Öğretmenlerimizin genç kuşaklara tiyatro zevki aşılamak için milli bayramlarda yaptırdıkları mini manologlar ve skeçler ile sahneye ilk adımımı attım. Seyirci karşısında olmak, küçücük beynimde heyecan yaratmış, ezberlediğimiz sözcükleri karşımdakilere aktarmak bana ayrıca bir haz vermişti. Ortaokul; tiyatro basamaklarının ikinci durağı oldu. Piyesler büyümüş, müzikaller oluşmuş, artık kendimizi kabul ettirme zamanı gelmişti. Amatör arkadaşlarla seyircilerin çok sevdiği, oyunu değil bu sanatçıları seyretmeye gelen isimleri telaffuz etmeye başlamıştık. Muammer Karaca, Gazanfer Özcan, Muzaffer Hepgüler, Tevhid Bilge, Aziz Basmacı, Vahi Öz, Yıldız Kenter, Ayla Algan, Gülriz Sururi, Metin Serezli, Nevra Serezli…
1960’lı yıllarda Bandırma’da tiyatro sahneleri birbiri ardına açılmaya başladı, Halkevleri, Kütüphane, Turizm Derneği ve Belediye ile Kız Meslek Lisesi sahnelerinde rahmetli Halil Kasal’ın yönetmenliği ve oyunculuğu ile sahne almaya başlıyoruz. Tamamen amatör bir grup, kimisi çalışan memur, kimi işçi ve yüzde doksanı talebe gençlerden teşekkül etmiş bir tiyatro topluluğu…
Cevat Fehmi Başkut’un “Buzlar Çözülmeden”i ilk ciddi sınavımız. Ben oyunda Sarıların Mahmut ağasını canlandırıyorum. Provalar, Belediye Düğün Salonu’nda…
Sponsor yok, büyüklerimizin cebinde dekor için alınacak beş-on metrelik Amerikan bezi ve boya alacak parası yok. Ama hepimizin yüreğinde biz bu işi götürürüz duygusu var. Hem provalar devam ediyor. Bu çalışmalar sırasında sonunda dekorlarımızı hazırlamak için fırça sallıyoruz. Kostümlerimiz ise, büyüklerimizin giydiği eşyalar. Palto, baston, fötr…
İlk kez büyük bir seyirci kitlesinin karşısındayız. Ağzımızdan çıkan sözcükler zaman zaman ilk sahnede olmanın heyecanı ile düğümleniyor. Perde, ikinci perde ve sahneye alışıyoruz. Artık seyirci ile iç içe gibiyiz. Gözlerimiz koltuklarında oturan ve bizi zevkle izleyen insanlara takılıyor. Bir aile gibi olduğumuzu anlıyoruz.Son perde, final ve alkışlar..
Omuzlarımızdan büyük bir yük iniyor. Görevimizi yapmanı heyecanı ile şapkalarımızı havaya fırlatıyoruz. Kep törenindeki öğrenciler gibi..
O günlerde Bandırma’da tiyatro altın yıllarını yaşıyor. Rıfat Ilgaz’ın tiyatro eseri; Hababam Sınıfı, İstanbul didik didik edilip bulunuyor ve Halil Kasal’ın eline ulaşıyor. Sıra oyuncularda… Kentteki yetenekli gençler bir bir tespit ediliyor. Roller dağıtılıyor ve provalar başlıyor. İstanbul sahnelerinde kapalı gişe oynayan bu eseri Bandırma ve çevresi halkına seyrettirmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz. Aksesuar çok, değişik sahnelerde kullanılan araç ve gereçler okul ve 6. Ana Jet Üs’sünden temin ediliyor. Yemekhane sahnesinde masalara konulacak yiyecekler arkadaşlarımızın anneleri tarafından her gece fakir mutfağında pişiriliyor. Benim rahmetli anacığım her gece yalancı dolma sarıyor, onlarca yüzlerce, bir diğer arkadaşımızın annesi kuru fasulye pişiriyor. Bir diğeri tulumba tatlısı..
Başroldeki Kel Mahmut’un maskesi lastik topun yarısından icat ediliyor. Her şey amatör, oyun profesyonel, nasıl başa çıkacağız tasası rüyalarımızda ama başarıyoruz. Bandırma ve çevresinde Hababam Sınıfı kahkahalar arasında sahneye çıkıyor. Bizde kapalı gişe oynuyoruz. Seyirci çok, alkış çok maddiyattan öte bize manevi destek gerek. Bunu da salonu dolduran seyirci veriyor.
Onlarca kez perdelerimiz açılıp, kapanıyor. Ardından “ Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı”yı sahneye getiriyoruz. Afişler kireç kokan duvarlarda. Oynuyoruz, takdir ediliyoruz.
Bugün aramızda olmayan çok sayıda sahnede buluştuğumuz el ele tutuştuğumuz büyüklerimiz ve arkadaşlarımız var. Hepsini rahmetle anıyorum. Mekanları cennet olsun. 60 kuşağına selam olsun.
HABABAM SINIFINDAN BİR SAHNE 26 Mart 1967
Soldan sağa: Basri Doğandemir (Güdük Necmi), Ahmet Pesen (Tulum Hayri, Metin Altun (Kalem Şakir) , Hamit Korkmaz (İnek Şaban) ve Mehmet Göçer (Yavşak Şadi)
Dershane sahnesi
Soldan sağa: Ferit Öter (Piyale İhsan), Basri Doğandemir (Güdük Necmi), Hamit Korkmaz (İnek Şaban), Ahmet Pesen (Tulum Hayri) ve arkada Metin Altun (Kalem Şakir) ,Lütfü Banyocu (Hayta İsmail)
Yemekhane sahnesi
Soldan sağa: Mehmet Karacan (Sidikli Turan), Basri Doğandemir (Güdük Necmi), Hamit Korkmaz (İnek Şaban), Lütfü Banyocu(Hayta İsmail), Metin Altun (Kalem Şakir), Erkek Sevim, Ahmet Pesen (Tulum Hayri) ve Halil Kasan (Kel Mahmut)