Tarih: 21.04.2022 21:39

Aybeniz Akdeniz Ar, BGC’deydi

Facebook Twitter Linked-in

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aybeniz Akdeniz Ar, “Bandırma Gazeteciler Cemiyeti”nin(BGC) konuğu oldu.

Üniversitenin “Üretim Yönetimi ve Pazarlama Anabilim Dalı”nda pazarlama yüksek lisans ve doktora derslerine giren,  İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde ders veren, sosyal sorumluluk ve gönüllülük çalışmalarında üniversitenin Rektörü Prof. Dr. Süleyman Özdemir’in danışmanlığını yapan, aynı zamanda “Kadın, Aile ve Toplum Hizmetleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü olan Ar,  “sosyal sorumluluk ve gönüllülük çalışmaları” hakkında düşüncelerini açıkladı.

ŞİDDETİN HER ÇEŞİDİNİN ÖNÜNE GEÇMELİYİZ

Şiddeti sadece “kadına yönelik” olarak görmenin yanlışlığına dikkati çeken Doç. Dr. Aybeniz Akdeniz Ar, şu değerlendirmede bulundu:

“Şiddeti daha geniş bir açıdan bakmalıyız. Kadına, çocuğa, hatta hayvanlara şiddetin önüne geçmeliyiz. Savaşlar da bir şiddettir. Şiddet ne yazık ki yalnız Türkiye’de değil, tüm dünyada var. Şiddetin ortaya çıkması o toplumun kültürü ve eğitimle doğrudan ilgilidir. Kadının ekonomik özgürlüğünün olmaması da kendisine şiddet uygulanması karşısında sessiz kalmasına yol açıyor.”

3 KİTABI VAR

“Yeşil Pazarlama”, “Marka ve Marka Stratejileri”, “Market Markaları ve Stratejileri” isimli üç kitabı bulunan Ar, geçtiğimiz günlerde, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Özdemir’in elinden “Dünya Bilim İnsanları Ödülü”nü alan Ar, “Rektörümüz, bizim liderimiz. Tüm çalışmalarımıza büyük destek veriyor ve bizleri sürekli destekliyor. Onun hızlı çalışmasına biz yetişemiyoruz. Ona hayranız” dedi.

Müdürlüğünü yaptığı “Kadın, Aile ve Toplum Hizmetleri Uygulama ve Araştırma Merkezi”nin çalışmaları hakkında da bilgi veren Ar, kadının ekonomiye katılmasının önemine dikkati çekerek, “Kadının ekonomiye katılması hem mutluluk endeksini artırır hem de suç oranlarını düşürür. Ancak ülkemizde, kadının iş yaşamında bulunma oranı Avrupa ülkelerine göre çok düşük. Kadının ekonomik ve sosyal yaşamda daha fazla olmaları için yapısal düzenlemelere ihtiyaç var” diye konuştu.

BANDIRMA NASIL MARKA KENT OLUR?

Doç. Dr. Ar, kentlerin markalaşmalarının önemini vurgularken, Bandırma’nın “marka kent” durumuna gelmesi konusundaki düşüncelerini de şöyle açıkladı:

“Dünyada New York, Şikago, Sidney, Varşova, Frankfurt, Berlin gibi kentler marka olarak kabul ediliyor. Bu kentlerin nasıl ‘marka’ olduklarını düşünmemiz gerekir. Sonra da şu soruyu kendimize sormalıyız: Bandırma’yı iyi tanıyor muyuz? Bandırma’yı ulusal ve uluslararası konumda tanıtabilmemiz için önce kendimiz tanımalıyız. Tarihiyle, 2 bin yıl önceki geçmişiyle, ürünleriyle, değerleriyle Bandırma’yı tanıdığımızı söyleyebilir miyiz? Kuş Cennetimizi, Kuş Gölü’müzü neden artı değerlerimiz olarak bugüne kadar yeterince tanıtamadık? Aynı konu Erdek için de geçerli. Zeytinliada, Kyzikos, Kirazlı Manastırı, neden Erdek’in değerleri olarak tanıtılamadı? Gönen’in kaplıca turizmi daha iyi şekilde değerlendirilemez miydi? Kentlerin marka olması için artı değerlerini ortaya koyup, bu değerleri sürdürülebilir kılmaya, bu değerleriyle cazibe ve çekim gücü yaratmaya bağlıdır. 22 yıldan beri Bandırma’da görev yapıyorum. Şu anda, Bandırma’nın markalaşması konusunda, sizden başka bana kimse düşüncemi sormadı. Bir kentin markalaşması için stratejik düşünmeye ihtiyaç var. Bir kentin markalaşması için o kentteki bütün paydaşlar ve halk ortak hareket etmelidir. Dünyada birçok festivaller bile bu amaca yöneliktir. Örneğin yapılan bir ‘domates festivali’, bazı kentleri dünyaya taşıyor. Kentlerin markalaşmasında o kentlerin değerleri konusunda gerçekleri dile getiren hikâyelere de ihtiyaç vardır. Kentlerin markalaşması için vizyoner ve geniş düşünmek gerekir. En önemlisi de markalaşma için zaman yitirmeden harekete geçmek çok önemlidir. Bu konuda kentlerin hafızası olan kişileri kaybetmeden onları dinleyip belgelemek gerekir. Bir öğrencim, benim danışmanlığımda, uzun süredir, Bandırma’nın marka kent olması yapılması gerekenler konusunda çalışma yapıyor ve tez hazırlıyor. Bu çalışmanın sonuçlarını önümüzdeki günlerde Bandırma kamuoyuyla paylaşacağız.”

Eskişehir, İstanbul, İzmir, Bursa, Gaziantep gibi kentlerin çeşitli yönleriyle “marka” sayılabileceğine işaret eden Ar, şunları aktardı:

“Markalaşma konusunda üst düzey toplantılar yapılmalıdır. Bu çalışmalar sırasında kentin öncelikli sorunları da belirlenir ve yerel yöneticilere yol gösterir. Ancak en önemlisi, marka kentlik için halkın da katılımıyla o kentin tüm paydaşlarının katkı sağlaması zorunludur.”  ÖNDER BALIKÇI




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —