Ömer Dede KILIÇ (Köy Esintileri)

Tarih: 05.10.2020 21:01

ALTMIŞ'INDA SONRA GELEN MUTLULUK

Facebook Twitter Linked-in

Çocukluğumuz öğretim hayatı nedeniyle bir kısmı şehirde geçse de arta kalan büyük bir bolümü burnumuzda buram buram hasret kokan köyümüzde geçmiştir. Bizim emsallerimiz çocukluğunu doya doya yaşamıştır.

Belirli bir yaşa gelmiş insanlar neden köy hasretiyle yanıp tutuşurlar Köydeki sevgiyi, saygıyı doğallığı şehirde bulamadığı ve özgürlüğün tadı ve anılarının çoğunu köyde yaşadığı için arar. Çocuktuk köyde arkadaşlarımız çoktu. Başka yerlere gitmeye gerek yoktu. Anne annemgil’in (Fidan Ecimgilin) küçücük kapının önü harman yeri gibiydi. Bize yetiyordu da artıyordu bile. Annemin babası ve amcaları bizim dedelerimizdi.

Mehmet dedem köyün halay baş çekeri. Onsuz düğünlerin ne tadı nede tuzu olurmuş. Sonra molla Yusuf dedem Kurtuluş savasına katılmış bizlere anılarını anlatır o ağlardı biz ağlardık.  Simdi açın halinden anlamayanları o günlere götürsek çöpe atılan bunca nimeti evlerinin başköşelerinde saklarlardı.

Günlerce aç kaldıklarını atin dışkısından arpaları seçerek ekmek yapıp yediklerini anlatırken bu aziz vatanın kıymetini bilmeyenler, dinleseler vatan sevgisi bin kat artardı. Molla Yusuf dedemin ruhu şad olsun.

        Oyun sahamızın bir kenarında öyle müstesna biri vardaki biz onu annemizin öz amcası bilirdik, Mehmet dedemlerle amca çocuklarıymış. O. Kadar mı yumuşak o kadar mı merhametlilik olurdu.

Biz çocukları hep güler yüzle severdi. Paşa dedemden bahsediyorum. Hafızamda kalan ayni zamanda benim Osman dedemin de yeğeni, küçük yaşlarda öksüz ve yetim kalmış, Mehmet dedemlerin el gölgeliğinde yaşamış ama yalnız insan.

 Yakınlarınca el gölgeliğinin yanında horlanmış, ezilmiş, itelenmiş, kakılmış ama yinede yufka yürekliliğinden hiç bir şey kaybetmemiştir. Benim babamdan büyüktü. Altmış yaşına kadar erkek çocuğu olmamış her işi kendisi görmek zorunda kalmıştır. Babam usta idi. Paşa dedem ne zaman kağnısının bir yeri kırılsa gülerek babamın yanına dayı diyerek gelirmiş. Rahmetli annem babama paşa emmim geliyor deyince babam anlarmış muhakkak bir yapılacak bir işi var. Babam her işini bırakır hiç gücenmeden hemen işini halledermiş. O zamanki saygılar ve sevgiler sahte değil gerçekmiş.

       İtelenen, kakılan ve ezilen bu müstesna insanin yaşadıklarını Mevla bir gün görüyor ve altmışından sonra ikiz erkek evlat veriyordu.

Mustafa ve Mehmet dayım. Onlar yaşları kemale ermiş babalarının yaşantılarını çabuk unutup fani dünyanın hırsına kapılmış, aynı karında dokuz ay on gün akıllıca yaşadıkları halde öbür aleme götüremeyecekleri bir avuç toprak için birbirlerine küsüyorlar. Allah her ikisine de uzun uzun ömürler versin.

           Dedim ya Paşa dedemin yalnızlığını nihayet görmüş mevlam. İkizin üstüne üstlük altmış yaşından sonra bir erkek evlat daha vermiş. İyi ki de vermiş. Ali Çelik. Benim öz dayılarımdan daha yakın. Hayata hep olumlu bakan en az öz dayılarım kadar sevdiğim bir yakınım. Osman dedemden dolayı da babamın yeğeni, Çocukluğumuz Ali Dayımın masalları ile geçti.

En meşhur masalı şimdiki gibi hatırlıyorum kedi masalı vardı. Köyde Her Ali dayımı gördüğümde ne olursun şu kedi masalını bir anlat diye. Oda ayni paşa dedem gibi güler ve hiç gücenmeden anlatırdı.

            Düğünlerimizde cenazelerimizde iyi günümüzde kötü günümüzde hep yanımızda oldu. Onda fitnelik fücurluk asla yoktur. Hani derler ya içi dışı bir insan. Hayata tıpkı babası gibi hep olumlu bakan kişi, Sivil hayatta ve çalıştığı devlet dairelerinde hep sayıldı sevildi. Emekliliğim tadını çıkarırken deveyi yardan atan bir tutam ot misali bir kaç meyve uğruna ağaçtan düşüp belini kırdı. Çok şükür ki Allah onu severlerine bağışladı. Tip çok ilerlemişti. Yapılan operasyonlarla hayata yeniden tutundu.

            Dayıcığım ne olur kendine iyi bak. Senin gibi iyi insanlara ihtiyacım var. Belki bana içine düşmüş olduğum manevi duruma yardımcı olmuyorsun ama hiç değilse diğer yakınlarım gibi tazıya tut, tavsana kaç demiyorsun.

           Hürmet ve saygılarla ellerinden öpüyorum.

           Dünya durdukça yaşa.   05.10.2020 Ömer Dede Kılıç


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —