Mustafa KOÇAL (BALIKESİR RÜZGARI)


SOMADA OCAKLAR ÇALIŞMAYA BAŞLADI

SOMADA OCAKLAR ÇALIŞMAYA BAŞLADI


Soma faciasının acısını bir nebze olsun üzerlerinden atmadan işçiler ocağa indirildi. Bu büyük faciadan ders alındı mı? Acıların tavan yaptığı bir haftada değişen bir şey oldu mu ki? Hemen üretin düşünüldü?  İşçinin şu anda morali son derece bozuktur. Kıştan çıktık. Piyasanın acil kömüre ihtiyacı yok. Kışa giriyor oluruz bir dereceye kadar makul karşılanır. Kömür nereye lazım? İktidar Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanmış durumda. Vatandaşın oyuna karşılık verilecek kömüre ihtiyacı var. Onun için ocaklarda çalışma başlatıldı. Bu feci kaza bir gerçeği ortaya çıkardı. İşçilerin madenlerde köle gibi çalıştırıldığı gün yüzüne çıktı. Efendileri nasıl münasip görürse onu yapmak durumundalar.

Hiç değilse arada 20- 25 gün geçtikten sonra çalışma başlasaydı. İşçilerde biraz kendilerini toparlamış olurdu. Hükümette bu arada bazı kurallar getirirdi. En azından bu ocaktaki faciada ortaya çıkan aksaklıklar giderilirdi. Bu bir haftada bazı basit aksaklıklar giderilirdi. İki bakanlık bir birine düştü. Çalışma bakanı çalışma bakanlığının sorumluluğu yok derken. Enerji bakanı çalışma bakanlığının da sorululuğu var diyor. Daha ocaklardan hangi bakanlığın sorumlu olduğu dahi belirsizliğini koruyor. Hemen bakanlar kurulunda bu sorun giderilmeli hangi bakanlık ocaklardan sorumlu bu belirlenmelidir. Gerekiyorsa devlet bir müddet sorumluluğu üslenip, bazı kurallar getirmelidir. Madenlerde özelleştirmenin yanlış olduğu anlaşılmıştır. Patronların düşündüğü yalnız üretimdir. Bunun içinde yoğun bir tempoda çalışma yürütüldüğü anlaşılmıştır. Bir ocağın senelik üretim kontenjanına uyulması gerekir. Bu ocağın senelik üretim kontenjanı yanılmıyorsam 1,5 milyon ton imiş. Fakat bu ocağın üretimi 3 milyon ton olarak gerçekleşmiş. Bu nasıl gerçekleşir. Kazmalar hiç durmadan çalışmış. Bunun böyle olduğu vardiya değişiminin içeride yapılmasından belli. Hâlbuki içerideki ekip dışarı çıkar. Ondan sonra dışarıdakiler ocağa girer.

Bu ocağı devlet işletirken kömürün tonunu 130 TL’ye mal ediyormuş. Özelleştirme kapsamına alınıp bu şirkete verildikten sonra. Bu şirket kömürün tonunu 58 TL’ye mal etmiş. İşçilerin söylediğine göre devlet çalıştırırken daha yüksek maaş alıyorlarmış. Şirket aldıktan sonra ücretlerde düşmüş. Hem ücretler düşüyor. Hem de üretim artıyor. Şirket taşeron şirketlere iş yaptırıyor. Taşeron şirket ocakta kendi bulduğu işçileri çalıştırıyor. İşçinin maaşında % 30 para alıyor. Taşeron şirketler kanaatime göre artan üretimden dolayı da işverenden prim alıyordur. Böyle bir çalışma düzeninde işçinin can güvenliğinden önce üretim düşünülür. Olaydan önce gaz ölçüm cihazlarında gaz göstergeleri yükselmiş. Yetkililer dikkate almamış. Gösterge alarm vermiş yinede iş bıraktırılmamış. Çok kısa süre sonrada olay meydana gelmiş.

İşçilerin gaz maskeleri 21 sene önce imal edilmiş. Ve küflenmiş. İşçilere nasıl kullanılacağı dahi öğretilmemiş. Bu gaz maskeleri bir defa kullanılıyormuş. Kazaen birisi açıldığında, açan kişinin maaşından 400 TL kesiliyormuş. Bu olay su yüzüne çıkmışken, bu gaz maskeleri yenilendi mi? Ayni hamam ayni tas ile işçiler madende çalıştırılmaya devam mı edildi?  En azından bu eksiklikler giderildikten sonra ocaklar çalışmaya açılmalı idi. Maalesef ülkeden insan canı çok ucuz. Hâlbuki peygamber efendimiz (S.V.S) bir kişiyi ölümden kurtarmak bütün insanları kurtarmış gibi sevap kazanılacağını buyuruyor.

Bu ocağın patronu bir senedir ocağa inmemiş. Neden? Çünkü taşeron şirket ocağı yönetiyor. Bir yerde bir kişi sorumlu olmalıdır. Bir aksaklık görüldüğünde aksaklığın giderilmesini bir birlerine bırakırlar. Böylelikle o aksaklık giderilmez. Böylelikle de aksaklıklar zinciri oluşur. Bu olayla ve bu olayda yaşananlarla dünyaya rezil olduk. Azerbaycan milletvekilleri maaşlarını soma felaketinde hayatlarını kaybedenlerin ailelerine verme kararı almış. Bizimkilerden ses seda yok. Olmadığı gibi başbakanlık yardım kampanyası başlatmış. Önce kendileri verseler de örnek olalar olmaz mı?

Bu faciadan sonra ortamı yatıştırmak iktidara düşer. Fakat hiç de öyle olmuyor. Gazeteciler hedef alınıyor. Köşe yazarları hedef alınıyor. Köşe yazarlarına hakaret ediliyor. Fikir özgürlüğü ayaklar altına alınıyor. Neye rağmen bunlar yapılıyor? 301 madencinin ölümüne rağmen yapılıyor. Tabii eleştiri yapılacak. Maden işçilerinin fıtratında (kaderinde) bu ölümler var derseniz. Bu eleştirilerin yapılması normaldir. Bunun üzerine protestolara tahammülsüzlük gösterir. Nahoş olayların içersinde olursanız, bu eleştiriler yapılacaktır. Yöneticiler bu protestolara tahammül edemiyor. Vatandaşta polisin biber gazına, TOMA ile tazyikli su sıkmasına ve coplanmasına tahammül edemiyor.

Bu olayları protesto edenlerin içersinde 13 yaşındaki bir çocuğu polis gözaltına almaya çakıştı. Çocuk korkudan altına yaptı. İzmir valisi bu polis hakkında bir şeyler yapması gerekirken. “Polis o çocuğu o kalabalıktan uzaklaştırdı. Çocuğun altına falan yaptığı yok. TOMA dan sıkılan sudan ıslanan yer orası” diyor. Uzaklaştırma için polis çaba harcadı da çocuk daha sonra savcılığa ifade vermeye neden çağrıldı? 13 yaşındaki çocuktan bile korkuluyor. Bu gerginlik yatıştırılmazsa, Cumhurbaşkanlığı seçimi çok gergin geçmeye namzettir. Saygılarımla.

                                           Mustafa KOÇAL 22 – 05 - 2014

  • BIST 100

    8718,11%-1,25
  • DOLAR

    32,29% 0,52
  • EURO

    35,13% 0,13
  • GRAM ALTIN

    2242,99% 0,73
  • Ç. ALTIN

    3950,05% 1,42
  • Salı 15.7 ° / 3.8 ° false
  • Çarşamba 7.9 ° / 2.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Perşembe 12.4 ° / 3.3 ° Güneşli

Balıkesir

19.03.2024

  • İMSAK 05:43
  • GÜNEŞ 07:06
  • ÖĞLE 13:21
  • İKİNDİ 16:45
  • AKŞAM 19:26
  • YATSI 20:44