Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, "Sürdürülebilir balıkçılık için sorunların çözümün bilimin ışığında olmalıdır" dedi.
TBMM'nce oluşturulan "Balıkçılığın ve Su Ürünlerinin Sorunlarının Belirlenmesi Komisyonu"nun Bandırma'da düzenlediği istişare toplantısında konuşan Sarı, şu değerlendirmede bulundu:
"Balıkçılığın sorunlarının çözümüne bilimsel bakmalıyız. Sorun, yalnız günübirlik olarak çözülmez. Bu sorunlar çözülür, ertesi gün yeni sorunlar ortaya çıkar. Geçtiğimiz aylarda ülkemizde yasayla tüm balıkçı teknelerin yapımı ve ruhsat işleri durdurulmuştu. Ancak tersanelerde tekne yapımları sürüyor. Tekne sayısını azaltamıyoruz. Tekne sayısını ve çıkan balık sayısını azaltmak zorundayız. Mazot fiyatları çok arttı. Ancak balık fiyatları geçen yılın aynısı. Balıkçı hep borçlu. Bu borcunu kapatmak için gerekirse denizden babasını bile avlar ve satar. Balıkçılık, günlük kararlarla yürümez. Devlet, balıkçılığı sübvanse etmelidir. Denizlerimizde balık stokları tükeniyor. Böyle giderse 2048 yılında, tüm sularımızda balık stokları tükenmiş olacak. Herkes birbirini suçluyor. Çözüm nerede? Çözüm, yalnız denizlerle sınırlı değil. Çok sayıda teknelerle, küçük denizlerde avlanıyoruz. Denizlerimizde kirlilik, iklim değişikliğine bağlı sıcaklıklar artıyor. 2021 yılında korkunç bir müsilajla karşılaştık. Marmara Denizi'ni kurtarmak için Marmara Denizi Eylem Planı hazırlandı. 22 maddelik bu eylem planı eksiksiz uygulanmalı. Denizlerimizde kaçak avlanmalar halen çok yüksek. Kaçak avcılığın önüne geçmek için yeni bir sistem kurulmalı. Sahil Güvenlik, su ürünlerini koruma konusunda etkili bir denetim yapamıyor. Çünkü sektörü iyi bilmiyor. Denizlerimizde gırgır avlarının derinliği yönetmelik gereğince 90 kulaç olmalı. Ancak buna uyulmuyor. Şu andaki ağların hemen hepsi 120-130 kulaç. Bu da yasa ve yönetmeliklere aykırı. Karadeniz, Ege ve Marmara denizlerinde balıkçılar, balıkları yedikleri için yunuslardan şikayetçi. Son dönemlerde birinde sekiz mermi yarası bulunan üç yunusu gömdüm. Oysa denizlerdeki tüm balıklar balıkçıların değildir. Tekneye çıkarılan balıklar, balıkçılarındır. Ama balıkçılar, 'Denizdeki tüm balıklar benim' diye düşünüyor. Ülkemizde halen Karadeniz’deki balık unu çiftliklerine tankerlerle küçük hamsi ve istavritler taşınıyor. Bu balıkların boyları yasal sınırın çok altında. Marmara Denizi’nde avlanan balıkların ülke genelindeki ortalama payı yüzde 8 dolayında. Ancak beslenme, üreme ve kışlama alanları olarak da düşünüldüğünde ülkemizde yıllık avlanan 300 bin tonun yüzde 75’i, Marmara Denizi’nden çıkıyor. Böyle düşünüldüğünde, Marmara’da avlanan balıkların ülke genelindeki payı yüzde 8’in üzerindedir.”
30 metrenin üzerindeki teknelerin Marmara’da avlanmasına yasak getirilmesi gerektiğine işaret eden Sarı, şu değerlendirmede bulundu:
“2021 yılında yaşanan müsilajın ardından Marmara Denizi’ndeki balık çeşitliliği ¼ oranında azaldı. Bu denizde balıkların 1/5 oranında da azaldığını belirledik. Marmara Denizi’nde kontrollü balıkçılık yapılmalıdır. Balıkçılık konusunda yanlış bir rotada ilerliyoruz. Tren yanlış yere gidiyor. Ekosisteme uygun balıkçılık yapmalıyız. Bizde halen 1930-1940’lı yılların balıkçılık sistemi uygulanıyor. Ekosistemi iyileştirmek için hiçbir çabamız yok. Su Ürünleri Kanunu, önceki yıllarda Marmara Denizi’nde ve iç sularda trol avcılığını yasaklamıştı. Ama bugün, trolden farklı olmayan algarna ile avlanmaya izin veriliyor. Marmara Denizi’nde algarna avcılığı yasaklanmalıdır.”
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Manyas Gölü’nün de çevre sorunları yaşadığına dikkati çekerek, “Manyas Gölü’nde kirlilik çok yüksek. Yanlış ve kaçak av da sürüyor. gölün geleceği için mutlaka ciddi önlemler alınmalı” diye konuştu. ÖNDER BALIKÇI