30 AĞUSTOS
Orta öğretim yıllarında bir şiir ezberlemiştik:
“ 26 Ağustos sabaha karşı
Topların çelik ağzı çaldı hücum marşı...” diye.
Sevr imzalanmış, yurdumuz işgale uğramış, İstanbul ve boğazlar İngilizlerin kontrolüne verilmiş, Yunan Ege’yi, İtalyan’lar Antalya ve havalisini, Fransız’lar Adana bölgesini paylaşmışlar, Pontuslar Karadeniz’e, Ermeniler Doğu Anadolu’ya göz dikmişler.
Böyle bir ortamda Vahdettin ve Damat Ferit hala günün emperyal gücü İngilizlerden medet umuyor.
Ulusuna güvenen Mustafa Kemal ve arkadaşları hazırlıklarını tamamlamışlar,26 Ağustos`ta topları ateşlemişler, altı ayda aşılamaz denilen mevziler altı saatte dağıtılmış,30 Ağustos’ta ise kesin zafere ulaşılmıştı.
Kurtuluş savaşı bir destandır. Bu destanın mimarı Mustafa Kemal’dir. Böyle bir destanı “Yüzyıllarda bir gelen dahi...”başarabilir, böyle bir destanı:
“Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
Eğildi, durdu.
Bıraksalar
İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak
Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı.” dizeleriyle Nazım Hikmet şiirleştirebilirdi.
30 Ağustos Zaferi Lozan’ı hazırladı.
30Ağustos Zaferi Cumhuriyeti hazırladı.
30 Ağustos Zaferi egemenliğin kayıtsız koşulsuz Ulusa verilmesini sağladı,
30 Ağustos Zaferi Türk Devrimi ve aydınlanmanın yolunu açtı.
Bugün ise Damat Ferit’lerin, Ali Kemal’lerin torunları birlik olmuşlar tarihten hiçbir ders almayarak emperyal güçleri arkalarında sanarak gazetelerde köşe, televizyonlarda program kapmışlar hem Cumhuriyet’e, hem Cumhuriyet’i kuranlara, hem de kollayanlara saldırıyorlar. O emperyal güçleri dost sanıyorlar. Bu adamlardan dostluk beklemeyiniz.
Atatürk 31 Temmuz 1920 de Afyon’da subaylara bakın ne demiştir.
“İngilizler, milletimizi bağımsızlıktan mahrum etmek için, pek tabii olarak evvela onu ordudan mahrum etmek çarelerine giriştiler. Mütareke şartlarının tatbikatı ile silahlarımızı, cephanelerimizi, bütün müdafaa vasıtalarımızı elimizden almaya çalıştılar. Sonra kumandanlarımıza ve subaylarımıza tecavüz ve taarruza başladılar. Askerlik izzetinefsini yok etmeye gayret ettiler. Ordumuzu tamamen lağvederek, milleti, bağımsızlığını muhafaza için muhtaç olduğu dayanak noktasından mahrum etmeye teşebbüs ettiler. Bir taraftan da müdafaasız, ordusuz bıraktıklarını zannettikleri milletin de izzetinefsine, her türlü haklarına ve mukaddesatına taarruzla milleti alçaklığa, boyun eğmeye alıştırmak planını takip ettiler ve ediyorlar.”
O günün emperyal gücü İngiltere böyle tertipler içinde. Bu günün emperyal gücü Amerika aynı oyunu yerli işbirlikçiler ile sahneye koymakta ve güzide ordumuzu itibarsızlaştırmak için tertip içinde tertip düzenlemektedir.
Birileri sanıyor ki bu hep böyle devam edecek. Oysa bugün Irak’ın, Mısır’ın, Libya’nın, Suriye’nin başına gelenlerin yarın bizim başımıza gelmeyeceğini kim garanti edebilir.
İşte o zaman gene ülkemizi “Milletimizin azim ve iradesi” içinde halkımızın bağrından çıkmış ordumuz kurtaracaktır.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.