Eğitim-Sen Bandırma Temsilcisi ve Platform sözcüsü Erdal Doğru, şu basın açıklamasını okudu:
“Yoksulluk, haksızlık ve eşitsizlikleri gizleyemez durumdaki iktidar, gündemi değiştirmek ve taraftarlarını çevresinde tutmak amacıyla baskıları artırıyor, düşman yaratıp saldırıyor. Hedefe sanatçılar, gazeteciler, televizyon sunucuları konularak düşünce özgürlüğüne, halkın bilgilenme hakkına, söz söyleme ve yazma özgürlüğüne saldırılarak ekonomiden sağlığa, dış politikadan eğitime her alandaki başarısız sonuçlar gizlenmek ve halk sorunlarından uzaklaştırılarak, kamplaşma zorlanmak isteniyor.
Nefret ve tehdit diliyle ülkemizde kadınlara uygulanan şiddet körüklenip güçlendirilirken sanatın muhalif olma hakkı da tehdit ediliyor.
Kadın, hayatın her alanında erkek şiddetiyle sindirilmek isteniyor. Kitlelere mesaj vermek isteyen bağnaz düşünce en kolay yol olarak kadın sanatçıları, kadın gazetecileri, kadın siyasetçileri hedefe koymuş bulunmaktadır.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sanatçı Sezen Aksu’yu hedef gösteren ve ifade özgürlüğünü yok sayan sözlerini büyük bir hayret ve tepkiyle izliyoruz. 47 yıldır yazan, söyleyen ve bu toprakların kültürel birikimine onlarca şarkı armağan eden Sezen Aksu’ya karşı başlatılan bu saldırının karşısındayız. Aksu’nun ifade özgürlüğünün kısıtlandığı ve ‘dilinin koparılması’ ile tehdit edildiği bir ülke istemiyoruz. Girişilen bu saldırıya karşı hep birlikte ve dayanışma içinde olduğumuzu bildiriyoruz.
‘Koparılmak’ istenen dil Anadolu’nun kadim halklarının dilidir. Pir Sultan’ın, Yunus Emre’nin, Karacaoğlan’ın, Köroğlu’nun, Âşık Veysel’in, Sinem Bacı’nın, kısacası binlerce yıldır bizi temsil eden, sevinçlerimizi, üzüntülerimizi, ağıtlarımızı söylediğimiz dildir. Hoca Nasrettin gibi ağlayan, Bayburtlu Zihni gibi gülen kadim halkların, emekçilerin, kadınların ve her çeşit zorbalığa karşı sözüyle mücadele edenlerin dilidir. ‘Koparılmak’ istenen dil, özgür sanatın dilidir. Bu topraklarda yaşayan tüm dilleri korumak için mücadele ettik ve bundan sonra da aynı kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğiz.
Sezen Aksu asla yalnız yürümeyecek ve bizler bir kişi bile eksilmeyeceğiz!
Ayrıca, televizyon sunucuları ve program konuşmacılarının, söyledikleri sözler üzerinden, söz söyleme özgürlükleri kısıtlanıyor. Bir gazeteciyi gece yarısı gözaltına alıp tutuklayan zihniyet kabul edilemez. Nezaketsizlik, seviyesizlik bile söz konusu olsa hakaret suçu nedeniyle tutuklama anlaşılır değildir. Böylece tüm halkın, sanatçı, yazar ve gazetecilerin korkutulması, sindirilmesi amaçlanıyor. Kim tarafından ya da kime karşı yapılırsa yapılsın hakareti doğru bulmuyor, buradan hareketle toplumda güvensizlik yaratacak tehditlerde bulunulmasını kabul etmiyoruz.
Bandırma Demokrasi Platformu olarak söz, yazı ve düşünce özgürlüğüne yönelen tehditleri protesto ediyor, Sedef Kabaş’ın tutuklanmasını kabul edilemez buluyor, tam bir söz söyleme ve yazma özgürlüğünü savunmayı sürdüreceğimizi duyuruyoruz.
Bizler, her kesimden siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, sendikalar ve yurttaşlar olarak, son dönemlerde ülkemiz yönetiminin demokratik ilkelerden hızla uzaklaştığını büyük bir endişeyle görüyoruz. Yetki aşımı ve adaletle evrensel hukuka aykırılık, Adalet Bakanı’nı da içine alan bir alışkanlık durumuna gelmiş bulunuyor. Aysel Tuğluk’ta simgelenen hasta tutuklulara yönelik ceza infaz koşullarından kaynaklı engellemelerin bitirilmesini ve tedavilerinin gereğince yapılması için tahliye edilmelerini bekliyoruz. Sezen Aksu, Sedef Kabaş, Gülşen özelinde yaşanan linç, tartışma ve tehditleri ülkemiz demokrasisi için kabul edilemez buluyoruz.
Biz, Bandırma Demokrasi Platformu bileşenleri olarak konuyla ilgili bulunan TBB’nin, desteklerini açıklayan aydın ve sanatçıların açıklamalarını destekliyor ve hukukun esastan önce usul olduğunu hatırlatıyor, ne hukukla, ne etikle, ne Anayasa, ne de vicdanla bağdaşan bu tutumlara ivedilikle son verilmesini istiyoruz.”