Ortadoğu’nun sınırlarının ABD, ab ve İsrail `in menfaatleri doğrultusunda yeniden çizilmesi olarak özetlenebilecek olan büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye’de uygulanmasını sağlamak üzere 2002 de iktidara taşınan AKP’nin, üstlendiği görev gereği ısrarla sürdürdüğü " açılım -çözüm sürecinin rejimi tehdit eder hale gelmesi kaçınılmaz idi.
Bugün şımartılan PKK sayesinde terörün işit` i bahane edip Atatürk heykellerini yakması beklenen şey. Bu politikanın sorumlusu olanları lanetliyoruz.
Daha dün anadilde eğitime aykırı diye devlet okullarını yaktılar.
Daha öncede karakol yapımı bahanesiyle yol kesip araçları yaktılar, elektrik kesintilerini gerekçe gösterip binaları yağmaladılar, hes inşaatlarını boykot diye şantiyeleri yıktılar. Adam kaçırmaya, korucuları öldürmeye devam ediyor, mahkeme kurup yargılama yapıp cezaya hükmediyorlar. Bu devletten maaş alan milletvekili kendi devletini taşlıyor. Askerimiz, polisimiz hükümetin emri nedeniyle görevini yapamıyor, teröriste haddini bildiremiyor.
yandaş TV ve basın, bölücü ve onların yanında yer alan siyasi çevreler ya bu şiddeti görmezden geliyor yada hak arama olarak değerlendirip alkışlıyor.
Sorumlusu olan hükümet ise, bütün bu olanları sadece izliyor ve gündemi değiştirmek için yeni hamleler yapıyor, örneğin türbanı ilköğretime sokarak milletin dikkatini başka yöne çekmeye çalışıyor.
Açılım-çözüm sürecinin sonucu bu.
Cumhuriyet, devlet sonlandırılıyor.
Aynı daha önce piyasaya sürülen ama kabul görmeyen, ne var ki önümüzdeki genel seçimler sonunda yine önümüze konacak olan ve referandumla halkı kabule zorlayacak olan yeni anayasa gibi.
Onun amacı da demokrasiyi geliştirmek değil, aynı açılım-çözüm süreci gibi birliğimizi, bütünlüğümüzü sonlandırmaktı.
Çünkü bu iktidar verdiği bu sözleri yerine getirdiği sürece iktidarda kalabileceğini ve kendi özel gündemin, 2023hedefini gerçekleştirebileceğini biliyor ve aslında artık bütün adımlarını açıktan atıyor.
Evet bu sürecin sorumlusu baştan sona hükümet.
ama bu sürecin sonunun rejime, devlete, demokrasiye yönelik bir tehlike olduğunu şu veya bu nedenle öngöremeyen ve sonuçta etkin mücadele etmeyen, başta sıyası muhalefet partileri olmak üzere tüm toplum kuruluşları da kusurlu ve sorumludurlar.
Bu nedenle, bir kez daha ve ısrarla Atatürk cumhuriyeti ile var olan ve varlığını sürdüren, tüm sıyası partilere, demokratik kitle örgütlerine, meslek ve sivil toplum kuruluşlarına ve yargı temsilcilerine sesleniyoruz;
1-bu hükümetin " çözüm süreci ". Adı ile yürüttüğü politikaların sonucu; PKK tarafından Atatürk heykelleri yakılıyor yıkılıyor.
Cumhuriyete çok şey borçlu olduğumuzu, olduğunuzu unutmayın.
Seçim sonuçlarına itibar edeceksek, arkanızda temsil ettiğiniz kitlelerin en az yarısını "temsil hükümetin " çözüm süreci ". Adı ile yürüttüğü politikaların sonucu;
PKK tarafından Atatürk heykelleri yakılıyor yıkılıyor." etmek zorundasınız. Enkaz bu "yarı" bu gidişe dur diyor.
bu sese kulak vermelisiniz.
2-Aranızdaki ayrılıkları ertelemeli ve cumhuriyetimizin " çağdaş demokratik hukuk devleti " olarak kalması, ülkenin bütünlüğü ve devletin kaybedilen itibarının iadesi için çok geç kalmadan halkın yanında yer almalı, birlikte mücadeleye başlamalısınız
3-aksi halde, halkın mücadelesi ile de bu cumhuriyet bu badireyi atlatacak, ama sizler tarihte vahdettin hükümetine yardım eden ya da sessiz kalanlar gibi tarihte yerinizi alacaksınız.
4-gün, vatanın, cumhuriyetin geleceğine sahip çıkma kendi kışı sel menfaatlerimizin önüne koyabilme ve bu sınavdan alnımızın akı ile çıkma günüdür.
Tansel Çölaşan
Genel başkan