Son günlerde ülkede garip olaylar olmaya başladı. İlk olay Boğaziçi üniversitesine rektör atanması ile başladı. Bu atamayı kabul etmeyen üniversite öğrencileri ve üniversite öğretim görevlileri atamayı protesto etmeye başladılar. Üniversite geleneğine uygun olmadığı gerekçesi ile. Öğrencilere çeşitli yakıştırmalar yapıldı. Gözaltına alınanlar oldu. Serbest bırakılanlar oldu. Öğrencilere ve üniversite yöneticilerine gösteri yapma yasağı getirildi. Üniversite öğrencilerinin aleyhine gösteri yapanlara izin verildi. Tekbir getirerek gösterilerini yaptılar. Öbür tarafta basın bildirisi açıklamak için toplana öğretim görevlilerine izin verilmedi. Çifte standart uygulandı. Üniversitede bu olaylar gerçekleşirken anayasa değişikliği gündeme geldi. Devreye ilahiyatçılar girdi. Trakya üniversitesi ilahiyat fakültesi dekanı Profesör Cevdet Kılıç sosyal medyada Boğaziçi öğrencilerini hedef alan bir açıklama yaptı. “Boğaziçili misiniz, boğazdışılı mısınız onu bunu bilmem. Aklınızın ucundan bile geçirmeyin. Bizim zaten abdestimiz var. Bilin istedik de. Şöyle söyleyeyim. Siz hani bir ayı geçti eylem yapıyorsunuz ya. Biz eylem falan yapmayız. Biz gece vakti işi bitirir, ertesi gün işe gideriz bilin istedim”. Şimdi bu dekan beyesoralım. Bir gecede işi bitirir döneriz diyor. Oradaki öğrenciler bizim geleceğimiz. Sen kendini nereye gireceğini zannediyorsun? Lahana tarlasına girdiğini mi zannediyorsun? Hepsini lahana gibi doğrayacağını mı zannediyorsun? İşi bitirip gideceksin? Bu bir ilahiyatçı birleştirici, hoşgörülü, ortamı yatıştırıcı olması gerekirken. Ortamı germekle kalmıyor. Kin ve nefret tohumu ekmeye çalışıyor. Diğer taraftan Ayasofya baş imamı “yeni anayasada laiklik olmasın” diyor. İlahiyatçıların böyle işlerle ne alakası olur? İnsanlara dinini öğretmek sizin göreviniz değil mi? Arap ülkelerinden birisi anayasaya laikliği koymaya karar alıyor. Bizim Ayasofya baş imamı laiklik kaldırılsın diyor. Bunlar ilahiyat okumamışlar. Bunlar siyasi bilimler akademisinde okumuşlar. Biz yine dönelim Boğaziçi üniversitesindeki öğrencileri tehdit edenlere. Olurda bu kadarda olmaz dedirten bir olaya. İnternet siteçalıştıran birisi. “Bu üniversite olayları nasıl biter biliyor musunuz”? Diyor ve nasıl biteceğini anlatıyor. “Öğrencilerin öğretim hayatına son verilmesini, devlet memuru gibi görevlerden men edilmesini, banka hesaplarına ve mal varlıklarına elkonulmasını ve ayni gün tutuklanmalarını” istiyor. “Her şey bir yana 15 bin kişilik üniversiteyi 3-5 lutiler ve putiler mi temsil ediyor? Haydigidiyoruz polislerle omuz omuza duracağız, dil uzatanın dilini koparacağız, el uzatanın elini kıracağız desem benimle kaç kişi gelir? Emir gelirse sayımızı bileyim”? Bu kişi sosyal medya da bu paylaşımı elinde silah ile paylaşıyor. Sosyal medyada bir söz için tutuklananlar oluyor. Bu zat elinde silahla Boğaziçi üniversitesindeki öğrencileri resmen tehdit ediyor. Buna bir şey yapılacak mı göreceğiz? Ülkede böyle garip olaylar oluyor. Garip olan üniversitede bu olaylar varken. Anayasanın gündeme gelmesi. Ve bu işe ilahiyatçıların müdahil olasıdır. Ülke her geçen gün gerilime doğru sürükleniyor. Bu kadar soru varken anayasanın gündeme gelmesi çok manidar. Anayasa yapacak çoğunluğu bulamayacaklarını bile bile anayasa yapmaktan vazgeçiyorlar. Yoksa baskın bir seçim mi düşünülüyor? Bu sorunları çözmek için. Gelin yeni anayasa yapalım dedik. Yanaşmadılar diye propaganda mı yapacaklar? Yeni yapılacak anayasanın ismini bile koymuşlar. Yeni kuruluş anayasası. Bu ne demektir? Cumhuriyet devri bitti. Yeni bir devlet kuruldu anlamına gelmez mi? Ülke zaten zor günler geçiriyor. Demek oluyor ki ülkeyi daha zorgünler bekliyor, demektir. Berat Albayrak istifa ettiğinde. At izi, it izi birbirine karıştı demişti. Acaba bu günlerimi kastetti dersiniz? Saygılarımla.
Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere! Ne mutlu varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere! Ne mutlu demokratım diyenlere! NE MTLU TÜRKÜM DİYENE! 13-02 -2022 Mustafa KOÇAL
