Mustafa KOÇAL (BALIKESİR RÜZGARI)


YOLSUZLUK GÜNDEMDEN DÜŞMÜYOR

YOLSUZLUK GÜNDEMDEN DÜŞMÜYOR


Türküm, doğruyum, çalışkanım.

İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.

Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

20 gündür yolsuzluk gündemden düşmüyor. Vatandaşlar çarşıda pazarda ayakkabı kutularından bahsediyor. Birbirine şaka yaparken dahi yolsuzlukta kullanılan enstrümanları kullanıyor. Bana elden düşme bir para kasası lazım nerede bulabilirim diye şakalaşıyorlar. Vatandaş böyle gündemde tutmaya çalışıyor. İktidar ise masumiyet oluşturma peşinde. Her gün yolsuzluğa bir kılıf bulma çabasın da. Bir gurup var ki? İçi başka söylüyor. Dili başka söylüyor. İktidarın kılıf olarak söylediklerinin birisine inanmış. Nasrettin hoca göle yoğurt mayalıyormuş. Birisi hocaya “ hoca göl maya tutmaz” demiş. Hoca “ ya tutarsa” diye cevap vermiş. İktidarda bir göle değil. Çeşitli göllere yoğurt mayalamak ile meşgul. Ya birisi tutarsa diyor. Önce “bunu yapanlar. Gezi parkı olayında yapamadıklarını bu olayla yapmaya çalışıyorlar” denildi. Kendileri de buna inanmadı. Dış güçler denildi. Olayı eleştirenler! Hadi para sayma makinesini dış güçler koydu. Ya 100KG ağırlığı olan para kasalarını da mı dış güçler koydu? Diye eleştirince bununda tutmadığını anladılar. Devlet içersindeki çetelerde tutmadı. Devlet içersideki paralel devlet dediler. Bu da tutmadı. Global örgütler denildi. Konuştukça battılar. Şimdi gazetecileri ve bazı köşe yazarlarını toplayıp onları ikna etmeye başladılar. Bu ikna turları devam edecektir. Bu Turlardan bir heyet oluşturulup akil adamlar gurubu oluşturulacaktır. Birde işin icraat yönü var.

Bir zamanların destan yazan kahraman olan, bu yaptıklarının karşılığında ödülle layık görülen polislerin tarumar edilişi var. Neden? Onlarca şube müdür ve yüzlerce polis. Bulundukları görevden alınıp başka yerlere gönderildi. İşte bu olay suçluluk duygusundan kaynaklanıyor. Abdestinden şüphesi olmayan hiç tereddüt etmeden namaza başlar. Abdestinden şüphesi olan çeşme aramaya başlar. Abdestinden şüphe duyamayanlar işleri bu noktaya getirmezdi. Polisimi yedirmem diyenler. Polisi kendileri yemezlerdi. 2009 senesinde “bugün hâkimlerimiz, savcılarımız hiçbir baskı ve tehdide boyun eğmeden görevini yapabiliyorsa güven verici bir olaydır. Bundan kim neden rahatsız olabilir? Bunu kim neden engelleye çalışabilir?  Bakınız ortada son derece ağır, son derece vahim iddia var. Anayasamıza, yasalarımıza göre suç teşkil eden ithamlar var. Bırakın yargı işlesin, bırakın hukuk işlesin, bırakın ak ile kara ortaya çıksın. Süreci bulandırarak hâkimleri ve savcıları tehdit ederek hiç kimse bir yere varamaz”. Bu konuşmayı başbakan Tayyip Erdoğan yapmıştır.

Yolsuzluk olayında çok büyük rakamlar konuşuluyor. Daha büyük rakamların olduğu iddia ediliyor. Bırakın savcılar, hâkimler, emniyet müdürleri, polisler görevlerini yapsınlar. Ak ile kara ortaya çıksın. 2009 da gitsinler ifadelerini versinler. Adalet karşısında herkes eşittir deniyordu. Kanunlar mı değişti? Güçlülerin çocuklarına adalet başka türlü mü işliyor?  

Bir iddia var. Bir sene önce birisi bu günkü olan olayları Cumhurbaşkanına ve başbakana bildirmiş. Neden tedbir alınmadı? Belli değil! Belki bu iddiayı ortaya atan suyu bulandırmak için ortaya atmış olabilir. Fakat ortada bir gerçek var. Bu yolsuzluk olaylarının gerçek olduğudur. Şayet gerçek olmasaydı. Bu olayın üzerini örtmek için bu kadar çaba harcanmazdı. Bu olayda anayasa ihlali dahi söz konusudur.

Anayasanın 138. Maddesinin 2. Paragrafı: Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez. Genelge gönderemez; Tavsiye ve telkinde bulunamaz. Yine 138. Maddenin 4. Paragrafında: Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır. Bu organlar ve idare mahkeme kararları hiçbir surette değiştirilemez ve bunların yerine getirilmesi geciktirilemez. Denilmekte dedir. Bu anayasa maddesine göre yargıya müdahale edilemeyecek. Mahkemenin kararını kolluk geciktiremeyecek demektir. Geldiğimiz noktada mahkeme kararları uygulanmıyor. İktidar yargıya müdahale ediyor. Başbakan savcıya meydan okuyor. “Sen kimsin, kimin adına çalışıyorsun onu söyle. Sen söylemezsen biz söyleriz” diyor. “ seninle işim bitmedi” diye tehdit ediyor. Bu başbakan makamındaki bir kişiye yakışmayan bir üsluptur. Çünkü kamu görevlilerini korumak ve kollamak iktidarın görevidir. Bu yolsuzluk pilavı daha çok su götüreceğe benziyor. AKP’ye öyle bağlanmış kişiler var ki. Hala bu olayların bir komplo olduğuna inananlar var. Birazcık düşünseler inanmaktan vazgeçecekler. İktidar bu olayı bu duruma neden getirdi. Gerçek olmasaydı. Bırakın yargı işini yapsın derdi diye düşünseler bu vebalden kurtulacaklar. Destek oldukları müddetçe bu vebale ortak olacaklardır. Saygılarımla.

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti! Yaşasın Atatürk milliyetçiliği! Yaşasın Türk milleti! Yaşasın Atatürk sevdalıları!

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!  

05- 01- 2014 Mustafa KOÇAL

 

 

 

  • BIST 100

    8730,47%0,14
  • DOLAR

    32,33% 0,17
  • EURO

    35,13% -0,14
  • GRAM ALTIN

    2241,10% -0,09
  • Ç. ALTIN

    3950,05% 0,00
  • Salı 15.7 ° / 3.8 ° false
  • Çarşamba 7.9 ° / 2.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Perşembe 12.4 ° / 3.3 ° Güneşli

Balıkesir

19.03.2024

  • İMSAK 05:43
  • GÜNEŞ 07:06
  • ÖĞLE 13:21
  • İKİNDİ 16:45
  • AKŞAM 19:26
  • YATSI 20:44