Yakın tarihin kanlı diktatörlerinden biri Saddam Hüseyin idi. Saddam’ın çocukları ondan daha zalimdiler. Uday Hüseyin, futbol meraklısıydı. Irak Milli Takımının tek seçicisi, teknik direktörü, patronu her şeyi o idi.
Irak Milli Takımı 1994 Dünya Futbol Şampiyonasında ABD ile eşleşmişti.
Maçtan evvel soyunma odasına inen Uday, futbolculara maçı mutlaka almaları gerektiğini emretti. Iraklı futbolcular canlarını dişlerine takıp oynadılar.
Fakat maçı ABD kazandı.
Irak Milli Takımı Bağdat’a döndüğünde Uday tüm futbolcuları tutuklattı.
Bizzat kendisin başında bulunduğu bir zindanda, çocukların sağ bacaklarını diz altlarından demir çubukla kırdırdı!…
Bir diğer diktatör Kaddafi’nin oğlu Mutaassım, babasının “Ulusal Güvenlik Danışmanı” idi. Eğlence alemlerine akmayı çok seven bir yapısı vardı. Karayiplerde verdiği “Yeni Yıl Partilerinde” Mariah Carey- Beyonce- Usher gibi Amerikalı şarkıcılar bulunurdu. Bu ünlü şarkıcıların her biri Mutaassım’dan
parti başına milyonlarca dolar alırlardı!..
Sonra ne mi oldu? Diktatör babaları tarafından şımartılan bu çocuklar, yine kendi halkları tarafından maalesef parçalanarak linç edildiler.
Babalarının parçalanmış cesetlerine tecavüz edildi!…
Anadolu deyişiyle; “B.kla yapılan, sidikle bozulmuştu.”
Demokratik rejimlerde kaynağını milletten almayan ve Anayasa’da yazmayan bir yetkiyi kimse kullanamaz. Kim olursa olsun, kimin oğlu olursa olsun kimse,
TBMM’ ye “serserilik yeri” , Milletvekillerine ise “Ahlaksız, rezil tavırlı insanlar” diye hakaret edemez.
Bu çirkin olay, TBMM’ de 2014 Bütçe görüşmeleri sırasında gerçekleşti.
Kendisine “Muhafazakâr Demokrat” diyen ve Demokrasinin olmazsa olmaz şartı “Kuvvetler Ayrılığı” prensibini ayak bağı gören bir Başbakan’ın, kısacık ömrünün her anı falsolu-ayıplı olan oğlu, TBMM’ye ve Milletvekillerine ağır hakaret etti.
Bilal Erdoğan twitter hesabından, bu hakaretleri bilerek ve defalarca yapabiliyorsa, kendinde o gücün olduğunu sanıyordur. Tıpkı Uday gibi, Mutaassım gibi…
Başbakan Erdoğan bu konuda ne diyecek, merak ediyorum. Büyük olasılıkla “Ben oğlumu da yedirmem” diyecektir.
AKP Milletvekillerinin kendilerine yapılan bu ağır hakareti yalayıp-yutacakları besbellidir. TBMM’deki diğer Milletvekillerinin her biri kendini “Uday” sanan bu çocuğa dava açıp, yargı yoluyla haddini bildirmeleri gerekir.
Bırakın bu çocuğun hakkından yargı gelsin!…
Sağlık ve başarı dileklerimle 12 Aralık 2013
Rifat Serdaroğlu
