5 Haziran Dünya çevre günü dolayısı le yazılı bir açıklamada bulunan TMMOB jeoloji mühendisleri odası Güney Marmara şubesi yönetim kurulu üyesi ve Balıkesir il sorumlusu Aysun Aykan;
“Dünya Çevre Günü, doğal çevrenin korunması amacı ile 5 Haziran 1972 tarihinde Stockholm‘de toplanan Birleşmiş Milletler Çevre ve İnsan Konferansında ilan edilmesinden bu yana ülkemizde de kutlanıyor.
İnsanın iyi yaşam koşullarını sağlayan, refah içinde, sağlıklı bir çevrede yaşamak, temel hakkıdır. İnsanın bugün ve gelecek nesiller için çevreyi korumak gibi önemli bir sorumluluğu vardır. İyi bir planlama ve yönetim ile dünyanın doğal kaynakları korunmalıdır. Çevreyi korumak ve çevre kirlenmesini önlemek, devletimizin ve halkımızın en önemli görevleri arasındadır.
Küreselleşme politikaları, tüm dünyada ve ülkemizde insanın sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşaması için bir tehdit oluşturarak; Hava, su, toprak ve doğal kaynaklarımızın yok olmasına ya da azalmasına neden olmakta; Böylece gelecek kuşaklar için, çevre ve insan sağlığı için, temiz bir çevrenin bırakılması daha da zorlaşmaktadır.
Bu gün, en önemli doğal varlığımız olan su kaynaklarımız da ciddi tehdit ve risk altındadır. Ülkemiz akarsularının büyük çoğunluğu kullanılamayacak düzeyde kirletilmiş durumdadır. Su havzalarımız ve beslenme alanları, sanayi ve kentsel yerleşim bölgeleri haline getirilmiştir. Türkiye‘de son 50 yılda yanlış su politikaları nedeniyle sulak alanların yarısı yok olma aşamasına gelmiştir. Sonuç olarak, sınırlı olan su kaynaklarımız, hızlı ve çarpık kentleşme, nüfus artışı, endüstriyel faaliyetlerinin doğurduğu çok çeşitli katı ve sıvı atıklar, katı atık depolama yerlerinin yer altı suyu rezervuarlarının beslenme alanlarında seçilmesi, su havzalarının imar planlarına açılması, su kaynaklarımızı hızla kirletmekte ve tüketmektedir.
Fosil yakıtların kullanımındaki artış, insanlığın çevreye verdiği zararların başında geliyor. Fosil yakıt kullanımıyla atmosfere salınan sera gazı yoğunluğunun giderek artması, küresel sıcaklık artışına neden oluyor ve canlı türleri için oldukça tehlike arz eden iklim değişikliğini beraberinde getiriyor.
Dünyada sıcaklık artışı ile eriyen buzulların deniz seviyesini yükselteceğini, kıtaların bir kısmının sular altında kalacağını bu yüzden tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin ciddi ölçüde etkilenme riskini ortaya çıkarıyor.
İklim değişikliğiyle mücadele için bireysel ve yasal anlamda önlem alınması için çalışmalar yapılması oldukça önem arz ediyor.
Çeşitli gerekçelerle ormanlar, tarım alanları, sulak alanlar, tahrip edilmekte, Dünyanın ısınmasına neden olan gazlar atmosfere karışmaktadır. Bunların sonucunda da, türler doğal hızlarından daha hızlı bir şekilde yok olmaktadır
5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde, Herkes Alması Gereken Önlemleri Düşünmeli!
Bilim insanları, çok fazla türün yok olduğunu söylüyorlar; Geçmişte, özellikle de Jeolojik Devirlerde önemli oranda türlerin yok olduğu ifade ediliyor; Ancak en hızlı tür yok oluşu günümüzde yaşanmaktadır. İklim değişikliği biyolojik çeşitliliğe karşı en ciddi tehdittir. Sıcaklıklardaki artış bitki ve hayvan türlerinin yok olmasına neden olacaktır.
Doğada yaşam; bütün canlıların ve olayların birbirini etkileşimi şeklinde devam etmektedir. Ekolojik yaşam alanlarında bir türün var oluşu; diğer türlerin var oluşuna dayanmaktadır. Bir türün yok olması diğer canlıların da yok olmasına neden olacaktır.
Yerkürenin biyolojik çeşitliliğinin bir parçası olan insan ırkının geleceğinin dünyadaki biyolojik canlılığın devamına da bağlıdır.
Ülke genelinde ekolojik yaşam alanları, maden, enerji, inşaat gibi projeler ile tehdit altında bulunuyor ve bu projeler ile geri dönüşü mümkün olmayacak Ekolojik alanlar yok edilerek, insan ve diğer canlılarının yaşam alanları azalıyor.
Bu gün karşı karşıya kaldığımız Çin’in Wuhan eyaletinde ortaya çıkan Covid-19 pandemisinin nedeninin, insanın doğaya müdahalesinin bir rolü olduğunu ifade etmek istiyorum. Tropik Ormanları istila ettik, burada bulunan ve insan türünden uzak şekilde evrimleşen çok sayıda bitki ve hayvanda bilinmeyen virüsler var; Yaşadıkları ağaçları kesiyoruz, Ekosistemi bozuyoruz, Geçmişte yaşanan salgınlara baktığımızda da insanların biyo çeşitliliği yok eden etkinlikleri nedeniyle Covid-19 benzeri virüsler ve yeni hastalıklar meydana çıktığını söyleyebiliriz. Ekolojik yıkımlara neden olan projelerin ileriki yıllarda da yeni pandemilere neden olabileceğini ifade etmek istiyorum.
Çevreyle uyumlu bir kalkınma ve sanayileşme için, derelerimizin, sularımızın, topraklarımızın, ormanlarımızın, kültürel mirasın korunması için, teknik bilgimizi bu doğrultuda uygulamamız gerekiyor.
Doğa bize bırakılan bir miras değil, gelecek kuşaklara aktarmamız gereken bir miras olduğu olgusundan hareketle "5 Haziran Dünya Çevre Günü"nün; toprağımıza, suyumuza, havamıza, kıyılarımıza, zeytinliklerimize, meralarımıza, ormanlarımıza kısaca tüm yaşam alanlarımıza sahip çıkacağımız bir gün olması dileğiyle."