Birçok diplomat, devlet, ilim, bilim, fen ve hatta din adamlarının Müslüman oluşları, İslâmiyet´in yüceliğine hayran kaldıklarındandır. İslâm´ı seçmelerinin sebeplerinden birkaçı şunlardır:
1- Müslümanlık ta tek bir İlâh vardır. Hıristiyanlıktaki 3 tanrı inancı saçmadır.
2- İslâmiyet, sadece ahiret saadetini değil, dünyada da rahatın yollarını bildirir.
3- İslâmiyet´te, her çocuk günahsız doğar, Hıristiyanlıkta ise günahkâr doğar.
4- İslâmiyet´te, ibâdetlerin mabetle yapılma şartı yoktur. Hıristiyanlar, kilisede putu ve papazı aracı yaparak sözde ibâdet ederler.
5- İslâmiyet´te günahı yalnız Allâh affeder. Hıristiyanlıkta, papazın günahları affetme yetkisi vardır.
6- Yahudi kendini asil bilir, Hıristiyan, zenciyi aşağı görür. İslâmiyet´te ise ırk, renk ve dil ayrımı yoktur.
7- İslâmiyet´te bütün peygamberler beşer, yani insandır. Ancak günahsızdır. Hıristiyanlıkta, Hazret-i İsa oğul tanrıdır.
8- İslâmiyet´te, hurafe yoktur. Diğer dinlerde ateşe, güneşe, taşa, heykele tapılır.
9- İslâmiyet´te, ?Müslüman olmada zorlama yoktur.? emri vardır. Hıristiyanların dine sokmak için yaptıkları işkenceler meşhurdur.
10- İslâmiyet, iç temizliği yanında dış temizliğe de çok önem verir. Meşhur VERSAY SARAYI´nda yıllarca hela bile yoktu!
11- İslâmiyet Kapitalizmi, Komünizmi kabul etmez.
12- Müslümanların geri kalışlarının sebebi, dinlerinin icaplarına uymamalarındandır. Hıristiyanların maddî refahı ise, dinlerinden uzak kalmalarındandır.
13- İslâmiyet´te ancak cahil olan kimse, dinden çıkabilir. Hıristiyanlıkta ise, ilim sahibi olan dinini bırakır!
14- İslâmiyet´te, alkol, uyuşturucu, kumar, zina haramdır. Hıristiyanlar içki, kumar, uyuşturucu ve fuhuş bataklığı içindedirler.
Müslümanın Vasıflarından?
Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: ?İnsanlara merhamet etmeyene, Allâhü Teâlâ da merhamet etmez.?
?Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez. Onun yardımına koşar. Onu küçük ve kendinden aşağı görmez. Onun kanına, malına, ırzına, namusuna zarar vermesi haramdır.?
?Allâh´a yemin ederim ki; bir kimse kendisi için sevmediğini, din kardeşi içinde sevmedikçe iman tamam olmaz.?
?Allâh´a yemin ederim ki; kötülüğünden komşusu emin olmayanın imanı yoktur.? (Açıklanmak istenen, hakiki Mü´min değildir.)
?Kalbinde merhameti olmayanın imanı yoktur?? (Açıklanmak istenen, İmanı kâmil değildir.)
?Küçüklerimize acımayan ve büyüklerimize saygılı olmayan, bizden değildir.?
?İhtiyarlara saygı gösteren ve yardım eden, ihtiyarlayınca Allâhü Teâlâ ona da yardımcılar nasip eder.?
?Allâhü Teâlâ, dünyalığı, dostlarına da düşmanlarına da vermiştir. Güzel ahlâkı ise, yalnız sevdiklerine vermiştir.?
?Bir kimsenin ırzına, malına saldıranın sevapları, kıyamet günü onu düştüğü durumdan kurtaranlara verilir. İbâdet ve iyilik sahibi bu işi yapmışsa bütün yapmış olduğu sevaplar silinir. Büyük günahlara giren bu madde de, bu kul günahkâr bir şekilde öte tarafa intikal eder.?
?Bir kimse, sevmediği birisine belâ, sıkıntı geldiği için sevinirse, Allâhü Teâlâ bu kimseye de bu belâyı verir.?
?Allâhü Teâlâ indinde günahların en büyüğü, kötü huylu olmaktır.?
?Yalandan sakınınız! Çünkü yalan fenalığa götürür. Fenalık ise cehenneme sevk eder.?
Korunması Gerekenler?
?Allâh indinde kendi ilâhi rızâsına mutâbık ve gâye-i saâdete ulaştıracak olan hak dînin İslâm olduğundan şüphe yoktur. O, kitap verilenlerin ihtilâf etmeleri ise, sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki taşkınlık ve ihtirastan dolayıdır?? (3. Âl-i İmrân Sûresi, 19. Âyet)
Bütün peygamberlerin teblîğe memur bulundukları din, SIRÂT-I MÛSTAKÎM olan İslâm´dan başkası değildir. Tebliğ ettikleri iman esasları da değişmemiştir. Ancak zamanların değişmesi, beşeriyetin geçirdiği muhtelif safhaların, ilâhî hikmetçe takdîri ile, peygamberlerin getirdikleri şerr´î hükümlerin bir kısmında farklılıklar olmuş, ibâdetlerin şekil ve miktarlarında değişik hükümler buluna gelmiştir?
Tıpkı mevsimlerin değişmesiyle, giyilen elbiseler ve yenilenen gıdaların bir kısmında değişiklikler meydana geldiği gibi, amel ve ibâdetlere ait hükümler de farklılıklar olmuştur. Bununla beraber, büyük peygamberlerin tebliğinde, hizmet ve faâliyet sâhalarında amele ait değişmeyen tatbikatlar vardır.
Bunlar;
1- Dînin korunması,
2- Aklın korunması,
3- Hayatın korunması,
4- Neslin korunması,
5- Mûlkiyet hukukunun korunmasıdır.
Hâsılı, dinde, vahyin ve nübüvvetin ardından akılın yeri çok büyük ehemmiyet arz etmiştir. Bütün dînî mükellefiyetler için bülûğa ermek şartı akılla birlikte zikredilmiş ve bunu halkımız, ?aklıbâliğ? olmak tâbiri ile ifade etmiştir. Ve yine neslin korunması ile mûlkiyet hukûkunun muhâfazası da, hiçbir zaman değişmeyen esaslardandır.
İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem´den bu yana hiçbir devirde nikâhsız yaşamaya izin verilmemiş, mûlkiyet hukûkuna tecâvüz, tecvîz (caiz görme ve görülme, cevaz verme, izin verme.) hakkı uygun görülmemiştir.