tanıdık. PKK mı savunulacak Baskın Oran orada, Türk Milliyetçiliği yerden yere mi vurulacak hop Cengiz Çandar orada, Ermeniler mi kaşınacak Nobelli Orhan Pamuk anında orada!
Ne kadar Sorospu çocuğu varsa oradalar!
Hiç olmazsa onlar yerlerini belli ediyorlar. Peki, sizler neredesiniz?
İçinizden bir tanenizin “PKK bir terör örgütüdür ve biz onu lanetliyoruz” dediğini duymadık! Onlarca şehit verdiğimiz günlerde dahi sessiz kaldınız!
Hem Türk Milletinin bir ferdi olacaksınız, hem bu aziz milletin kaynaklarıyla zengin olacaksınız, bazılarınız el altından PKK’ya haraç vereceksiniz, bu ülkenin evlatları can verip toprağa düşecek, siz hem susacaksınız, hem de itibarlı olmak isteyeceksiniz!
Öyle yağma yok. Bu vatanın sahibi iseniz, gereği yerine getirin.
Bu vatanda kiracı iseniz, gerçek vatanınız neresi onu söyleyin.
Karar verin; Türk Milletinin onurlu-özgür-itibarlı bireyleri mi olmak istersiniz, yoksa BDP Milletvekilleri gibi Öcalan’ın kulları olarak yaşamak mı isterseniz?
Ne olduğunuza karar verin de, size öyle davranalım. Yetti artık…
Sağlık ve başarı dileklerimle 18 Eylül 2013
Rifat Serdaroğlu
