5 Ekim, 1966'da uluslararası öğretmen meslek örgütlerinin, ILO ve UNESCO'nun ortak çalışmasıyla öğretmenlerin toplumsal statüsü ve haklarına dair ölçütlerin belirlendiği ve tüm ülkeleri bağlayan "Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararları"nın kabul edildiği tarih olması sebebiyle Dünya Öğretmenler Günü olarak anılmaktadır. Bu kararlar, öğretmenlerin sadece çalışma koşulları ve mesleki hakları açısından değil; toplumdaki yeri ve insanlığın ilerlemesindeki rolleri açısından da evrensel bir toplu iş sözleşmesi niteliği taşımaktadır.
Söz konusu belgelere Türkiye de imza atmış fakat maddelerin neredeyse hiçbiri uygulanmamıştır. Bu nedenle 5 Ekim, ülkemizde bir kutlama değil, hak arama günü haline gelmiştir.
Ne yazık ki ülkemizde öğretmenler, hak ettikleri saygınlıktan uzak, ekonomik ve sosyal açıdan büyük baskılar altında görev yapmaktadır. Yoksulluk sınırının altında ücretlerle çalışmaya mahkûm edilen, sözleşmeli ve ücretli istihdam politikalarıyla güvencesizliğe itilen eğitim emekçilerimiz siyasi kadrolaşmaya ve liyakatsiz yönetim anlayışının gölgesinde meslek onurlarını koruma mücadelesi vermektedir.
OECD'nin Education at a Glance 2025 raporuna göre öğretmen maaşları, mesleğe başlama ve deneyim arttıkça artış göstermektedir. Ancak Türkiye'de öğretmen maaşları kâğıt üzerinde artsa da alım gücü bakımından OECD ortalamasının oldukça gerisindedir.
Bizler, Cumhuriyetimizin aydınlık geleceğinin teminatı olan öğretmenlerimizin sorunlarını ve haklı taleplerini yüksek sesle dile getirmeye devam edeceğiz.
Eğitim-İş olarak taleplerimiz nettir:
• Öğretmenler yoksulluk sınırının altında değil; insanlık ve meslek onuruna yaraşır ücretlerle çalışmalıdır.
• Tüm öğretmenler tam güvenceli statüye geçirilmelidir.
• Laik, bilimsel, çağdaş, kamusal, parasız ve karma eğitim ilkeleri eğitim sisteminin temeline yerleştirilmelidir.
Hak arama günü olmaktan çıkıp kutlama yapacağımız 5 Ekimler için mücadelemizi sürdüreceğimizin altını bir kez daha çiziyor; 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü'nü yürekten kutluyoruz.