Aşının konuşulmaya başladığı o ilk salgın dönemlerinde bizimde aşı çalışmalarına başladığımız haberleri yavaş yavaş basında yer almaya başladığı günleri iyi hatırlıyorum. Hadi bakalım, inşallah başarırız gibi iyi dileklerin yanı sıra ne aşısı yahu, üç günde aşı mı yapılır türünden eleştirilerle de karşılaştık. Hele hele bazılarımız son yıllarda yapılan bir çok başarılı çalışmalarda olduğu gibi bu çalışmaları da inanılmaz şekilde küçümsemeye çalıştıklarını da
iyi biliyorum. Özellikle çok yakın çevremden de ben bu aşıyı olmam diyenleri de unutmadım bu çok özel günlerde.
Bakınız bu gün bir çok alanda başarıdan başarıya koşan bilim insanlarımız var, teknik adamlarımız var, çalışkan, işini iyi yapan işçilerimiz var, üretime katkı yapan iş adamlarımız var, yani demem o ki savunma sanayinden eğitim alanlarına, sağlıktan enerji ve diğer iş kollarına kadar sağlanan imkânları devleti ve toplumu adına çok iyi kullanan insanlarımız da çok var.
Dolayısıyla hangi konuda olursa olsun başarılı insanların alkışlanması ve ödüllendirilmesini iyi bir gelecek için ilk adım olarak görüyorum. Bu anlayışın yaygınlaşmasıyla üreten ve çalışkan bireylerin moral ve motivasyonunu yükseltilmesinin yanı sıra en büyük faydasının da yeni başarıların önünün açabilecek olmasıdır.
Turkovac çalışmasının da ben böyle bir başarılı çalışma olarak görüyorum. Dünya standartlarında yapılan bir üretim aşamasından sonra ortaya konulan aşımızla dünyada aşısını yapabilen 9. ülke olmamız gerçekten takdire şayan bir çalışma olarak düşünüyorum. Unutmayalım ki salgın tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini sürdürüyor. Ne zaman biteceği de meçhul. Demem o ki bu aşıya devamlı olarak ihtiyacımız olacaktır. Elimiz altında böyle bir aşının olması 84 milyonluk halkımız için yaşamsal bir hizmet olarak değerlendiriyorum.
Öncelikle bu aşının devletimize ve halkımıza hayırlı olmasını diliyorum. Emeği geçen herkesi içtenlikle kutluyorum.