Toplantıda Konuşan Şube Başkanı Engin ER; "Yapı Denetim Kuruluşlarının Yerinde Denetim Yapması Gerekiyor!"
Jeoloji Mühendisleri Odası Balıkesir İl Temsilciliğinden Sorumlu Güney Marmara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Aysun AYKAN;“Türkiye'de 7 Yılda Bir Büyük Deprem Olmaktadır... Deprem Haftasını Hazırlıkla Değerlendirelim!.." Dedi.
Ülkemizde her yıl 1-7 Mart aralığı Deprem Haftası olarak kabul edilir ve Deprem Haftasında, Deprem başta olmak üzere tüm afetler konusunda toplumsal bilinçlenme ve kamusal örgütlenme hedeflenmektedir. Deprem haftasını depreme hazırlıkla değerlendirmemiz gerekiyor. Depremlerde kayıpların yaşanmamasında, kamu kurumlarının aldığı önlemlerin yanı sıra vatandaşlarımızın alacağı tedbirler de büyük önem taşıyor. Bu nedenle Deprem Haftası'nda yerel yöneticilerimiz başta olmak üzere vatandaşlarımızın bu konuda hazırlıklar yapmaları çok büyük önem taşımaktadır.
Alınacak hayati önlemlerin başında, vatandaşların oturduğu evin depreme dirençli olması gerekiyor. Vatandaşlar, yaşadığı binanın kaçak olup olmadığı, Yapı Ruhsatının ve Yapı Kullanma İzin Belgesi'nin bulunduğunu teyit etmeliler. Evlerinin bulunduğu binanın depreme dirençli olup olmadığından emin değillerse yetkili kuruluşlara ölçüm ve test yaptırmalılar. Testler sonucunda, binanın depreme dayanıksız olduğu anlaşılırsa binalarını depreme karşı güçlendirmeli yada kentsel dönüşüme tabi tutmalılar.
Vatandaşlarımızın, bir deprem öncesi, sırası ve sonrasındaki doğru davranışları mutlaka bilmesi gerekiyor. Vatandaşlarımız ilk önce evlerinde, işyerlerinde, sitelerinde örgütlenerek bir Deprem Planı oluşturmaları çok önemlidir.
Aktif bir tektonik kuşak üzerinde yer alan ülkemiz, gelecekte de değişik büyüklüklerde depremleri yaşamaya devam edecektir. Ancak, biz biliyoruz ki, aslında bir doğa olayı olan deprem, düşük standartlarda sağlıksız bir yapılaşma ve düşük nitelikli kentleşme, bilimsel normlara dayalı olmayan yer seçimi kararları gibi faktörler nedeniyle afete dönüşmektedir. Yine biliyoruz ki, doğa kaynaklı olan depremleri önlememiz mümkün değildir, ancak, depremlerin birer afete dönüşmesini engellemek bizim elimizdedir. Bu yüzden, Depremlere karşı hazırlıklı olma ve zarar azaltma politikaları bu ülkenin önceliği olmalıdır.
Sonuç olarak, bir milat kabul edilen 1999 Depremlerinden bu yana birçok çalışma yapıldı; fakat yeterli değil, daha çok çalışmalar yapmalıyız."Deprem Haftası" olan 1-7 Mart tarihleri arasında, kamuoyunun dikkatinin ülkemiz deprem gerçekliğine çekmek, deprem zararlarının azaltılmasına farkındalık yaratmak ve zarar azaltma-risk yönetimine ilişkin yapılması gerekenleri konuşmamız daha bir önem ve gereklilik taşımaktadır.
Deprem Haftasında bir kez daha ifade ediyorum: Öncelikle bilinmelidir ki, depremler jeolojik nedenlerle meydana gelen doğa olaylarıdır. Bu doğa olayı, bilimden, akıl ve teknikten uzaklaşınca birer afete dönüşmektedir.
Bu nedenle, depremlerin afete dönüşmesini "Doğanın Fıtratı", "Doğal Afet" gibi görerek, önlem alınmasını engelleyen, can ve mal kayıplarını kaderimizmiş gibi gösteren anlayıştan biran önce kurtulmamız gerektiğini; Depremleri önlemenin mümkün olmadığını, ancak zararlarını ortadan kaldırmanın veya azaltmanın mümkün ve bizim elimizde olduğunu bir kez daha ifade ediyorum.
Ülkemizin birçok yerinde büyük bir deprem olabilir; çünkü çok sayıda deprem üretme potansiyeline sahip diri fay olduğu için depremler mutlaka olacak. Türkiye Diri fay haritası baz alındığında, 5.5 ve üzeri büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahip yaklaşık 500 diri fay bulunmaktadır. Bunların hepsi zamanı geldiğinde büyük ve yıkıcı bir deprem üretecektir. Depremle ilgili yapılan istatistikî çalışmalara baktığımızda her 7 yılda bir büyük bir deprem olduğunu biliyoruz. 2020 yılında deprem nedeniyle tüm dünyada 201 kişi hayatını kaybetti ve hayatını kaybedenlerin sadece 168 kişisi Türkiye’den olmuştur ve can kaybı sıralamasında ise Dünyada birinci olmuşuz! Bu yüzden hiç vakit kaybetmeden afet zararlarının azaltılması çalışmalarına başlamamız gerekiyor.
Bugünkü teknoloji ile Depremin ne zaman olacağını söylememiz mümkün değil. Geçmişte, Tarihsel dönemlerde ülkemizde yıkıcı depremler olmuş, gelecek yıllarda da mutlaka belirli yerlerde aynı büyüklüklerde depremler tekrarlanacaktır. Bizim depremin ne zaman olacağını sorgulamamızı bırakıp hiç vakit kaybetmeden gerekli önlemleri almamız gerekiyor.Deprem olmadan önce, Deprem riskinin azaltılması çalışmalarına yoğunlaşmamız gerekiyor; Bu konuda Toplumun her kesiminin, Birey olarak, yerel yönetim, merkezi yönetim olarak üzerimize düşen görevleri yerine getirerek, depreme hazırlıklı olmamız gerekiyor..
Engin ER; "Yapı Denetim Kuruluşlarının Yerinde Denetim Yapması Gerekiyor!.."
Deprem haftası nedeniyle, depreme hazırlığın en önemli şartlarından biri olan yerinde yapı denetimi ele aldık. Bu konu ile ilgili yerel idarelerin de bu konu üzerinde hassasiyetle durmaları gerektiğini belirtmek istiyoruz.
Bildiğiniz üzere; ülkemizin jeolojik konumu nedeniyle her yıl doğa kaynaklı afetlerden etkilenmekte ve yüzlerce insanımız yaşamını yitirmektedir. 2020 yılı içinde Elazığ, Malatya-Doğanyol ve Pütürge, Van-Başkale, Bingöl-Yedisu, Manisa-Akhisar ile en son İzmir’de meydana gelen depremlerde; 168 vatandaşımız yaşamını yitirmiş, 3000’e yakın vatandaşımız yaralanmış, 80.000’e yakın konut, işyeri vb. bağımsız bina bölümü yıkılmış veya hasar görmüş, 20 milyar Türk Lirasına yakın maddi kayıp oluşmuştur.
Sel baskını, heyelan, çığ düşmesi, fırtına vb gibi doğa kaynaklı afetler de eklendiğinde kayıplarımızın daha da arttığı görülmektedir.
Ülkemizde son yaşanan depremlerde can kayıpları ve hasarların büyük bölümünün fay zonları ve zayıf mühendislik özelliklerine sahip zeminler üstüne oturan yerleşim alanlarında olduğu görülmektedir. Yine gerek meslek örgütleri, gerekse üniversiteler ve ilgili kurumlar tarafından hazırlanan raporlarda, binalarda görülen yıkımların temel nedeninin “zeminden kaynaklanan sorunların yanında malzeme ve işçilik hataları ile denetim sorunlarından” kaynaklandığı ifade edilmektedir. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak yıllardır uyarmamıza rağmen “Yapı Denetim Kuruluşlarının zemin ve temel etütlerini yerinde denetimi esas alacak şekilde gerçekleştirmedikleri” görülmektedir
Sonuç olarak, konuya ülkemizdeki birçok ilimiz açısından bakıldığında ise, birçok Yapı denetim kuruluşunun fenni mesuliyetini üstlendiği yapının zemin ve temel etüt çalışmalarını yerinde denetimi esas alacak şekilde yapmadığı görülmektedir. Birçok yerleşim merkezinden geçen aktif fay hatları üzerinde yüzlerce binanın bulunduğunu, sıvılaşma alanlarını, heyelan ve taşkın risklerini göz önüne aldığımızda Aktif Fay Zonu üzerinde meydana gelebilecek 7 ve üstü büyüklükteki bir depremde binalarda ağır hasar ve can kayıpları ile karşılaşılması olasıdır. Depreme hazır hale gelebilmemiz için yerel idarelerin, denetlemelere ve yönetmeliklere hassasiyetle uymaları gerekmektedir.