Bademler çiçek açtı ya, bahar düştü kırlara...Aşk mı, doludizgin.
"Benim bu uçsuz bucaksız
gökyüzü
bu yıldızlar
benim bu dağların özgür kısrağı
poyraz
tanığımdır serçeler
ah, bu çılgın sevişenler..."
X X X
Duyar mısın sesimi, dinler misin
yüreğinin sevincini.
"konuşabilseydi ay
davetlim olurdu soframa
aşka ve mutluluğa der,
tokuştururduk kadehleri
Konyak kızıllığında yanardık
ve sarhoş olurdu
yıldızlar..."
X X X
Benim dünyama dolan herkes
sevgi besler yüreğinde, bilesin. Güzel günlerin umudunu besler, büyütür geleceğin kızıl karanfillerinde. Aldım ya sorusunu bilgenin, astım ya yüreğimin en sıcak yerine, "bir damla kaynak suya nasıl okyanus olur, usta?"
X X X
Bilir misin?
En çok korktuğum şey, düşündüğümü söyleyememek.
Yüreksiz ve dilsiz.
X X X
"Kara yeşile çalmış bu dağlar
benim dağlarım usta
bu yalnız kumsal benim,
bu çarşaf gibi deniz benim,
bu terkedilmiş sandal,
bu çiçek delisi badem ağacı
bu erik, bu küskün manolya
benim,
benim bu masmavi gökyüzü
ve senin
gözlerin..."
X X X
Bademler çiçek açtı ya, bahar düştü kırlara...
Kırlarda bayram sevinci.
Sarınıyor bahar sıcaklığına kentin dar sokakları da. Çamlar deli yeşil, zakkumlar renk renk.
Akasyalar asmışlar çiçeklerini duvarlara. Manolya kokusu vurmuş rıhtım boyuna. Hele ki ıhlamurlar, sarhoş ediyor insanları... Güleç, güzel insanlar...
Ve kızlar ah, o ıhlamur kokulu kızlar...