Ülke şimdiye kadar böyle bir devir yaşamadı. Ülke hem maddi hem de manevi yönden bu kadar yıpranma dönemi yaşamadı. AKP 2002 de iktidar olduğunda 3 Ye ile mücadele edeceği vaadinde bulundu. Ne idi bu üç vaadi? Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklardı. Bu üç ye ile mücadelede sınıfta kalmıştır. Bırakın mücadele etmeyi bu üç ye’yi yaratan kendisi olmuştur. Vatandaş her gün daha yoksulluğa doğru sürükleniyor.
Vatandaş kuru ekmeğe muhtaç duruma geldi. Yoksulluk yüzünden intihar edenler oldu. Vatandaş sefalet içinde yaşarken. Birde lüks hayat yaşayanlar var. Emeklilikte yaşa takılanlar için. Tayyip Erdoğan ne demişti? “Emekli olacaklar ondan sonra bir yerlerde çalışacaklar. Öyle yama yok” demişti. İyi güzelde 4-5 yerden maaş alanlara ne diyeceğiz?
Ülkede bir alt tabaka birde kendi yağınla tuzunla geçinip giden tabaka vardı. Birde yedikleri önlerinde yemedikleri arkasında olan. Lüks hayat yaşayan tuzu kuru tabaka var. Bu tuzu kuruların dünya umurlarında değil. Gak dediklerinde bir yerlerden bir şeyler yağmur gibi yağıyor. Bu yetmezse gurk dediklerinde yağmur bulutları onların üzerine doğru yönleniyor. Yeter ki bizden olsunlar! Kendi yağı tuzuyla hayatlarını idame ettirirken.
Onlarda alt tabakaya düştüler. Şimdi artık bir üst tabaka birde alt tabak duruma gelindi. Yoksulluk sayısı her geçen gün artıyor. Kuru ekmeği bulanlar hallerine şükreder hale geldi. Bugün geldiğimiz durum yoksulluğun her geçen gün artığı bir durumdur. Halk yoksullaştırılarak biat etmesi sağlanmaktadır. Bir kişiyi biat ettirmenin yolu fakirleştirip sosyal yardımlaşma fonundan yardım yapılarak sağlanıyor. Seçim dönemi geldiğinde sokaklara stant açılıp. Millete makarna, şeker, çay paketleri dağıtıldığını unutmak.
İşin gerçeği yoksullukla mücadelede sınıfta kalınmıştır. Birinci Ye’nin hikâyesi böyledir. İkinci Ye yolsuzluk idi. Yolsuzluk her gün artıyor. Bazı kişiler parti kimliği altında yolsuzluk yapıyor. En son örneği eroin çekerken videosu paylaşılan sözde parti çalışanıdır. Bir parti çalışanı son model araba ile dolaşıyor. Bu kişinin ihalelere bile aracılık yaptığı iddia ediliyor. Hatta eroin temin ettiği dahi söyleniyor. Merkez bankasının para kaybına sebep olduğu iddia ediliyor. Muhalefet her gün soruyor. Bu para nerede diye. Fakat cevap alamıyor.
İhale demek birçok kişinin katılımı ile yapılan iştir. En uygun fiyatı verene verilmesidir. İhalenin anlamı budur. Kişiye özel ihalede bir şeyler var demektir. Her gün bir yerlerden yolsuzluk haberleri çıkıyor. Şu aşı olayında dahi bazı iddialar var. Avrupa sağlık kurulunun gönderdiği 15 bin aşıdan vatandaş faydalanamadı. Bu aşının kimlere yapıldığı bilinmiyor. Buda bir yolsuzluktur. Bu ülkede bakanlar bile yolsuzluk yaptı da. Yüce divana gönderilmedi. Yolsuzlukla mücadelede de sınıfta kalınmıştır. Yapanın yaptığı yanına kar kalmıştır.
Böyle bir dönem şimdiye kadar yaşanmamıştır. Kafama en çok takılan olayda. Şu yap işlet modeli ile yapılanlara verilen garanti olayıdır. Bunun anlaşmaları Türk hukukuna göre yapılmamıştır. İngiliz hukukuna göre yapılmış. Neden bu yolun seçildiğini anlamak mümkün değil. Demek oluyor ki? Ülkemizin hukukuna kendilerinin de güveni yok. Üçüncü YE yasaklar. Öyle şeylere yasak konuyor ki? Kamunun dünyasını istemedikleri bir şey olduğunda. Hemen basın yasağı konuyor. İnternet üzerinde bir şeye ulaşılması istenmiyorsa hemen ulaşım yasağı konuyor.
Bu ülke konuşan bir ülkeydi. Şimdi konuşmaktan korkan bir ülke haline geldi. AKP’nin 2002 de vatandaşa verdiği üç Ye ile mücadele vaadi gerçekleşmemiştir. Bu verdikleri vaatlerde de sınıfta kalmışlardır. Manevi değerlerimizde birer birer yok edilmektedir. Ve edilmeye devam edilmektedir. En önemli değerimiz ve tarihin derinlerinde gelen Türk ismimiz yok edilmeye çalışılıyor. Ülkenin kurucusu olan Atatürk’üm ismi unutturulmaya çalışılıyor. Saygılarımla. Bugün andımıza yer kalmadı
Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere! Ne mutlu demokratım diyenlere! NE MUTLUTÜRKÜM DİYENE!
31 – 03 – 2021 Mustafa KOÇAL
