Tarih: 14.10.2013 21:39

AB Sürecinde Türkiye'de Kurban Bayramında Kurbanlık Hayvan Kesimi

Facebook Twitter Linked-in

9447kurban-derisinde-tarihi-karar

  Ülkemizde sorunlar uzun vadede kalıcı bir şekilde çözüme kavuşturmaktan ziyade kısa vadede palyatif şekilde çözümlenmektedir. Bu şekilde ki çözüm tarzı sorunların tekrar tekrar karşımıza çıkmasına, dolayısıyla yaşamamıza neden olmaktadır.

Bu şekilde bir çözüm tarzının benimsenmesinin neden ise, başta siyaset kurumlarının siyasi rant peşinde koşarak kolay iktidara gelip devletin, milletin sağladığı kamunun olanaklarını devlet ve millet yararına kullanacağına kendi çıkarları doğrultusunda kullanma arzularının baskın gelmesi, bunun yanı sıra siyaset kurumlarının bilime gerçek anlamda inanmamaları veya inanıyormuş gibi görünerek bilim dışı uygulamalarda bulunmalarından kaynaklanmaktadır.

Bunların dışında milletimize ait bir takım değerlerin, örneğin; din, cami, hac, v.s ‘nin siyaset kurumlarınca iktidara gelebilmek, daha çok oy alıp daha fazla milletvekili çıkarabilmek amacıyla bir araç olarak kullanılmaları, fakat siyaset çözüm üretme sanatı olmasına rağmen vatandaşımızın yaşadığı sorunların çözümü için yeterli çözüm üretilmemesidir.

% 99’a yakını Müslüman olan ülkemizde Müslüman olan vatandaş-larımızın her yıl yaşadığı sorunlardan birisi; “ Kurban Bayramı ” nda dini vecibelerini yerine getirmek üzere satın aldıkları kurbanlık hayvanları, gittikçe artan kentleşme ve apartman hayatı nedeniyle dini vecibelerine uygun kesip dini görevlerini yerine getirmekte zorlanmaları ve bu nedenle yaşamış oldukları sıkıntıdır.

Bu sıkıntıyı, Veteriner Hekim olarak aldığım eğitime rağ-men büyük kentte yaşayan bir kişi olarak ve aile yakınlarım dahil olmak üzere çevremde  iletişim halinde olduğum pek çok kişi, tüm eş ve dostlarım yaşamaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığının organizasyonları yetersiz kalmaktadır. Ülke genelinde çeşitli şekillerde yaşanan/yaşanmakta olan bu sorun siyasetin yıllardır siyasi rant olarak kullandığı kadının başını örttüğü ve turban olarak nitelendirilen başörtüsünden daha önemli ve üzerinde önemle durulması gereken ve süratle çözü-me kavuşturulması gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. Çünkü tüm Türkiye’nin genel sağlığını yakından ilgilendiren çok önemli bir Veteriner Halk Sağlığı sorunu olarak görüyorum.

 

Bu gibi sorunlardan kaynaklanacak genel halk sağlığı sorunlarını her mahalleye bir hastane açsanız dahi çözemezsiniz ancak yaşanan sorunlardan kaynaklanan sağlık sorunlarını tedavi ederek bireylerin bireysel sağlık sorunlarını o an için çözebilirsiniz fakat genel halk sağlı-ğını ilgilendiren bu sorunlar uzun vadede ileride insanlarımızda ciddi sağlık sorunları yaratacak sorunlar olup, örneğin; bazı zoonotik paraziter hastalıklar için rezervuar ( kaynak ) oluşturacak şekilde kalıcı sorunlar haline gelmesi daima olasıdır.

Bunun için gerek ülkemizde, gerek dünyada geçmişte yaşanan sağlık sorunlarına bakmak yeterli,örneğin: zoonotik bir hastalık olan ve kur-banlık hayvanların mezbaha dışı ortamlarda kesilmesiyle yakından ilgisi olan Echinococcosis [ Hydatidosis ( Hidatik Kist Hastalığı ) ] açısından  Türkiye dünyada birinci sırada yerini koru-maktadır (1). Bunun için yıllara sari yaşanmakta olan mezbaha dışı ilkel şartlarda kurbanlık hayvan kesimi sorununu, dini hassasiyetlerimizi de dikkate alarak “ Multidisipliner Koruyucu Hekimlik “ şablonu altında tıpkı dünyanın gelişmiş ülkeleri içinde yer alan AB’ği ülkelerinde olduğu gibi kalıcı bir çözüm üreterek çözüme kavuşturulması gerekmektedir.

Çünkü sağlık hizmetlerinin özünde insanların hasta olup tedavi edilmelerinden ziyade hasta olmamalarını sağlamak sorumluluğu vardır. Bu nedenle bugün ülkemizde yaşanan bir çok soru-nun çözümü için mevcut siyasi iktidar nasıl ki bir takım çözüm paketleri hazırlayıp, yayınlayarak uygulamaya koyuyor ise , bu sorunun çözümü içinde devleti yöneten siyasi otoritenin öncelikli görevlerinden olması nedeniyle büyük görevler düşmektedir. Çünkü bu sorun, dini bir konu deyip topu Diyanet İşleri Başkanlığına atarak, bu kurumu “ Kurban Kesimi “ konusunda görevlendirmekle kolay çözülemeyecek çok boyutlu bir sorun olduğunu belirtmek istiyorum. Bugüne kadar Kurban Bayramlarında, Kurbanlık Hayvan Kesiminde yaşanan sıkıntılar bu gerçeği ortaya çıkarmış bulunmaktadır.

 

Kurban, insanlık tarihinin bugüne kadar tespit edebildiği bütün dinlerde şekil, mâhiyet ve özellikleri bakımından bazı farklılıklar bulunmasına rağmen daima mevcut olmuş bir ibadettir. (2). Kurban kelimesi Arapça bir kelimedir (3).Kurban kelimesi Farsça’da “ yay mahfazası ” anlamına geldiği gibi,” kurban, adak ” anlamına da gelmektedir. Batı dillerinde de kurban kelimesi yerine kullanılan kelimeler vardır. Almanca’da kurban kelimesi karşılığı Das Opfer, Fransızca ve İngilizce’de Sacrifice kelimesidir. Kurbanla yakın ilgisi nedeniyle İngilizce’de Atonement, Oblation, Offer, , Offering, Propition ve Reconclitionkelimeleri kullanılmaktadır. Kurban kelimesinin arapçaya ibranice “ kobran ” dan Ârâmice vasıtasıyla geçtiği de ihtimal dahilindedir.

İnsanlık tarihine baktığımızda insanoğlu zor durumda kaldıkça, herhangi bir felaketi ucuz atlattıkça kan akıtma ihtiyacı duymuştur. Kötülüklere karşı Paleolitik devirden itibaren tanrılara hayvan, insan ve adak hediyeleri kurban olarak sunulmuştur . İlkel dinlerde kurban kesmek gazaba gelmiş ilâhların gazâbını teskin etmek yahut irtikâp edilmiş suçların vebâlinden kurtulmak gayesini güder. İlkel insan kurban kesmekle ilâhını yiyecek ve içecek takdim etmiş sayılırdı. Kurban edilen nesne , tanrıyı beslemek ve insan hayatına hakim olmasını sağlamak gayesine matuftu.  İlahi dinlerin sonuncusu olan müslümanlık’ta kurban , Allah rızası için, kurban bayramında kesilen özel hayvandır (4).

Kurban kesmek, Kur’an’ın açık beyanıyla bir ibadet olmadığı belirtilse de kurban ameli-yesinde ibadet olan, yoksula yardımdır (Hac suresi 36-37). Kısacası Kurban Bayramı, yoksulun ve yoksunun imkan sahiplerinin varlıklarından pay aldığı bir bayramdır (5).Kurban her ne kadar dini bir görevin yerine getirilmesi için yapılan ibadet şekli olsa da kesilen hayvanların ihtiyaç sahibi insanlara dinimizce dağıtılması emredildiği için dağıtılacak bu etlerin sağlıklı olması gerekmektedir. Bu nedenledir ki toplumsal boyutu olmasından dolayı halk sağlığını yakından ilgilendirmektedir.

İnsanlık tarihini bugüne kadar müşahade ettiğimizde bütün dinlerde, şekil , mahiyet ve gaye yönünden bazı farklılıklarla birlikte kurban ibadet olarak söz konusu olup hayvan sağlığı veya veteriner hizmetleri göz ardı edildiğinde halk sağlığı sorunları kaçınılmaz olmuştur. Fakat hemen hemen bütün dinlerde müşterek bir unsur olan kurbanda en önemli husus , kan akması meselesidir. Zamanla kurban kanı hayatın aslı telakki edilmeğe başlanmış, bilâhare bazı din mensuplarınca bu kan, mukaddes bir madde haline getirilmiştir (2,4,5). Bu nedenle her dinin kurbanla ilgili bir takım kuralları vardır.

Dinimizde kurban ile ilgili kurallar günümüz veteriner biliminin hayvan kesimi ve et hijyeni ile örtüşmektedir. Bu nedenle kurban her ne kadar dini bir ibadet gibi görünse de kesilen kurban etlerinin toplumun değişik kesiminde ki  insanların gıda olarak tüketmeleri için dağıtıldığından insan, hayvan ve çevre sağlığı ile yakından ilgili olduğundan Veteriner Halk Sağlığı boyutu bulunmaktadır. Yine bu görev mezbaha dışında yerine getirilirken çevre sağlığı açısından meydana gelebilecek olumsuzlukların daima kaçınılmaz olması yine Veteriner Halk Sağlığını doğrudan ve yakından ilgilendirmektedir.

Çünkü, insan beslenmesinde vazgeçilemez bir gıda olan et’in eldesi için kesilen bir hayvandan çıkan atıkların çevreye zarar vermeyecek şekilde  yok edilmesi, yine kesim sırasında endüstri amaçlı kullanılması mümkün olan oldukça büyük miktarda oluşan yan ürünün/ürünlerin çöpe atılmayıp değerlendirilmesi,  kesilen hayvandan elde edilen et insan beslenmesi için önemli bir gıda olmakla birlikte paraziter, bakteriyel ve viral hastalıkların ( Taenia hydatigena, Taenia saginata, Mycobacterium tuberculosis, Brucella abortus Bang, Brucella melitensis, Bacillus anthracis, Salmonella v.s) insana geçmesinde ve salgın hastalıkların yayılmasında büyük rol oynadığı için sağlıklı ve hijyenik eldesi gerekmektedir.

Tüm bu ayrıntılar Veteriner Halk Sağlığının kapsamı dahilindedir. Her ne şekilde olursa olsun kurban ibadeti yerine getirilirken Veteriner Halk Sağlığı gereği insan, hayvan ve çevre sağlığına zarar vermeden tüm uygula-malarımızı yapmak zorundayız. Bu nedenledir ki Veteriner Halk Sağlığı’nın en önemli öncelik-lerinden olan insan sağlığı olması nedeniyle tarih boyunca insan sağlığını, et tüketimiyle ( Kur-ban Eti dahil ) doğacak tehlikelerden korumak amacıyla kesim hayvanlarının ve etlerinin muayenesi “ Veteriner Hekimlik “ mesleğinin görevlerinden birisini oluşturur.

Bu görev diğer dünya ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de yasalarla belirlenmiştir. Et muayenesiyle, kesim hayvanları kesim öncesi sağ-lıklı görünse de kesim sonrası mevcut olabilen hastalıklar belirlenir. Bu belirleme öncelikli olarak muayeneyi yapan Veteriner Hekim tarafından kesimi yapılan hayvanın karkas gövdesi ve organlarının patolojik anatomik bulgulara dayanılarak makroskopik et muaye-nesiyle gerçekleşir. Şüpheli durumlarda et hakkında sağlıklı karar verebilmek ve hastalık etkeninin tespiti için Veteriner Hekim kesilen hayvandan elde ettiği et numunesini bakteri-yolojik muayeneye sevk eder (6,7). Bugün ülkemizde büyük miktarda mezbaha dışında kesimi yapılan kurbanlık hayvanların etinin muayenesi bu nedenle büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle mezbaha dışında kesimi yapılan kurbanlık hayvanların, tıpkı gelişmiş AB ülkelerinde ( İngiltere, Almanya v.s ) olduğu gibi mez-baha ortamında kesimlerinin yapılmasının toplum sağlığı açısından gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

 Peki neden mezbaha ortamında kesilmelidir ?.Bir ülkede topluma hizmet amacıyla kurulmuş en önemli tesislerden biri olan mezbahalar insan beslenmesinde vazgeçilmez protein kaynağını oluşturan et ve et ürünlerinin sağlıklı biçim-de toplum beslenmesine sunan işletme-lerdir. Bu işletmeler, hayvandan hayvana ve hayvandan insana geçen bakteriyel, viral ve paraziter hastalıkların zincirini kırarak zoonozların çıkış bölgelerinin belirlenmesinde gerekli mücadelenin yapılmasında katkıda bulunur. Avrupa’da belediye mezbahalarının halk sağlığı ve hijyen yönünden taşıdığı önemi anlayan ilk devlet adamı I.Napolyon olmuştur.

1807 yılında Paris’te ilk mezbahanın açılmasını emretmiş daha sonra 1810 yılında çıkardığı ikinci bir emirname ile Fransa’nın çeşitli büyük şehirlerinde ve kasabalarında kesim yerlerinin kurulmasını istemiştir. Türkiye’de kesimhanelerin varlığı, eski Selçuk ve Osmanlı vesikalarından anlaşıl-dığına göre orta çağdan sürüp gelmektedir.

Ancak ülkemizde mezbahacılık ve et muayenesi alanında batı ülkelerine göre çok önceki dönemlerde girişimler yapıldığı, fakat Osmanlı İmpa-ratorluğu’nun çöküşü ile Fatih fermanının hükmü kalmamış ve İstanbul’un çeşitli yerlerinde eski usulde kesimlere dönülmüştür. 1923 yılında İstanbul’da, Halicin Karaağaç mevkiinde yeni bir belediye mezbahası açılması ile İstanbul içinde eski usulde kesim yapılan yerlerin faaliyetine son verilmiştir (6). Hayvanların kesimlerinin yapıldığı mezbahaların üç ana görevi vardır,şöyle ki;

  1. Halkın sağlık bakımdan kusursuz etle beslenmesini sağlar,
  2. Hayvanlarda meydana gelen ve insanlara da bulaşabilen zoonoz dediğimiz hayvan hastalıklarının yayılmasına mani olur,
  3. Kasaplık hayvan ve et pazarlarını kontrol altında tutarak et ekonomisinde dengeyi sağlar. (6)

Bu nedenle bugün ülkemiz dahil tüm dünyada et tüketimiyle ortaya çıkan sağlığa zararlı durumların, bakteriyel et zehirlenmelerinin, paraziter, bulaşıcı bakteriyel ve viral hastalıkların önlenmesi bakımından kesim hayvanlarının etlerinin muayenesi zorunludur  (6). Fakat bugün bu kural ülkemiz dahil dünya üzerinde bulunan bir çok Müslüman ülkede Kurban Bayramlarında kesilen kurbanlık hayvanların etleri için uygulanmamakta, muaf tutulmaktadır. Oysa gelişmiş AB ülkelerinde çalışan dünya üzerinde ki çeşitli müslüman ülkelerden gelmiş, bu ülkelerin müslüman vatandaşlarının Kurban Bayramlarında, kesmiş oldukları Kurbanlık Hayvanların etleri için bu kural uygulanmakta ve geçerlidir.

Nitekim 24 – 25 Kasım 2010 tarihlerinde İstanbul’ da TAIEX ve zamanın Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından organize edilerek düzenlenen ” EKİNOKOKKOZİS ve HİDATİK KİST’İN KORUMA ve KONTROL STRATEJİLERİ İLE İZLEME VE RAPORLAMA” konulu çalıştay’a İzmir Veteriner Hekimler Odası Veteriner Halk Sağlığı Çalışma Grubu adına katılma fırsatım oldu.

Yabancı ve ülkemizden konu ile ilgili konuşmacıların katıldığı çalıştay’a ülkemizden Tıp ve Veteriner Fakültelerinden akademisyenler, hayvan sağlığı şubesi müdürleri ve elemanları,meslek odalarından, belediyelerden ve özel sektörden meslektaşlarımız da katılmıştı, bu toplantıda Luxembourg’ dan Sayın Arthur Beshsorduğum bir soruya karşılık aldığım cevap ile teyit edilmiş oldu.

İstanbul’da düzenlenen ve bizzat katılma fırsatı bulduğum bu çalıştayda Luxembourg’ dan Sayın Arthur Besh ” Experiences concerning protection and control strategies, monitoring and reporting system of Echinococcosis and hydatic cyst and way of adaptation and implementation of the EU aquis. The case of Luxemburg ” isimli sunumu sırasında AB’nin Regulation ( EC) No.853 / 2004  ve No.854 / 2004 mevzuatlarının uygulanmasından bahsederek bu mevzuatlar çerçevesinde Luxembourg Hükümetinin ülke içi yasal düzenlemeleri çerçevesinde oluşturdukları genel ” insanların kendi ihtiyaçlarına yönelik kişiye özel kesimler “ le ilgili yasal düzenlemeden bahsetti.

Bunun üzerine kendisine ülkemizde Kurban Bayramında Kurbanlık Hayvanların Kesimiyle ilgili yaşanan sıkıntıları dikkate alarak hemen aklıma gelen bir soruyu kendisine sordum, şöyle ki: << Ülkenizde çeşitli müslüman ülkelerin vatandaşları çalışmak-tadır. Kurban Bayramı nedeniyle bu müslüman ülke vatandaşlarının dini vecibelerini yerine getirmek üzere Kurbanlık Hayvan kesmek istediklerinde nasıl bir uygulama yaptınız ?,konuşmanızda bahsettiğiniz Luxembourg Hükümetini içi düzenlemeleri çerçevesinde insanların kendi ihtiyaç-larına yönelik kişiye özel kesimlerle ilgili hükümlere mi tabi tuttunuz yoksa özel bir mevzuat düzenlemesine mi gittiniz ?,ayrıca bu kurbanlık hayvanların kesimi sırasında veteriner hekimliği hizmetlerinizi nasıl düzenlediniz ? >> şeklinde  sorumu yönelttim.

Bu soruma aldığım cevap ise; <<  ülkemizde yaşayan değişik ülkelerin müs-lüman vatandaşları için özel bir mevzuat düzenlemesine gitmedik,hükümetimizin Regulation ( EC) No.853/2004 ve No.854/2004 mevzuat-ları çerçevesinde oluşturduğu genel  “insanların kendi ihtiyaçlarına yönelik kişiye özel kesimler” le ilgili yasal düzenlemeye tabii tutuldu.Bu çerçevede yabancı ülkelerin müslüman vatandaşlarının dini vecibelerini yerine getirebilecek şekilde islamî şartlara uygun mezbahalar tespit ettik ve oralarda islamî şartlara uygun şekilde veteriner hekim kontrolunda yaptık, evlerde kesime müsaade etmedik. Bu sorumun üzerine toplantıya katılan diğer İngiliz konuşmacılarda katkıda bulundu onlarda ülkelerinde ayni benzer uygulamalayı yaptıklarını söylediler. İngiliz konuşmacılar; bizimde çeşitli ülkelerin müslüman vatandaşları yaşamakta onların dini vecibe-lerini yerine getirebilmeleri için ve böyle bir uygula-maya geçmeden önce ülkemizde ki imam-larla görüştük, islami şartlara uygun kesim yapılacak mezbahaları tespit ederek bu mezaba-halarda hayvanların kesimi sırasında imamları da bulun-durarak Veteriner Hekim kontrolünden geçecek şekilde belirlenen mezbahalarda kurbanlık hayvanlarını kesmelerini sağladık, evlerde kurbanlık hayvan kesimi ne kesinlikle müsaade etme-dik. Bu uygulamadan ülkemizde ki imamlar ve din görevlileri de memnun kaldı   >> ( 8) şeklinde oldu.

  Ülkemize baktığımızda, bugünkü Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Dr. Mehdi EKER’in 2007 yılında, Tarım ve Köyişleri Bakanı olarak katıldı İstanbul, Bayrampaşa’da 8 – 9 Aralık 2007 tarihlerinde düzenlenen Uluslar arası Kurban Sempozyumunda yaptığı açıklamada; bakanlığı tarafından 2005 yılında yapılan bir çalışma sonucunda ülkemizde Kurban Bayramında kesilen Kurbanlık Hayvanların % 26’sı mezbahalarda, % 30’u kurban komisyonlarının belirle-diği yerlerde, % 44’ünün ise bahçe ve özel yerlerde kesildiği tespit edilmiştir.Yine daha sonra bakanlığının yaptığı çalışmalar sonucunda kurbanlık hayvan kesiminin mezbahalarda  % 30’lara çıktığını, komisyonlarca belirlenen yerlerde % 34’lere çıktığını, bahçe ve özel yerlerde kesimin ise % 36’lara düştüğünü ifade etmiştir. Bu bilgiler, halkımızın iyi organize edilmiş, güvenilir, hijyenik yerlerde Veteriner Hekim kontrolünde hayvan kesiminin sağlanması halinde mezbaha dışında kesim yaptırmak istemediğini ortaya koymaktadır.

Fakat tüm bu gerçeklere rağmen zamanın Tarım ve Köyişleri Bakanlığının AB’ne uyum çerçevesinde hazırlayıp T.B.M.M’de kabul edilip 13 Haziran 2010 tarih ve 27610 sayılı Resmi Gazete yayınlanarak yürürlüğe giren 5996 sayılı “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı , Gıda ve Yem Kanunu “nun Dokuzuncu Kısım “ Çeşitli Hükümler “ başlığı altında yer alan Birinci Bölüm “ Komisyonlar ve İlgili Kuruluşlarla İşbirliği, İstisnai Uygulamalar ve Yetki “ alt başlığı altında yer alan “ İstisnai Uygulamalar “, Madde – 44/4’de:” Bakanlık, kurbanlık hayvanlar ve köylerde ki kişisel ihtiyaç-lar için kesimlere ve kesim yerlerine ilişkin istisnai uygulamalar getirebilir “ şeklinde yer vererek Kurban Bayramlarımızda kesilen Kurbanlık Hayvanların etlerinin Veteriner Hekim tarafından muayenesine esneklik getirerek adeta muafiyet sağlamış bulunmaktadır.

Oysa yukarıda sizlere kısaca bahsettiğim üzere AB ülkelerinde Veteriner Hekim tarafından muayenesine tabidir. Dola-yısıyla 5996 sayılı “ Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı , Gıda ve Yem Kanunu “nun Dokuzuncu Kısım “ Çeşitli Hükümler “ başlığı altında yer alan Birinci Bölüm “Komisyonlar ve İlgili Kuruluşlarla İşbirliği, İstisnai Uygulamalar ve Yetki “ alt başlığı altında yer alan “ İstisnai Uygulamalar “, Madde – 44/4, AB’nin Regulation ( EC) No.853 / 2004  ve No.854 / 2004 mevzuatlarına aykırı düzenlendiği ortaya çıkmaktadır.

5996 sayılı “ Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı , Gıda ve Yem Kanunu “nun Dokuzuncu Kısım “Çeşitli Hükümler “ başlığı altında yer alan Birinci Bölüm “ Komisyonlar ve İlgili Kuruluşlarla İşbirliği, İstisnai Uygulamalar ve Yetki “ alt başlığı altında yer alan İstisnai Uygulamalar, Madde – 44/4’ün Kurban Bayramlarımızda kesilen Kurbanlık Hayvan-ların etlerinin Veteriner Hekim tarafından muayenesine esneklik getirmesine dayanarak 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun, Bakanlar Kurulu’nun 24/10/2001 tarihli ve 2001/3214 sayılı Kararı eki Kurban Hizmetlerinin Diyanet İşleri Başkan-lığınca Yürütülmesine Dair Karar ve 18/8/2002 tarihli ve 24850 sayılı Resmî Gazete’de yayım-lanan Kurban Hizmetlerinin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Yönetmelik gereği Kurban Hizmetlerini yürütmekte koordinatör görevini üstlenen Diyanet İşleri Başkanlığı İllerde  Vali veya Vali’nin görevlendirdiği Vali Yardımcısı, İlçelerde Kaymakam Başkanlığında oluşturulan İl ve İlçe Kurban Komisyonlarınca tespit edilen mezbaha dışı kesim yerlerinde kesilen Kurbanlık Hayvan-ların et’lerinin muayenesi için Veteriner Hekim göndermemektedir.

Bunun sonu-cunda sanki kesilen tüm kurbanlık hayvanların etleri sağlıklı imiş gibi dikkate alınarak kesilen hayvanların etlerinin mua-yenesi için Veteriner Hekim görevlendirilmemesiyle Kurban Bayramında Halkımızın Sağlığı tehli-keye atılmaktadır. Komisyon görevlerinin ilk sırasında yer alan “ Kurban kesiminin dinî esaslara, İl ve İlçe Umumi Hıfzıssıhha Meclisi kararlarına ve sağlık şartlarına uygun olarak gerçek-leşmesini sağlamak, genel gözetim ve denetimini yapmak “ şeklinde komisyona verilen görevde << Kurban kesiminin dinî esaslara, İl ve İlçe Umumi Hıfzıssıhha Meclisi kararlarına ve sağlık şartlarına uygun olarak gerçekleşmesini sağlamak >> şeklinde belirtilmesine rağmen mezbaha dışı ortamlarda kesilen kurbanlık hayvanların etlerini muayene etmek için komisyon tara-fından Veteriner Hekim görevlendirilmemesi ile komisyon bu görevini yapmadığı, yerine getirmediği anlaşılmaktadır.

Kesilen kurbanlık hayvanların etlerinin Veteriner Hekim tarafından muayene edil-mediği, mezbaha dışı ortamda kesimlerin ne şekilde yapıldığını ortaya koyabilmek için misafir olarak gittiğim bir ilimizde kurbanlık hayvanların ne şartlarda kesildiğini gösterebilmek amacıyla çok gizli  olarak yakın bir tarihte çektiğim görüntülerden bir tanesini şekil-1’de sizlerle paylaşmak istiyorum. Şekil-1’de gördükleriniz Küçük Baş hayvanların kesimiyle ilgili, birkaç kişinin birleşerek kestiği Büyük Baş hayvanların kurbanlık hayvanların kesimi ise kelimenin tam anlamıyla rezalet.

İşin garip tarafı bu fotoğrafı çektiğim mezbaha dışı kesim yerinde çevremde ki insanlarla konuşurken o ilin valisinin de kurbanlık hayvanını kestirdiğini öğrenince şoke oldum. Düşünün ilin koskoca valisi bile AB standartlarında kurbanlık hayvanını kestirecek bir mezbaha bulamayıp ilkel şartlarda, hijyenin hemen hemen sıfır olduğu, hiç olmadığı mezbaha dışı böyle bir yerde kurbanlık hayvanını kestirmek zorunda kalıyor. Tüm bu kesimlerin yanı sıra büyük kentlerde bazı önemli kuruluş-lar,firmalar, Türk Kızılay’ı başta olmak üzere önemli yardım kuruluşları Kurbanlık Hayvan kesim-lerini mezbaha şartlarında yaparak kesilen hayvanların etlerini Veteriner Hekim muayenesinden geçirmektedirler. 

1

Bir diğer husus ise Kurban Hizmet Komisyonunun oluşturulmasıyla ilgili. Komisyonda sivil toplum kuruluşlarından Veteriner Hekim Odası temsilcileri olması gerekirken bulunma-makta, sadece kamu tarafından belli talimatlar çerçevesinde hareket edilerek kararlar alınmak-tadır.

Bu nedenle Hıristiyan topluluğu, kulübü diye sık sık eleştirdiğimiz AB’nin Kurban Bay-ramlarında Kurbanlık Hayvanların kesimini dinimizin vecibelerine uygun, avrupada yaşayan müslümanların sağlığını tehlikeye sokmayacak şekilde dört dörtlük kurban kesimi yaptırırken biz Müslümanlığımızla övündüğümüz kendi ülkemizde benzer uygulamayı yapmayıp veya yapama-manın beceriksizliği sonu-cunda mezbaha dışında ilkel şartlarda kurbanlık hayvan kesimin müsaade ederek Veteriner Hekim muayenesi olmaksızın et tüketimine müsaade ederek halkımı-zın sağlığını tehlikeye atmakla insan sağlığına ne kadar değer verdiğimizin çok çarpıcı bir örneği olduğunu düşünüyorum.

Unutmayalım sağlıkta dini vecibelerimiz kadar önemlidir (1), Kur’an dini vecibelerimizi getirme uğruna sağlığımızı tehlikeye atmayı kesinlikle red eder. Çünkü Kur’anda; uyulması gereken sağlık kurallarının önemli olanları tavsiye ile bırakılmamış, bilakis vicdani itaate zorlaması bakımından dini bir emir,hukuki talimat veya yasak haline dönüştürü lerek insanların kesin olarak bu kurallara uyması istenmektedir. Yine günümüzde enfeksiyon hastalıkları (insandan insana, hayvandan insana ) insan ve veteriner tıbbının en önemli konularından ve çalışma alanlarından olup enfeksiyon hastalıklardan korunmak için hijyen önemli bir yere sahiptir.Hijyen konusunda Kur’anda bir çok ayet bulmamız mümkün,” Bütün pisliklerden kaçın ! ” ( Müddessir-5) gibi.

Dolayısıyla temizlik ( hijyen ) ve gıda güvenliği Kur’an’ın en çok üzerinde durduğu konulardır (9, 10, 11). Diyanet İşleri Başkanlığın web sayfasına girildiğinde mezbaha dışı kesim yerlerine ait her türlü bilgiye ulaşmanız mümkün.

 

WHO [ World Health Organization ( Dünya Sağlık Örgütü < D.S.Ö  > ) ] yıllar önce dünyada etten kaynaklanan gıda zehirlenmelerinde ciddi bir artış olduğunu belirterek pratik önlemler açısından bir takım tavsiyelerde bulunmuştu. DSÖ’nün yıllar önce yaptığı bu uyarı bugünde geçerliliğini korumaktadır.

Bu nedenle et temini için her ne şekil ve amaç için olursa olsun kesimi yapılacak hayvanda hijyen kurallarına azami ölçüde uyularak gereken titizliğin gösterilmesi gerekiyor. Bunun için hayvanın ne amaçla olursa olsun mezbaha şartlarında kesimi-nin yapılması şart ve kaçınılmazdır. Bugün ülkemizde en yüksek hijyen tedbirlerinin alındığı ve teknolojik olanakların kullanıldığı mezbahaları göz önüne aldığımızda Kurban Bayramlarında satın alınıpta kesimi yapılan hayvanların hiçte sıradan bir iş olmadığı, modern mezbaha şartla-rının olmadığı, mezbaha dışı bir ortamda yapılacak kurbanlık hayvan kesimlerinin insan, hayvan ve çevre sağlığı üzerine ciddi etkileri hiçbir şekilde yadsınamaz.

Zira etin intestinal bakteriler ile kontaminasyonu modern mezbaha şartlarına rağmen önlenemediğini, yine bazı hayvanların klinik semptom göstermeksizin bağırsaklarında bulunan hastalık etkenlerini uzun süre dışarıya yaydıklarını (12) dikkate aldığımızda işin vahameti bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmaktadır. 

Tüm bu bilimsel ve dini gerçekler ortada iken zaman zaman ulusal görsel ve basılı yayın organ-larında haber programlarına konu olan mezbaha şartlarında kesilmeyen, bağ damlarında, ağaç altlarında, boş arazilerde ve boş dükkanlarda, bırakın sıcak suyu yeterli soğuk su kaynağının bile olmadığı  v.s yerlerde kesilen kurbanlık hayvanların kesiminin ve kesimi sonucunda çok kötü şartlarda elde edilen ve pay edilmeğe çalışılan etlerin, sakatatların durumunu, yine bu hayvanlardan çıkan gelişigüzel çevreye  bırakılarak yayılan çeşitli atıkların ( başta hayvan bağırsaklarından çıkan dışkılar, işkembelerinden çıkan yarı sindirilmiş ve sindirilmemiş maddeler, kan, deri parçaları v.s ) insan, hayvan ve çevre sağlığı açısından nasıl bir risk yarattığı veya yaratacağını sizlerin taktirlerine bırakıyorum. 

Daha geçen yıl mezbaha dışı kurbanlık hayvan kesimleri nedeniyle İstanbul boğazı kıpkırmızı kana bulanmıştır (13).

 

Kurban bayramlarında kesilen hayvanların artıklarıyla ortalığın kirletilmesi aslında Osmanlı döneminden kalma bir hastalığımızdı. 1754 – 1774 yılları arasında Osmanlı tahtında bulunan Üçüncü Mustafa ferman üstüne ferman yayınlayarak kurban artıklarının çevreyi kirlet-mesinin önüne geçmeye çalışmıştı.

Ayrıca 1765’te çıkardığı bir fermanda İstanbul sur içi, Üsküdar, Eyüp ve Galata kadıları ile sekbanbaşı, bostancıbaşı ve Galata Voyvodası’na halkın kestiği kurbanların artıklarını sağa, sola atmalarının engellenmesini emretmişti. İstanbul kadısına gönderdiği bir başka fermanda da ; kurban bayramında kesilecek hayvanların ciğer, ayak ve diğer fazlalıkları alışveriş yerleri ve pazarlara ortalık yerlere, köşe ve bucaklara bırakılması yü-zünden pis kokuların yayılmasına sebep olanların engellenmesi için mahalle imamlarının çağ-ırılarak tenbihatda bulunulması, fermana aykırı hareket edenlerin ağır şekilde cezalandırılmasını “ emretmişti (14).

Ülkemizde son yıllarda kurban kesimine yönelik denetimlerin sıklaştırılması, bunun yanı sıra oldukça önemli reform niteliğinde çalışmalar ve gelişmeler olsa da yeterli olmayıp bu gelişmelere bakarak iyimser olmak çok büyük bir yanılgı olacağını, bu gelişmelerin okyanusta bir zerreden ibaret olduğunu düşünüyorum.

Bunun yanı sıra mezbaha dışı kurbanlık hayvan kesimlerinde hayvanların yüzüm hatalarından ve yüzülen derinin iyi  saklanamamasından deriye bağlı, yine kesim sırasında atılan ayak, boynuz, kelle, işkembe, bağırsak, kan v.s gibi endüstriyel değeri olan etin dışında ki yan ürünlerin çöp’e atıldığını, toprağa gömülmek zorunda kalındığını dikkate aldığımızda (her kurban bayramında bunları yaşayan bir kişiyim ), maddi kayıplara ilişkin ciddi anlamda tutulmuş istatistiksel veriler olmasa da mezbaha dışı kesimlerin ne şartlar altında yapıldığı hepimizin malumları olup 2012 yılında Kurban Bayramında 753 bin 762 adet büyükbaş, 1 milyon 930 bin 255 adet küçükbaş hayvanın kesildiğini (15) dikkate aldığımızda, İstanbul Veteriner Hekimler Odamızın 07 – 09 Aralık 2008 tarihlerinde kutlanan Kurban Bayramı süresince Avrupa’dan gelen “ Animal’s Angels “ isimli hayvan refahı sivil toplum kuruluşu ile yaptığı gözlemler sonucunda hazırlamış olduğu 2008 yılı basın açıkla-masında da belirtmiş olduğu tespitlerden yola çıktığımızda dudak uçuklatacak maddi ekonomik kaybı tahmin etmekte hiçte zorlanacağımızı düşünmüyorum.

Çünkü İstanbul Veteriner Hekimler Odamızın 2008 yılı Kurban Bayramı Basın açıklamasında belirttiği gibi kurban bayramında kurbanlık hayvan olarak kesilen büyük baş ve küçük baş hayvanların % 15 – 20’lik bir miktarı heba olmakta, heba olurken de hem çevre kirletilmekte, hem de halk sağlığı tehdit altında bulun-makta. Mezbaha dışı kesimler bu yılda olacağı için geçmişte yaşanan olumsuzlukların benzer şekilde yaşanması kaçınılmazdır. Benim bildiğim Kurban Bayramı ve İslamiyet asla böyle bir keyfiliğe ve israfa ne müsaade eder, ne de kabul eder. Ortada yanlış giden bir şeylerin olduğu kesin olup çok net bir şekilde görülmektedir.

 

Tüm bu gerçekler ortada iken AB Birliğinden sorumlu AB Bakanı Sayın Egemen BAĞIŞ’ın yukarıda kısaca anlatmağa çalıştığım gelişmiş AB’deki ülkelerin, kendi ülkelerinde yaşayan Müslüman yabancı ülkelerin vatandaşları için Kurban Bayramlarında Kurbanlık Hayvan Kesimi ile ilgili uygulamaya koydukları yöntemi inceleyip benzer şekilde ülkemizde Kurban Bayramlarında Kurbanlık Hayvanların mezbaha şartlarında kesilmesinin sağlanabilmesi için mevcut Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile AB Uyum Çerçevesinde ortak bir çalışma yapmak üzere müslüman vatandaşlarımızın çağdaş şekilde dini vecibelerine yerine getirecek şekilde kurbanlık hayvanlarının kesimini yapacağı bir uygulamayı hayata geçirmek üzere en ufak bir çaba ve gayret içinde olmaması çok manidardır.

Sayın Bakan dahil kabinede görevli tüm devlet görevlilerinin sadece görsel ve yazılı medyaya bakarak medyada rahatsız edici görüntülerin olmadığını görerek ülkemizde Kurban Bayramlarında, kurbanlık hayvanların kesiminin islâmi şartlara uygun çağdaş bir şekilde yapıldığı kanaatine varmalarını kabul edilemez büyük bir yanılgı ve hata olduğunu belirtmek istiyorum, ıspatı şekil-1’de görülmektedir. Yine bunun için kurban bayramının ilk iki gününde ülkemizin değişik bölgelerini ziyaret etmek yeterli olacağı gibi internette google’a “ memleketimden kurban manzaraları “ yazdığınızda en yakın tarih geçen sene ülkemizde Kurban Bayramında yaşanan istenmeyen görüntüleri fazlasıyla görmeniz mümkün olacaktır.

273388

Kur’an açısından baktığımızda , insanlığın çevreden faydalanmasına izin vermekte fakat çevrenin keyfi kullanımına müsaade edilmemektedir (11) .Kur’an insanların görevlerini tam ve eksiksiz yapabilmeleri için sağlıklı, güçlü ve kuvvetli olmalarını istemektedir. Bunun için sağlıklı bir çevreye ihtiyaç vardır.

Sağlıklı, güçlü ve kuvvetli olmanın ve sağlıklı yaşamanın şartlarından biri de genel anlamda temizliktir. Yani çevremizin temiz, hijyenik olmasıdır. Hz. Peygamber efendimiz bir hadis-i şerifinde;” temizlik imanın yarısıdır “ şeklinde zikretmiştir. Temizlik, gerek insan ve veteriner tıbbının ve gerekse  koruyucu hekimliğin en çok önem verdiği ve üzerinde durduğu konuların başında yer almaktadır (10,11).Hijyen konusunda Kur’anda bir çok ayet bulabilirsiniz.

” Bütün pisliklerden kaçın ! “ ( Müddessir-5 ) gibi (9). Dolayısıyla mezbaha dışı kesimlerde ne kadar dikkat edilirse edilsin Kur’an’ın şart koştuğu temizlik, sağlık ve çevre şartları sağlanamadığı için elde edilen et gıda güvenliği açısından, kesilen hayvanın atıkları çevreye yayıldığı için çevre sağlığı açısından risk oluşturmakta, bu olumsuz şartlarda insan ve hayvan sağlığını tehdit etmektedir.

Veteriner bilimi açısından kurbanlık hayvana kesilinceye kadar Animal Welfare ( Hayvan Refahı ) kurallarına uygun davranılması, dinimiz açısından kurbanlık hayvan kesileceği yere eziyet edilmeden götürülmesi gerekirken (2,11,16) görsel ve yazılı medyada görüldüğü üzere mezbaha dışı kesimlerde bunlara uyulmadığı görül-mektedir. Yine kesim sırasında kurbanlık hayvana eziyet etmeden kesimin gerçekleştirilmesi gerekirken uyulmadığına hep birlikte yazılı ve görsel medyada yer alan haberlerle şahit olmaktayız ayrıca İstanbul Veteriner Hekimler Odamızın çeşitli ilgili kuruluşlara gönderdiği, 07 – 09 Aralık 2008 tarihlerinde kutlanan Kurban Bayramı süresince Avrupa’dan gelen “ Animal’s Angels “ isimli hayvan refahı sivil toplum kuruluşu ile yaptığı gözlemler sonucunda hazırlamış olduğu 2008 yılı basın açıklamasında ve raporda çok açık bir şekilde yer almaktadır.

Tüm bu olumsuzluklar Kurban ile ilgili dinimizde yer alan ve yerine getirilmesi gereken kurallarla bağdaşmamakta, dolayısıyla uygun olmayan şartlarda yapılan mezbaha dışı kurbanlık hayvan kesimlerinin dini vecibelerin yerine getirilip getirilmediği konusunda soru işaretlerinin oluşma-sına neden olmaktadır. Çünkü kurbanlık hayvanın en ufak bir kılının dahi zayi edilmemesi gerektiği tüm ilahiyatçılar tarafından da belirtilmektedir.

Kurban Bayramlarında her sene yaşanan dinimizle bağdaşmayan, istenmeyen dramatik tablolara ilişkin haberler son zamanlarda eskisi kadar yazılı ve görsel medyada yer almasa da etrafımızda yaşayarak görüyor ve şahit oluyoruz. İstenmeyen bu uygulama ve davranışların ya-şanmaması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Kurban Bayramı sırasında mezbaha dışı kesimler sonucunda olası çevre kirliliğinin ve kökü kokuların önlenmesi için aldığı bir dizi ted-birlerin içinde yer alan cezai uygulamaları yetersiz olup Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sayın Prof.Dr.Mehmet Emin BİRPINAR’ın 12.10.2013 tarihli Radikal Gazetesi web sayfasında “ Yarın 1000 TL ceza ödeyebilirsiniz “ şeklindeki başlıklı haberde yer alan   << Kesim yerlerinin altı beton ve sızdırmaz olmalı. Kesim anında çıkacak atıklar bertaraf edilmeli. Atıkların nereye götüreceği belirlenmeli. Kesim sonrasında kesim yerin-de kan olmamalı, kesim bittikten sonra kireçlenme yapılmalı, kurban derilerinin taşınması sırasında kan sızdırması engellenmeli >> (17) şeklinde ki açıklamaları çok ilginç. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı atıkların bertarafının ne şekilde, nereye yapılacağını kendisi belirlemesi gerekirken bunu kesen kişinin insiyatifine bırakıyor olması çok garip.

Yani nereye atarsan at benim görmediğim bir yer olsun, yoksa görürsem ceza keserim gibi. Böyle bir uygu-lama ile aldıkları tedbirlerin ne derece doğru ve yerinde olduğunu halkımızın taktirlerine bırakıyorum. Müsteşar Yardımcısı Sayın Prof.Dr.Mehmet Emin BİRPINAR açıklamalarıyla ayni zamanda mezbaha dışı kurbanlık hayvan kesimini adeta teşvik etmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gibi bir kuruluşun akademik ünvanlı yetkili bir ismi mezbaha dışı kesimlerden ziyade öncelikli olarak bulunduğu bakanlığın misyonu ile uyumlu mezbahada hayvanların kesimini destekleyici açıklamalarda bulunması gerekirken basına yansıyan açıklamaları bunun tersi bir açıklamada bulunması Çevre ve Şehircilik Bakanlığı açısından kaba tamiriyle tam bir fiyasko olduğunu düşünüyorum.

 

Mezbaha dışı kurbanlık hayvan kesimlerinin yukarıda anlatmağa çalıştığım AB ülke-lerinde olduğu gibi sistemli bir plan dahilinde muhakkak mezbaha içine çekmek zorunda olduğu-muzu ısrarla ve önemle belirtmek istiyorum. Böyle bir uygulama dinimizin hem kurban ile ilgili gereklerini yerine getirmek açısından, hem de toplum sağlığı açısından mecburiyet arz etmek-tedir.

Bu şekilde bir kesim sisteminin hayata geçirilmesiyle imam nezaretinde olması nedeniyle Müslüman halkımız hem dini vecibelerini layıkıyla yerine getireceği gibi kesimi yapılan havya-nın karkas gövdesi ve tüm organları Veteriner Hekim muayenesinden geçeceği için hijyenik ve güvenli bir şekilde kurban etlerini ve sakatatlarını tüketme ve pay edip dağıtma olanağına kavu-şacak, hem kurbanlık olarak kesilen hayvanın/hayvanların endüstriyel amaçlı yan ürünleri değerlendirilerek ekonomiye kazandırılacak, hem de vatandaşlarımız aile ve birey olarak bayra-mın ilk günlerinde ilkel şartlarda kesmeğe çalıştıkları sırada yaşadıkları telaşı, dağınıklığı, sıkıntıyı, kesim kazalarını ve stresi yaşamayacaklardır.

Ülkemizde kurbanlık hayvanların kesiminin mezbaha şartlarında kesiminin gerçekleştiri-lebilmesi için çok ciddi bir organizasyon gerektiği için İllerde Valilerimize, İlçelerde Kayma-kamlarımıza büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Bu organizasyonda kamuya ait mezba-halardan istifade edileceği gibi özel sektöre ve diğer kuruluşlara ait mezbahalardan  da istifade edilecektir.

Bugün büyük şehirlerimizde özel sektöre ait et entegre tesislerine ait mezbahalar çok büyük kapasiteye sahip olmalarına rağmen atıl vaziyette çalışmaktadırlar. Bu tesislerin kurban bayramlarında yapılacak çok ciddi planlı organizasyonlar ile kurbanlık hayvan kesimleri için, bunların dışında çeşitli il ve ilçelerimizde bulunana belediyelere ait mezbahalarımızın böyle bir organizasyonda kullanılmaları mümkün. Bir diğer yararlanacağımız tesisler ise, özelleştirilmesi durdurulan E.B.K’na, şimdiki ismiyle Et ve Süt Kurumu’na ait mezbahalardır.

Tüm bu kuru-luşlar gelişmiş AB ülkelerinde Kurban Bayramlarında o ülkelerde çalışan çeşitli müslüman ülkelerin  müslüman vatandaşlarına sağlanan çağdaş, islami şartlara uygun, hijyenik, imam neza-retinde ve veteriner hekim kontrolünde kurbanlık hayvan kesim uygulaması yerinde incelenerek benzer şekilde ülkemizde hayata geçirilmesi mümkün. Bu organizasyonun mevcut düzenleme-lerle görevlendirilen Diyanet İşleri Başkanlığı ile gerçekleştirilmesi mümkün olmayıp, çok zor, çünkü Diyanet İşleri Başkanlığını aşan çok teknik bir konu.

 

Ülkemizde Kurban Bayramlarında, Kurbanlık Hayvanların kesimi, başta dini olmak üzere toplum sağlığı, hayvan sağlığı, hayvan hakları ve rafahı, çevre kirliliği ve sağlığı, gıda güvenliği, tüketim boyutu ve ekonomik boyutu ele alınarak kamu kurum ve kuruluşları ile bağ-lantılı sivil toplum kuruluşlarının ortak çalışmaları sonucunda oluşturulacak kısa, orta ve uzun vadeli politikalara ve uygulamalara önemle ihtiyaç bulunmaktadır (18).

Bunun içinde ciddi bir siyasi irade gerekmektedir. Kurban bayramlarında mezbaha dışı gelişi güzel ortamlarda ki kurbanlık hayvan kesimleri ülkemizin yıllardır kanayan yarası olup 21.yy Türkiye’ sine yakış-madığı gibi ortaya çıkan istenmeyen görüntüler nedeniyle dinimiz ağır eleştirilere maruz kaldığı için büyük yara almaktadır.

Sayın Başbakanımız sık sık dinimizi yücelten açıklamalarda buluna-rak İslamiyetin mükemmelliğini dile getirmekte ve bu konuda zaman zaman batıyı eleştirmekte, batıya sürekli mesaj göndermektedir. Oysa Sayın Başbakanımız İslamiyeti batı nezdinde önemli bir konuma getirmek istiyor ise en basit olarak dinimizin ağır eleştirilmesine neden olan Kurban Bayramlarında mezbaha dışı Kurbanlık hayvan kesimlerini mezbaha içine alacak şekilde bir düzenlemeyi gerçekleştirerek tüm müslüman vatandaşlarımızın dini vecibelerini çağdaş bir şekilde yerine getirmelerini sağlayarak ve gerçekleştirerek batı dünyası karşısında çok güzel bir şekilde amacına ulaşabilir.

Unutmayalım ki İslamiyet sadece namaz kılmak, hacca gitmek, oruç tutumak, kadının başını örtmesi v.s.den ibaret değildir. Nasıl ki Müslüman vatandaşlarımızın namaz ibadetini gerçekleştirmeleri için astronomik rakamlarla cami inşası düşünülüyor ve bunun için tüm kaynaklar seferber ediliyor ise Kurban Bayramında, Müslüman vatandaşlarımızın Kurban ibadeti için de çağdaş anlamda, hijyenik, imam nezaretinde ve Veteriner Hekim kontro-lunda Kurbanlık Hayvanlarını kesebilecekleri mezbahaların hizmete sunulması içinde tüm kaynaklar seferber edilmelidir.

Kurbanlık hayvanların kurban bayramlarında gelişi güzel mezba-ha dışı ortamlarda kesilmesi ülke olarak en büyük ayıbımızdır. Kurbanlık hayvanların mezbaha ortamında – şartlarında kesilmesi siyasi tartışmalara konu olan turbandan hatta İstanbul’ da Çamlıca sırtlarına yapılacak Cami inşasından çok daha önemli bir konu olduğunu tüm kamuoyu çok iyi bilmelidir. Çünkü genel sağlığı ilgilendiren bir konudur, sağlıklı olmayan bir insan ne namaz kılabilir, ne namaz kılmak için camiye, ne hacca gidebilir ne de diğer ibadetlerini yapabilir. Şayet ülke olarak bu eksiğimizi giderecek olursak dünya nezdinde gerek ülke olarak, gerek dinimiz açısından önemli bir prestij kazanacağımıza inanıyorum.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —