12 Kasım 1999 da meydana gelen Düzce depreminin ardından 22 yıl geçti. Resmi kayıtlara göre 845 insanımızın hayatını kaybettiği 15. bin konutun hasar gördüğü Düzce depreminin 22. yılında TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi YK Üyesi ve Balıkesir İl Sorumlusu Aysun Aykan tarafından yapılan yazılı açıklamada aradan geçen 22 yıla rağmen, hayat kurtaracak önlemler noktasında çok fazla yol katedilmediğine temas edildi.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi YK Üyesi ve Balıkesir İl Sorumlusu Aysun Aykan; Türkiye, Dünyada En Sık Deprem Olan ve Depremden En Çok Etkilenen Ülkelerden Biridir!
12 Kasım 1999 tarihinde Düzce‘de meydana gelen ve 845 insanımızı kaybettiğimiz,15.000 civarında yapının ağır hasar gördüğü 7.2 büyüklüğündeki depremin ardından 22 yıl geçti. Türkiye’nin pek çok kenti riskli durumdadır.
Bilindiği gibi Ülkemiz Dünyanın en aktif tektonik kuşaklarından Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerinde bulunmaktadır; Bu yüzden geçmişte ülkemizde birçok yıkıcı depremler olduğu gibi, gelecekte de değişik büyüklüklerde depremleri yaşamaya devam edecektir. 2020 yılında deprem nedeniyle tüm dünyada 201 kişi hayatını kaybetti ve hayatını kaybedenlerin sadece 168 kişisi Türkiye’den olmuş ve can kaybı sıralamasında ise dünyada birinci olduk.
Sismik açıdan çok etkin bir kuşak üzerinde bulunduğumuz ve depreme hazır olmadığımızdan dolayı; Ülkemiz, Dünyada en sık deprem olan ve depremlerden en çok etkilenen ülkelerden birisi olmaktadır. Ülkemizin önemli bir bölümü deprem tehlikesi ve riski altındadır. Türkiye’nin Diri Fay haritasına bakıldığında; 5.5 ve üzeri büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahip yaklaşık 500 diri fay bulunmaktadır. Bu faylardan özellikle kırılma zamanı gelmiş olanların yani sismik boşluk olarak tanımladığımız, yerleşim yerlerinden geçenler büyük risk oluşturmaktadır. Marmara Denizi içindeki Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey koluna ait fay segmenti’de sismik boşluktur ve Buralara çok dikkat edilmesi gerekiyor. Marmara Denizi içerisinde beklediğimiz deprem 60 yıl beklemeyecek; Zaman aleyhimizde ilerliyor. Ülkemizde istatistikî olarak her 7 yılda bir büyük deprem oluyor. Zaten her 50 yılda bir Marmara Çevresinde 7’den büyük bir deprem gerçekleşiyor; Dolayısıyla şuan bile olsa şaşırmayız. Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara Denizi içinden geçen Kuzey koldaki deprem dağılımlarına bakıldığında, en son depremlerin 1509 ve 1766 yılında gerçekleştiğini, 200–250 yıllık dönüş periyotları olduğundan bu alan bir sismik boşluktur. Tarihsel Dönemde 1766 yılında olmuş olan deprem, Avusturya’dan İtalya’ya kadar geniş bir coğrafyada hissedilmiş olup Tüm Marmara Bölgesinde tahribat yaratmıştır; Düşünün ki böyle bir depremin tekrarı Tüm Marmara Bölgesinde çok fazla yıkımlara neden olacaktır. Ulusal ve Uluslararası yapılmış çalışmalara göre; 1999 Depreminden sonra 30 yıl içerisinde 7’den büyük maksimum 7.6 büyüklükte bir depremin Marmara Denizinde olacağı yönündeydi. Bu süreden 20 yıl geçtiğini düşünürsek, 10 yıl içinde olma olasılığı yüksek; Fakat depremin ne zaman olacağını bilemiyoruz. Tam tarihini bilemesek te Marmara Denizi’nde mutlaka büyük bir deprem olacak! Burada olacak büyük bir deprem, sadece İstanbul’u etkilemeyecek; İstanbul çok fazla konuşuluyor ve İstanbul Depremi deniliyor ama bu deprem; “Marmara Depremi’dir ve Marmara Denizine kıyısı olan tüm illeri; İstanbul, Balıkesir, Bursa, Yalova, Çanakkale, Kocaeli, Tekirdağ ağır bir şekilde etkileyecektir. Balıkesir İlçeleri, özellikle Bandırma, Erdek gibi kıyı ilçelerimiz bu depremden çok fazla etkilenecek ilçelerimizdir. Bu deprem, Türkiye’yi etkileyecektir; Bu yüzden bu depremi çok fazla önemsememiz ve gerekli önlemleri almamız gerekiyor.
Balıkesir İlçelerinde 7.2 Büyüklükte Deprem Üretecek Faylar Var!
Balıkesir İl ve İlçeleri Dünyanın sismik yönden en aktif faylarından biri olan Kuzey Anadolu Fayının güney koluna ait fay segmentleri üzerinde konumlanmıştır. Balıkesir ve İlçeleri geçmişte, 1577, 1672,1845, 1867, 1897,1898, 1944, 1935,1953, 1964 yıllarında meydana gelen depremlerden önemli bir şekilde etkilendi. Balıkesir İli’nde gelecekte yıkıcı deprem oluşturabilecek 20 fay zonu bulunmaktadır. Bu yüzden Balıkesir ve İlçeleri’nin Deprem tehlikesinin yüksek olduğunu rahatlıkla ifade edebilirim. Balıkesir’deki yerleşim birimlerinden geçen; Edremit Fayı, Balıkesir Fayı, Bandırma İlçesi’nin yerleşim birimlerinden geçen Bandırma Fayları ve Yenice-Gönen Fay Zonu boyunca yoğun bir yapılaşma ve dolayısıyla nüfus yoğunluğu söz konusudur ve bu faylar 7 ve 7.2 büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahiptir. Bu yüzden buralara çok dikkat edilmesi gerekiyor ve gerekli tedbirlerin titizlikle alınması gerekiyor.
Mevzuata Uygun Yapılmayan Zemin Etütleri Vatandaşımızın Yaşamını Riske Atıyor!
Son 22 yılda depreme dayanıklı bina yapmaya başladık; Eskiye göre şanslıyız; Deprem yönetmeliklerimiz iyi; kötü zeminleri iyileştirebiliyoruz. Türkiye'de 99 yılı öncesi binalar problemli! Çünkü eskiden bir yeri imara açarken Jeolojik Etüt zorunluluğu yoktu, Zemin Etütleri yapılmıyordu; Bu yüzden eski yapılar riskli. 2018 tarihli bina deprem yönetmeliği bugüne kadar ülkemizde en güvenilir bina yönetmeliğidir; Ama bu yönetmeliğin doğru bir şekilde uygulanmasını sağlamadığımızda da bunun bir önemi yok! Bu yönetmelik ülkemizdeki yerleşimlerin deprem güvenliğinin sağlanması açısından hayati işlevlere sahiptir; Binaların bu yönetmeliklere uygun olarak projelendirilip inşa edildiği takdirde depremler sırasında meydana gelebilecek hasarların önüne geçebiliriz.
Ülkemizde geçen yıl, 30 Ekimde Ege Denizinde meydana gelen depremde, 80km mesafede İzmir-Bayraklı İlçesinde 117 vatandaşımız hayatını kaybetti,1032 kişi yaralandı; Can ve ekonomik kayıplar açısından çok ağır faturalar ödedik. Binaların zemin özelliklerine göre dizayn edilmemesi, deprem hasarları üzerindeki etkisini açıkça göstermiştir. Balıkesir’de yıkıcı deprem üretme potansiyeline sahip 20 fay zonu bulunuyor ve bu faylardan şehir merkezinden geçen 7 ve 7.2 büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahip olanlar var. Gelecekte olası bir depremin, İzmir-Bayraklı örneğinde olduğu gibi, can kayıplarına neden olacağı bilinmesine rağmen; Bazı yerel yöneticiler, yerleşim yerlerinin içinden diri fay geçmesine rağmen, yönetmeliklerin, mevzuatın titizlikle uygulanmasını sağlayacakları yerde; mevzuata uygun olmayan hatalı zemin etüt raporlarının kabul edilmesi için baskı yapmaktadır. Bu yanlış uygulama, olası bir depremde zeminden kaynaklanan yıkımlara neden olarak, vatandaşımızın yaşamını riske atmaktadır! Hiçbir proje insan hayatından önemli değildir!
Depremlerin afete dönüşmemesi ve oluşabilecek zararın en aza indirilmesi için; Depreme dayanıklı sağlam bina yapmamız gerekiyor. Kentsel dönüşüm projelerine ağırlık vermeliyiz. Özellikle yerel yönetimlerin afet risklerini azaltmaya yönelik çalışmalar yapması gerekiyor. Türkiye'de depreme dayanıksız bina kalmamalı...