TÜRKİYE’DE DEPREM POTANSİYELİ TAŞIYAN FAYLAR!
12 Kasım 1999 tarihinde Düzce‘de meydana gelen ve 845 insanımızı kaybettiğimiz, yaklaşık 2.700 kişinin yaralandığı, 15.000 civarında yapının ağır hasar gördüğü 7.2 büyüklüğündeki depremin ardından 25 yıl geçti. Düzce Depreminin yıldönümünde, Kent Konseyi Deprem Komisyonu Başkanı, Jeoloji Mühendisi Aysun Aykan; Türkiye’nin pek çok kentinin riskli durumda olduğuna dikkat çekerek, can ve ekonomik kayıpların yaşanmaması için uyarılarda bulundu. Kent Konseyinde yapılan toplantıda konuşan Jeoloji Mühendisi Aysun Aykan; Zemin özellikleri dikkate alınarak bina yapılması gerekli dedi.
Türkiye’de Deprem Potansiyeli Taşıyan Diri Faylar!
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin yıkıcı etkileri henüz unutulmamışken, Jeoloji Mühendisi Aysun Aykan, Türkiye’nin genelinde yer alan 500 diri fayın 7’nin üzerinde depremler üretebileceğine dikkat çekiyor!
Jeoloji Mühendisi Aysun Aykan; Ülkemizin önemli bir bölümü deprem tehlikesi ve riski altındadır. Türkiye’nin Diri Fay haritasına bakıldığında; Mw= 5.5 ve üzeri büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahip yaklaşık 500 diri fay bulunmaktadır. Şuan ki yapılan çalışmalara göre 24 kentimizin şehir merkezinden diri fay geçmektedir. Risk altındaki bu iller; Balıkesir, Bursa, Kocaeli, Bolu, Sakarya, Manisa, İzmir, Aydın, Muğla, Denizli, Burdur, Kütahya, Eskişehir, Konya, Aksaray, Tokat, Kayseri, Osmaniye, Hatay, Kahramanmaraş, Erzurum, Erzincan, Hakkâri ve Bingöl'dür. 24 kentimiz, 110'u aşkın ilçemiz doğrudan fay hatları üzerindedir; Bu fayların kırılması durumunda ilk önce fay zonu üzerindeki yapılar zarar görecektir. Bu faylardan özellikle kırılma zamanı gelmiş olanların yani sismik boşluk olarak tanımladığımız, yerleşim yerlerinden geçenler büyük risk oluşturmaktadır. Türkiye'de yaklaşık 20 yerde sismik boşluk olarak tanımladığımız fay var; yani Kırılma zamanı gelmiş, yeterli derecede gerilim birikmiş, her an kırılabilecek fay parçaları. Bilimsel çalışmaların, özellikle Kuzey Anadolu Fayı başı olan Bingöl ve Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara Denizi içerisinden geçen kısmı, Hakkâri-Yüksekova, İzmir, Antakya, Adıyaman, Erzurum, Ağrı, Aydın, Denizli, Muğla taraflarındaki fayların sismik boşluk olarak değerlendirildiğini, yakın gelecekte deprem üretme olasılığı olan faylar sınıfında olduğunu gösteriyor. Benzer şekilde Balıkesir il merkezinden geçen 7.2 büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahip Balıkesir-Gökçeyazı Segmenti 2 bin yıldır kırılmayan bir parçadır; Özellikle buraların tehlikesine dikkat çekmemiz gerekiyor. Türkiye'nin birçok yerinde deprem üretme zamanını doldurmuş ve yeterli gerilimi biriktirmiş faylar var. Yapılan çalışmalara göre, sismik boşluk olarak değerlendirilen bu faylar, yakın bir gelecekte tekrar deprem olacağını gösteriyor; Fakat depremin tam zamanını bilemiyoruz. Kahramanmaraş’ta 6 şubatta Mw= 7.7 ve Mw=7.6 büyüklükte deprem oldu. Ülkemiz bu deprem ile bir felaket yaşadı. Bu deprem öncesinde Kahramanmaraş’ta büyük bir deprem olabileceğini, buranın bir sismik boşluk olarak değerlendirildiğini ve buralara dikkat edilmesi gerektiğini defalarca ifade etmiştik.
MARMARA DENİZİ’NDE 7.6 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM OLABİLİR!
Marmara Denizi içinden geçen Kuzey Anadolu Fayı’nın Kuzey koldaki deprem dağılımlarına bakıldığında, en son depremlerin 1509 ve 1766 yılında gerçekleştiğini, 200–250 yıllık tekrarlama periyotları olduğu düşünüldüğünde bu alanın bir sismik boşluk olarak değerlendirilmesi gerektiği görülmektedir. Burada olacak büyük bir depremden Marmara Denizi’ne kıyısı olan tüm iller ağır bir şekilde etkilenecek. Özellikle Tarihsel dönemde 1766 yılında olmuş olan deprem, Avusturya’dan, İtalya’ya kadar geniş bir coğrafyada hissedilmiş olup Tüm Marmara Bölgesinde tahribat yaratmıştır. Düşünün ki böyle bir depremin tekrarı Tüm Marmara Bölgesinde çok fazla yıkımlara neden olacaktır. Ulusal ve Uluslararası yapılmış çalışmalara göre; 1999 Depreminden sonra 30 yıl içerisinde %65 ihtimalle 7’den büyük maksimum 7.6 büyüklükte bir depremin Marmara Denizinde olacağı yönündeydi. Bu süreden 25 yıl geçti. Hiçbir zaman bu deprem 60 yıl beklemeyecek. Ülkemizde istatistiki olarak her 7 yılda bir büyük deprem oluyor. Zaten her 50 yılda bir Marmara Çevresinde 7’den büyük bir deprem gerçekleşiyor; Dolayısıyla şuan bile olsa şaşırmayız.
BANDIRMA’NIN DEPREM TEHLİKESİ YÜKSEK!
Bandırma’yı etkileyebilecek, deprem üretebilecek birçok diri faylar var; Bunlardan özellikle Sinekçi Fayı, Edincik Fayı şehir merkezinden geçmektedir. Yakın bir gelecekte 7’nin üzerinde deprem üretebilecek Marmara Denizi’nden geçen Faya ise sadece 50 km uzaklıktadır. Ülkemizde yakın geçmişte yaşadığımız 6 Şubat Kahramanmaraş depreminde toplam 11 ilimiz ağır bir şekilde etkilendi; 2020 yılında Ege Denizinde meydana gelen depremde ise, 70 km mesafede İzmir-Bayraklı ilçesinde, gevşek zemin üzerinde bulunan binalar, zemine uygun projelendirilmediği için binalar yıkıldı, can ve ekonomik kayıplar yaşandı.
Ülkemizde yaşanan depremlerin çok uzak mesafelerde bile etkili olduğunu, yıkımlara sebep olduğunu gördük. Bandırma İlçemiz, yarısından fazlası, zayıf zemin özelliklerine sahip, oturma, şişme, sıvılaşma vs. gibi problemli zemin üzerinde konumlanmış bulunmaktadır. Marmara Denizi içinden geçen diri faya yakın olması ve de şehir merkezinden geçen diri fayların bulunmasından dolayı deprem tehlikesi ve riski yüksektir. Gerekli önlemlerin alınması gerekiyor.
KENTSEL DÖNÜŞÜME HIZ VERİLMESİ GEREKİYOR! KENTSEL DÖNÜŞÜM BİZİM İÇİN FIRSAT!
Deprem tehlikesi yüksek olan Kentimizin yapı stokunu depreme dirençli hale getirmemiz son derece önemli! Belediye tarafından yapı ruhsatı verilecek binaların mutlaka zemin özellikleri dikkate alınarak projelendirilmesi gerekiyor. Bandırma İlçemiz ’de yapılan Mikro bölgeleme Etüt Raporuna göre yaklaşık % 85’i Önlemli Alanlarda bulunmaktadır. Problemli ve zayıf zemin üzerinde yapılacak yapılarda, gerekli zemin iyileştirme yöntemlerinin yapılarak, belediyece denetimlerinin yapılması son derece önemli. Deprem riskini azaltmak için kentsel dönüşüm projelerinin daha bilinçli ve doğa kaynaklı afet riskini azaltıcı bir yaklaşımla ele alınması gerekiyor.
Şehrimizde şu an kentsel dönüşüm amacına uygun değil, bina bazında yapılıyor, aslında bu mekânsal dönüşüm. Kentsel Dönüşüm, Bina bazında değil de; Ada bazında, Mahalle bazında, yapılmalı; ulaşım, yeşil alan, sosyal alanları ile birlikte zemin özellikleri de dikkate alınarak yeni yerleşim yerleri oluşturmak gerekir. Kentsel dönüşüm çalışmalarına hız verilmesi gerekiyor, Genel olarak en riskli mahallelerden başlayarak bina bazlı değil, alan bazlı değişim, düzgün, depreme dayanıklı şehir oluşturmak gerekir.
Ülkemizde son depremler ile birlikte, Türkiye’deki yapı stokunun depreme dayanıklı olup olmadığı tekrar gündeme geldi. Depreme dayanıksız konutların bir an önce depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekiyor. Umarım bu çalışmalar kentimizde de tamamlanır.
Kent Konseyi Deprem Çalışma Grubu olarak, şehrimizin depreme dirençli hale gelebilmesi için Belediyemiz ile birlikte çalışmalar yürütmek istiyoruz. Depremlere karşı dirençli bir kent oluşturulması için yapılması gerekenlerin başında, deprem bilincinin oluşturulması ve gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik sosyal farkındalığı, hedef kitlemiz olan yerel yönetimlerden, sokaktaki insana kadar ulaştırmamız bizler için çok önemlidir. Dedi.