Baba Fahri'den Marmara Sinemasına .
Sinema ve kültür Sinema çocukluğumuzda bizim için bir okul gibiydi İstanbul Türkçesi
nasıl konuşulur? Salon kültürü ne demektir? Bir davette yemek nasıl yenir? Buna benzer daha bir çok sorunun cevabını biz ailelerimizle birlikte sinemadan öğrendik, diyebilirim
Öyle bugünkü gibi telefonlarımız, televizyonlarımız yoktu Tek eğlencemiz Cumartesi ve Pazar günleri evden adeta kaçarak gittiğimiz sinemalardı.
Oynayacak filmlerin anonsunu sokaklarda gezen cazgırlardan öğrenirdik. Bir elinde çan, diğer elinde tenekeden huni bir boru!...' Bu akşam yazlık Derya Sineması'nda iki film birden!.. Gözyaşlarınızı tutamayacvaksınız!...' Bizler de O sesin büyüsüne kapılarak yürür giderdik arkasından O sokak senin, bu sokak benim diyerek Eh! Çocukluk değil mi?...
Marmarabizim için Baba Fahri. gazoz satanKahya; Eski Ozar demek biletçi Abdullah Amca. Kaya ve biletsiz girenlerin koridoru Eski Bandırma Güreş Kulübü demekti Bu arada filme geç kalanlara yer gösteren Çolak'lakaplı görevliyi de unutmayayim
Filmlerin konusu basitti Zengin kız. fakir oğlan İyi adam. kötü kadın Hiçbirimiz Erol Taş ve Turgut Özatay'I sevmezdik.. Hepimiz kendimize göre bir Cüneyt Arkın, bir Göksel Arsoy. bir Tarık Akan kesilirdik Cüneyt Arkın'ın Malkoçoğlu' filmlerinden sonra Kapalı Çarşı'da naylon kılıç kalmazdı!...
Salon kültürünü biz sinemalardan aldık Filmlerdeki anlamlı sessizliği, büyüklere yer vermeyi,onlara öncelik tanımayı, daha da önemlisi güzel konuşmayı biz sinemalardan öğrendik
..
Yazlık sinemaları dünyası ise bir başka alemdi Bandırma'da Sahil, Emek, Rüya, Derya sinemalarının izleri bizim kuşağın belleklerinde güzel güzel oturmaya devam ediyor Devam edecek te
....
Beyaza boyanmış büyük bir duvar Çivili tahta sandalyeler İnanın yeni pantolonlarımızı bir fim üğruna feda ettiğimiz çok olmuştur Ailecek gittigimiz bu sinemalar da inanın çuk keyiyliydi Sinemada verilen 5 Dakika Ara'yazısı bizim için soğuk soğuk içilecek Şehir Gazozu, Elvan. Fruko, Pepsi ve Fanta demekti Robotik hareketlerle tekrar edilen çekirdek tüketimini daha saymıyorum.
Sinema işletmecisi rahmetli Cici Burhan'ın (Bandırmaspor'un eski kalecilerinden) oynattığı filmler için vasat dediğini hiçbir zaman duymadım! Getirdiği tüm fimler güzeldi onun için Futbolu çok sevdiği için sevdiği futbolculardan girişte para almazdı.. Kapıda Yerden şifresini kullanır, arkadaşlarla gittiğimizde bilet parası ödemeden içeri girerdik .
Özellikle gece fimlerine düğüne gider gibi giderdik Öyle salaş kıyafetlerle sinemaya gitmek ayıplanırdı o zamanlarda Duygusal fimlerde özellikle bayanların ağladığına defalarca şahit olmuşumdur Filmin sonunda rol icabı da olsa Hülya Koçyiğit niye öldürüldü diye!...
...
Bir ara avantür fimlerin peşine takıldık.. Yeşşe!.. Şepkemin altındayım!... diyen Öztürk Serengil'i, Horoz Nuri tiplemesiyle Vahi Öz'ü, Turist Ömer rolüyle Sadri Alışık'ı kalplemizin derinlıklerine silinmeyecek şekilde kazıdık
John Wayn'nın kovboy fimlerini. Aslan Pinotrileri saymama gerek yok sanırım Eski Ozar'ın duvarlarında Kim Novak, Ewa Gardner resimlerini söylememe gerek olmadığı gibi
Geleceğe hazırlanırken Türk filmlerinden kendimize dersler çıkarmaya çalıştık Film konuları o zamanlar toplumsal içerikten uzak. gözyaşı üreten. duyguları çoşturmaya yarayan temalardı
...
O yıllarda daha mı mutluyduk dersiniz.. Bandırma'daki ünlü sinemaların elli yaş üstü Bandırmalılar'da içine girmedği anı defteri nın kaldığını zannetmiyorum .
Bugün Öztayla Pastahanesi'nın önünden geçerken sag tarafa yönelip Marmara Sinemasının biletçisi Baba Fahri'den aşama oynayacak filmr Ver iki bilet diyesim geliyor..
Baba Fahri'nin özel müşterilerine ayırdığ arka sıralardan yer bulup tahta koltuklara oturup mazot kokan Marmara Sineması'nın salonuna girmek için Tabi bilet farkını ödeme koşuluyla Filmi koparan makiniste seyircilere neler söylendiğini de siz sevgili okuyucuların hayal gücüne bırakayım . Sinemada kalın Sanatta kalın . Zeyyat SAYGIN