Benden yaşlı biri, bana sordu:
“Ne oldu bu memlekete böyle,
Bu kadar sahipsiz mi?”
SAHİPSİZ MEMLEKET!
İsteyen zengin, istediği yere HES, RES yapabiliyor, BAZ istasyonları kuruyor, KÖŞK yapıyor. Çevre sağlığı, ÇED raporu, yargı kararı dinleyen yok. İsteyen istediği yeri kazıyor, maden arıyor, binlerce ağaç kesiyor, ormanlarda devasa yollar yapılıyor, “taş ocağı yapacağım” diye dağı, taşı, dereleri indiriyor, ne ağaç bırakıyor, ne orman canlısı!
BU KATLİAMLAR KARŞISINDA BİR ŞEY DİYEMEMEK, BİR ŞEY YAPAMAMAK VAR YA…
KENDİMDEN UTANIYORUM!
X X X
Benden yaşlı biri, bana sordu:
“Ne bu insanların hali böyle, ne bu çaresizlik be hoca?”
İnsanlar işsizlikten, parasızlıktan kırılıyor.
Aileler nasıl geçiniyor, tencere kaynıyor mu, tencerede ne var, çocuklar aç mı, tok mu, ne yerler, ne içerler? Hani insan insana “NASILSIN?” diye sormaya utanıyor, çekiniyor. Çocuklarını üniversitede bin bir zahmetle okutmuş milyonlarca ailenin çocuğu işsiz, babasının maaşına veya emekli aylığına bakıyor.
Ne kadar acı verici!
CANIM SIKILIYOR!
ÜZÜLÜYORUM, KAHROLUYORUM.
Sizi bilmem ama ben
İNSANLIĞIMDAN UTANIYORUM!
X X X
Benden yaşlı biri, bana sordu:
“Ne oldu bu memlekete, nasıl düştük bu karanlığa, bu bataklığa?”
Bu kadar acı, yokluk, yoksunluk ve ölüm. Hırsızlık, arsızlık, namussuzluk, yalakalık, şaklabanlık, iki yüzlülük, utanmazlık, aç gözlülük, yalancılık, pervasızlık, cahillik, dinsizlik, insansızlık, ahlaksızlık, yobazlık, gericilik, bananecilik… Böylesi bir toplum nasıl oluştu?
BİR ŞEY YAPMAMAK, ÇARESİZLİK VAR YA!
YAHU, KENDİME SAYGIYI YİTİRDİM BEN…