Tüm Darbelerin Tek Mağduru Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, Darbelere Zemin Hazırlayan Tüm Unsurların Yasalardan Ayıklanmasını istedi..
“Darbeler, demokrasimizin utanç günleridir.”
“ Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin tarih karşısında milletine, hukuka ve demokrasiye namus borcu vardır. Yassıda mahkemesinin düzmece ve hukuk dışı kararları, T B M M’nin ortak iradesiyle yok edilmelidir. “
“Namlusunu Millete döndüren tanklara karşı olduğumuz kadar, coplarını ve tomalarını aşırı güç kullanmak suretiyle gençlere ve halka yönlendirenlere de karşıyız..”
“Keşke bir yolu olsa da darbe ve muhtıra gibi
sabıkalı sözcükleri sözlüklerden kaldırabilsek. “
( DP Basın Merkezi- 03 Temmuz 2013 )- 27 Mayıs 1960, 12 Eylül 1980 müdahaleleri ile 28 Şubat sürecinin tek mağduru olan Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, darbe ve muhtıralara zemin hazırlayan tüm unsurların yasalardan ayıklanmasını istedi..
DP Genel Başkanı Uysal, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) İç Hizmet Kanunu`nun 35. maddesinde değişiklik öngören yasa tasarısının TBMM’de görüşülmesi nedeniyle yaptığı açıklamada, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin tarih karşısında milletine, hukuka ve demokrasiye namus borcu vardır. Yassıda mahkemesinin düzmece ve hukuk dışı kararları, T B M M ortak iradesiyle yok edilmelidir. 35. Madde dahil demokrasiye müdahale için gerekçe gösterilen tüm unsurlara yasalardan çıkartılmalıdır“ dedi
“Darbe ve muhtıralara DP ve AP maruz kalmıştır”
DP Lideri Gültekin Uysal açıklamasında şunları kaydetti:
“ 27 Mayıs ve 12 Eylül darbeleri, demokrasimizin utanç günleridir. Bütün darbe ve muhtıralara Demokrat Parti ve Adalet Partisi maruz kalmıştır. Bu süreçlerin hepsinde alaşağı edilen, idam edilen, zindanlara atılan, mağdur edilen, aşağılanan demokratlar olmuşlardır. Darbelerin, muhtıraların sonrasında Türkiye’nin içine düştüğü halleri, ödediği faturaları görünce niye bütün darbe ve muhtıralara DP ve AP’nin maruz kaldığını anlamak mümkündür. Milletin iradesini sandıkta şekillendiremeyenler, milletin kararını meydanlarda etkileyemeyenler darbeden, muhtıradan başka bir yol bulamamıştır.
Her türlü darbe ve muhtıra, demokrasiye karşı bir ara verme girişimidir ve yapıldığı andan itibaren, aslında millet vicdanında mahkûm edilmektedir. Türkiye’de hiçbir darbenin milletten tasvip gördüğünü söyleyebilmek mümkün değildir. Hepsi de ayrıca çok derin, telâfisi kabil olmayan yaralar açmıştır. Kırılganlıklar oluşturmuştur.
Namlusunu Millete döndüren tanklara karşı olduğumuz kadar, coplarını ve tomalarını aşırı güç kullanmak suretiyle gençlere ve halka yönlendirenlere de karşıyız..
“Darbe gibi, muhtıra gibi sabıkalı sözcükler, sözlüklerden de çıkartılmalıdır”
Bir eşkıya hareketi olan 27 Mayıs 1960 darbesi demokrasimize, milli iradeye karşı yapılmış tüm suikastların anası ve kaynağı olmuştur. Darbe de, Muhtıra da Millete; milletin kendi öz parasıyla, vergisiyle, evlâdıyla silâh dayamaktır.. Demokrasimizin utanç günü olan bu darbelerden sonra hukuk katledilmekle kalmamış, siyaset yapmak isteyen değerlerin atıl kalmasına ve esir alınmasına sebep olmuştur. Bu kara günlerden sonra halkın demokrasiye inancı yok edilmiştir. Keşke bir yolu olsa da darbe gibi, muhtıra gibi bu sabıkalı sözcükleri sözlüklerden kaldırabilsek.
“Türk Silahlı Kuvvetleri Yıpratılmamalıdır”
Ancak, darbe ve muhtıraları tartışırken Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yıpratılmamasına dikkat etmek lazımdır. TSK, hiçbir zaman topyekûn darbeci olmamıştır. TSK içinden çıkan cuntalar olmuştur. Darbeler bunların eseridir. İşte, bizim için bu tür anlayışların TSK içinde yer ve hayat bulmaması önem taşımaktadır.Darbecileri, cuntacıları eleştirip, onları yargılamak ayrı, TSK’yı toptan darbeci ve muhtıracı bir zihniyetin taşıyıcısı olarak değerlendirmek ayrıdır. Asker, sivil fark etmez, cuntacı zihniyetlere asla geçit verilmemeli ki, darbe ve muhtıralarla Türkiye yolundan alıkonmasın.
“İmralı Ada’sının adının ‘İmralı süreci’ denilerek,
bir bebek katili ile birlikte anılmasını esefle karşılıyoruz”
Bugün ihtilal mağdurluğu oynayanların zindan mazileri iki aylıktır. İki ay ile ucuz ve sahte kahramanlık yapanları, bu millet gerçek demokratlarla, aziz şehitlerimizle gün gelip ayrıştıracak hakkını iade edecektir. Kendisine geçmiş arayanlar, işine geldi mi Adnan Menderes, işine geldi mi Turgut Özal diyenler, uzun yıllar Şehit Başbakanımız Adnan Menderes ve arkadaşlarının mezarlarının bulunduğu bu adanın adını, eli kanlı cani, 40 bin kişinin katili terörist başı ile birlikte anmaktan vazgeçmelidir. Demokrasi Şehitlerimize yıllardır ev sahipliği yapan İmralı Ada’sının adının bugün, “İmralı süreci” denilerek bir bebek katili ile birlikte özdeşleştirilmesini ve bu şekilde anılmasını esefle karşılıyoruz.
“Misyonu yağmalatmayacağız”
Demokrat Parti misyonunun tek ve gerçek varisi, Demokrat Partimizin Genel Başkanı ve kadroları olarak mazimizden aldığımız güçle davamızın takipçisi olacak milletimize hizmete devam edeceğiz.
Halkımızı, ahali olmaktan çıkarıp vatandaş yapan, destansı kalkınma hareketiyle milletimizi medeniyetle tanıştıran, mütedeyyin insanlarımızı Cumhuriyetle barıştıran Demokrat Parti ‘yi milletimizin kalbinden çıkarmaya kimsenin gücü yetmemiştir.
Demokrat Parti; AP, DYP, ANAP ve ANAP-DYP ile bütünleşen Demokrat Parti, büyük bir misyonun ve büyük bir davanın adıdır.”