Umut biterse, yaşam da biter!
Belli yaşlara gelmiş 4 kardeş işsizlikle, yoksullukla, açlıkla, borçla boğuştular. Dayanmaya, hayata tutunmaya çalıştılar, birbirlerine destek olmak istediler, başaramadılar, umutlarını kaybettiler. Sonunda yaşamaktan vazgeçip, dördü birden intihar edip bu dünyadan göçtüler!
O evden dört tabut çıktı. Çıkan dört tabut;
Türkiye’de “Sosyal Devlet” anlayışının çöktüğünün ifadesidir.
Ülkede komşuluk, yardımlaşma duygularının tükendiğinin resmidir.
AKP’nin, ülke ekonomisini getirdiği noktadır.
4 kardeşin yokluk yüzünden intihar etmesi, 18 yıldır ülkeyi yöneten AKP’ye karşı isyana dönüşmüyorsa, Türk Milletini ayağa kaldıramıyorsa, bizim Türk Milleti olarak getirildiğimiz utanç verici durumun göstergesidir…
“İtibardan tasarruf olmaz” diyerek 11 uçak, 2 helikopter, yüzlerce araba ile dolaşan AKP Genel Başkanı, bu konuda konuştu mu?
Tabii ki konuşmadı. O şimdi can derdinde!
Yapılanları düşünüp, alt alta yazınca insan ister istemez şu soruyu soruyor;
Türk Milletini yönetenler ABD tarafından esir mi alındılar, yoksa baştan beri ABD’nin elemanı mı idiler?
Değerli Okurlar;
ABD Temsilciler Meclisi, Erdoğan’ın-etrafının ve bazı eski ve yeni bakanlarının, Türkiye dışındaki mal varlıklarının araştırılması kararını almadı mı?
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun, lobi paralarıyla ilgili olarak zimmet suçu işleyip işlemediği soruşturması duyurulmadı mı?
Siyaseti ve dünya finans sistemini bilen biri, böyle korkunç iddiaların delillendirilmeden, doğruluğu saptanmadan ABD Temsilciler Meclisinin önüne gelmeyeceğini iyi bilir.
Keza, Türk Dışişleri bakanına yönlendirilecek zimmet suçlaması da mutlaka araştırılıp, doğrulanıp öyle servis edilir.
Gerek Erdoğan, gerekse Çavuşoğlu bu suçlamalar karşısında şimdiye kadar tek kelime söylemediler. Erdoğan ve Çavuşoğlu haklı olduklarına inansalar, dünyayı ayağa kaldırmazlar mıydı? “Eyy Amerika” ile başlayan “İspat etmezseniz şerefsizsiniz” türünde açıklamaları besleme basında duymaz mıydık?
Yıllarca siyaset yapmış, trilyonlarca liralık evrakın altına imza atmış, darbelere hesap vermiş bir siyasetçi olarak kanaatim şudur;
Erdoğan-Binali ve bazı bakanların Türkiye dışındaki malvarlıkları ABD-İsrail istihbarat örgütleri tarafından tespit edilmiş, belgelenmiştir.
Kaynağı belirsiz bu mallar gerekçe gösterilerek, Türkiye’yi yönetenler maalesef ABD ve İsrail tarafından esir alınmışlardır. Özellikle Ortadoğu’da ülkemizin aleyhine kararlar almaya zorlanmışlardır ve halen zorlanmaktadır.
ABD tarafından yeniden gündeme getirilecek Halkbank davasının yanına şimdi de Vakıfbank dosyasını eklenmeye çalışılıyor!
Sözün özü;
Türk Milleti tarihin hiçbir döneminde böylesi bir rezillik yaşamadı.
Düyun-u Umumi döneminde de, Cumhuriyet döneminde de bu olayların benzerini yaşamadık…
Bektaşi, Mısır’a gitmiş. Devir Mısır Hidivi (Veziri) Mehmet Ali Paşa Devri.
Bektaşi pazarda dolaşırken çok güzel bir atın üzerinde pırıl-pırıl sırmalı kıyafetli, belinde altın kabzalı bir kılıç takılı süvari görmüş. Esnafa “Bu yiğit kim ola ki” diye sormuş. Esnaf; “Mehmet Ali Paşa’nın kullarından biri” diye yanıt verince, Bektaşi başına göğe kaldırıp, şunları demiş; “Ey Güzel Rabbim. Bir Mehmet Ali Paşa’nın kuluna bak, bir de senin kulunun haline…”
Eyy Rahman ve Rahim olan Allah’ım!
Bir, açlıktan canlarından vazgeçen gariban kullarına bak, bir de tek yüzükten dünyanın çeşitli ülkelerinde milyarlarca dolarlık malı olan sonradan görme haramzadelere bak…
Bu kadar utanç yetmez mi aziz Türk Milleti? Ne zaman kaderine el koyacaksın?
Daha ne bekliyorsun? Aha işte Çoban Ateşi Hareketi Gönüllüleri sana bir “tık” kadar yakın…
Sağlık ve başarı dileklerimle 08 Kasım 2019
Rifat Serdaroğlu
