Temel, bir gün Hacca gitmeye karar verir. Fadime’ye gelir, “Hakkını helâl et, ben Hacca gidiyorum” der. Fadime, “Bir şartla, beni de götürürsen” der.
Temel, ikna edemez Fadime’yi, “Tamam gel, o zaman annelerimizle helâlleşelim” der. Temel’in annesine giderler:
“Anne, hakkını helâl et, biz Hacca gidiyoruz.”
Annesi, “Bir şartla, beni de götürürseniz” der.
Hep birlikte Fadime’nin annesine giderler. “Hakkını helâl et, biz Hacca gidiyoruz” derler. Kayınvalide, aynı şekilde, “Bir şartla, beni de götürürseniz” der.
Temel, çaresiz, üçünü de alıp Hacca gider.
Haccın gereklerini yerine getirirler. Dönecekleri gün herkes son ibadetlerini ve tövbelerini yerine getirmek için odalarına çekilir.
Temel, odasına giderken annesinin tövbesini duyar:
“Allah’ım, beni affet. Temel’in babasını dört kez aldattım.”
Temel, “İnanmıyorum” diyerek odasına doğru yürür. İkinci odada kayınvalidesinin sesini duyar:
“Allah’ım, beni affet. Fadime’nin babasını sekiz kez aldattım.”
Temel, duyduklarına inanamaz. Son odada Fadime’nin tövbesini duyar:
“Allah’ım, beni affet. Temel’i bir kez aldattım.”
Temel, büyük bir şok içinde odasına kapanır, dizlerinin üstüne çökerek, başlar tövbe etmeye:
“Allah’ım, sen onları boş ver de asıl beni affet, senin huzuruna bu kadar orospuyu getirdiğim için!”