AVŞA’daki çevrecileri derinden yaralayan bu habere “Hadi gel köyümüze geri dönelim!..” başlığı ile kaleme almamız, AVŞA’nın önce belde, ardından Büyükşehir yapılanması ile tüm idari yapılanma tasarrufu Marmara Adalar belediyesine geçmesi nedeniyle attık.
İddia öylesine acı ki, AVŞA 1990 da köy, Muhtarı Cevdet Çağlar, AVŞA’nın o günlerdeki öncelikli beklentileri belli, yol yok, su yok, yeşil yok, imar yok…
Doğup büyüdüğü AVŞA’nın öncelikli beklentilerini yaşama katarak sosyal ve ekonomik beklentisini hayata geçirme noktasında Muhtarlık mührünün ardına sığınan Cevdet Çağlar, gün gelir vahşi yapılaşmaya kurban edilir diye köyün seçilmiş 8 çınarını Bursa anıtlar kuruluna tescil ettirir.
Avşa’nın berrak, masmavi denizini yeşil ile buluşturmak noktasındaki düşü daha sonra belde ve belediyesi ilk başkanı olarak hayata geçirdiği hizmetler elbette ekonomik yapısı üzüm ve şarapçılıktan ibaret olan beldenin turizmde önünü açmış, ardından ulusal anlamda Deniz suyundan şebeke suyu, İskele meydanı ve sahil yolu düzenlemesi, Mimar Sinan Üniversitesi ile ortak proje üreterek turizm etkisini Heykel sempozyumları ile gün ışığına kavuşturmaktı.
Avşa, altyapı kazanımları ile bağcılık tarımını öteleyip tüm enerjisini turizme dayalı yatırıma dönüştürme isteği, zaman içinde siyasi tasarrufların inisiyatifi kullanılarak hayata geçirilen ihtiyaca yönelik yapılaşma, AVŞA’nın yaz sezonu 200 bin değil, 20 bin tatilci ile 40 yıl önceki köy olarak kalması özleminin ateşini yakmış oldu.
AVŞA, 40 yıl önceki AVŞA değil… AVŞA belki konaklama ve yatak kapasitesi anlamında yerleşik nüfusu doyuma ulaştırdı, herkesin oteli, moteli, pansiyonu oldu, yetmedi birçok kimse, Erdek, Bandırma, Bursa, Biga, Çanaklale ve İstanbul’da konut sahibi oldu.
Kış aylarında AVŞA’da kalanlar genelde sonradan AVŞA’lı olanlardan ibaret olunca, AVŞA’ya yazdan yaza gelenler AVŞA’nın 40-50 yıl önceki köy hayatını özler, hatta burunlarında tütmesini söyleyenlerin küçümsenmeyecek kadar çok olduğu görülmeye başlandı.
“Ben AVŞA’lıyım… daha fazla erozyona gerek yok…” diyerek bugüne kadar hayatta kalan hatıralara sahip çıkmayı “AVŞA’lılık ruhu” olarak görenler 2021’nin ilk günlerinde kendilerini Deniz Mahallesi Gürol Uzuner sokak numara 16 daki arsa üzerinde bulunan Anıtlar kurulu tescilli 8 Çınar’dan birisi olan Asırlık Çınarın dibinde buldu.
DMA Mimarlık, Mim. Didem Atacan’ın proje müellifi olduğu, Gülizar Mete, Nazmiye Taşçı ve Halil Kuloğlu’nun ortak mirasçısı oldukları arsanın üzerindeki asırlık tescilli ÇINAR’ın kesilerek, kurutularak hayattan kopartılıp yerine apartman dikmeye yönelik çaba hiç, ama hiç hız kesmiyor.
Bundan 31 yıl önce Bursa Anıtlar Kurulu tarafından “Anıt Ağaç” olarak tescillenilen Gürol Uzuner sokağın yaz aylarında vazgeçilmez gölgesi belki bu yaz, belki gelecek yaz görmek mümkün olmayacak.
AVŞA müdavimleri asırlık çınarın telef edilmemesi noktasında verdikleri çaba elbette takdire şayan, ama Balıkesir’de konuşlanan Anıtlar kurulunun gözü kör, kulağı sağır ki, veya Deniz yolculuğu gibi bir alışkanlıkları olmadığı aşikar…
Denizin altından hat çekerek Adalar’ın enerji sorununu çözümleyen LİMAK geçen hafta bir başka beklenti olan 1400 fidanlık ağaçlandırma projesi ile AVŞA’yı geleceğe yönelik yeşil kuşak projesine aldı.
LiMAK’ın 21.yy sloganı “Hayatı aydınlatıyoruz…”
AVŞA’da “Anıt Ağaç” keserek, kurutarak geleceği aydınlatmanın mümkün olmadığın anlayın artık…