Tarih: 12.06.2024 13:18

Arılar Olmasaydı, Acaba Ne Olurdu?

Facebook Twitter Linked-in

 Yeryüzündeki canlılardan bazılarının hiç var olmadığını ya da birdenbire yok olduğunu düşündüğünüz tuhaf hayaller kuruyor musunuz? 

 Örneğin köpekler olmasaydı, filler olmasaydı, yılanlar olmasaydı ya da çekirgeler olmasaydı… 

 Ne olurdu diye düşünmüş müydünüz? 

 Peki, şunu düşündünüz mü: Arılar olmasaydı, acaba ne olurdu? “Bal yiyemezdik” mi diyorsunuz sadece? O halde aşağıdaki satırları okuyunca çok şaşıracaksınız!

 Herkesin arılarla iyi kötü bir ilişkisi var. Ama arılarla asıl ilişki içinde olanlar elbette çiçekler; daha doğrusu çiçekli bitkiler. Çünkü bitkilerin çoğu tozlaşmayla yani bitkinin erkek organında üretilen çiçek tozunun (polen) çeşitli yollarla dişi organa yapışmasıyla çoğalır. Bitkiler bu iş için hayvanları, özellikle de arıları kullanırlar.

 Polenli Arılar olmasaydı ne olurdu? 

Arılar gerçekte balözü (nektar) almak için birbirinden canlı renkler ve güzel kokularla onları kendine çağıran çiçeklere konuk olurlar. Balözünü toplayınca gözlerine kestirdikleri bir başka çiçeğe doğru yola çıkarlar. Ancak beraberlerinde, küçük bedenlerine bulaşmış polenleri de götürürler. İşte, bunların bir bölümünü ziyaret ettikleri başka çiçeklerde bırakırlar. Böylece hem arıların karnı doyar hem de çiçekli bitkilerin üremesi sağlanır. Aslına bakarsanız, insanların karnını doyuran da bal değil, budur. Çünkü dünya nüfusunu besleyen bitkisel ürünlerin her beşinden dördünün tozlaşmasını %90 oranında arılar sağlar.

İşte bu nedenle arılar bir anda yok olsaydı yalnızca biz balsız kalmazdık; birçok çiçekli bitki türü de yeryüzünden silinirdi. Bunun sonucunda onlarla beslenen otçul hayvan türleri yok olur, sonra da bunlarla beslenen etçil türlerin soyu tükenmeye başlardı. Bir başka deyişle arılar olmasaydı, besin zincirinin en kritik halkası -yani çiçekli bitkiler- kopmuş olurdu ve bütün zincir kısa sürede dağılırdı. Elma, kavun, karpuz, brokoli, salatalık, havuç, badem ve otları da içeren yüzlerce bitki türü… Ardından bunlarla beslenen kuşlar, sürüngenler ve memeliler…. Ardından onlarla beslenen öteki memeliler ve insanlar… Hepimiz bu sırayla aç kalırdık!

Pek inandırıcı gelmedi mi? Yoksa kafanızda canlandıramadınız mı? O halde bir de şöyle düşünün: Eğer arılar olmasaydı, girdiğiniz bir süpermarketteki rafların yarısından fazlası boş kalırdı; yalnızca bal reyonu değil! Sebze, meyve, tahıl ve bakliyatın da içinde olduğu bitkisel ürünlerin %70’i, otla beslenen canlılardan elde edilen süt ve et ürünleri, pamukla üretilen tekstil ürünleri, bazı kozmetikler ve hemen aklınıza gelmeyen daha birçok şey gidince, boş raflara bakakalırdınız! Belki aç kalmazdık ama birçok bitkisel ve hayvansal ürüne erişemez hale gelir ve bunların yerine birtakım alternatifler aramaya koyulurduk.

Boş raflar Arılar olmasaydı ne olurdu? 

Aslına bakarsanız, ekolojik dengenin bozulması ve iklimin değişmesi yüzünden son yıllarda arıların sayısında gerçekten de endişe verici bir düşüş yaşanıyor. Hatta kimi yerlerde bazı arı türlerinin soyu geçtiğimiz yıllar içinde ne yazık ki tükendi! Örneğin ABD’de son 15 yılda arıların %40’ı yok oldu. Türkiye’de de her geçen yıl bir önceki yıla göre arı sayısında ciddi bir azalma var. Yerküreyi ısıtmaya, ekolojik dengeyi bozmaya ve kimyasal maddelerle tarlaları ilaçlamaya bu hızla devam edersek, yazının başında “acaba” diye sorduğumuz soru, acı bir gerçek haline gelecek! Dünya yalnızca balsız kalmayacak; birçok tür ve başka türlerin temel besinleri ortadan kalkmış olacak.

Arılar olamasaydı ne olurdu? 

Son olarak şu notu da düşelim: Bilim insanları arıların sayısındaki azalmanın korkutucu sonuçlarına karşı bazı alternatifler üretmeye gayret ediyor. Çiçekli bitkilerin tozlaşmasını sağlayacak mini dronlar da bunlardan biri. Arıların masrafsız ve zahmetsizce bir çiçekten diğerine taşıdığı polenleri, bu dronlar yapışkanlı bir maddeyle taşıyıp çiçeklerin yapay olarak tozlaşmasını sağlıyor. Ancak şimdilik bunların gerçek arıların yerini tutması zor… Biz en iyisi kalan arılara sahip çıkalım! Bu küçük yaratıkların gezegenimiz ve üzerindeki canlılar için ne denli önemli olduğunu daha geç olmadan görelim!




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —