Dönüp dolaşıp
Aynı yere götürüyor
Ayaklarım beni.
O yalnız masaya, koca çınarların ikindi
Sessizliğinde
Bir demli çay söylüyorum ve
Akşamı uğurluyorum
Sessizce.
X X X
İnanılmaz bir kuş sevişmesinin cıvıltı seyranı…
Tanrım bu serçeler delirmiş!
X X X
Gecenin maviliğinde kayboluyorum.
Ruhumu o dilsiz kayaları okşayan dalgaların aynılığı yıkıyor.
Bıkmadan, hep aynı küçük dalgalar…
Aydede düşmüş denize.
Karanlığın sessizliğinde,
Sanki çok çok uzaklardan gelen keman nağmesinin hüznü dolaşıyor
Sessiz insanların içinde.
Rıhtım ağlıyor mu ne…
Ve ben geceyi kucaklıyorum.
X X X
Çocukluğumun düşleri sarhoş ediyor beni.
Özlemin sarhoşluğu…
Çocuk parkının dibindeki otlara uzanıyorum.
Gökyüzünün maviliğinde bir yerlere yol alan bulutlarla yolculuğa çıkıyorum.
Bir yerlere…
Gülen bir gökyüzünde gülen bulutlar…
Ölüler bahçesinin servileri de, sanki konuşurcasına, salınıp duruyor,
Islık çalan poyrazda…
X X X
Kadın çığlıkları, çocuk sesleri…
Acının tüm ülkeyi sardığı, ocaklara ateş düştüğü günler…
Kocasız kalan kadınlar, babasız kalan çocuklar…
Yüreğime sanki kanlı hançerlerin saplandığı,
Ruhumun paramparça olduğu acı dolu günler,
Ölümün sıradanlaştığı zavallı ülkem,
Ağla benim sevgili yurdum.
X X X
Umudu, sevgiyi ve aşkı taşımak istiyorum yazılarımda.
Herkese biraz biraz dağıtmak için.