Bilimsel-Teknik- Kültürel ve Sanatsal Değer içeren BALIKESİR JEOFEST-2022 Başladı!

Bilimsel-Teknik- Kültürel ve Sanatsal Değer içeren BALIKESİR JEOFEST-2022 Başladı!

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Balıkesir İl Temsilciliği’nin Koordinatörlüğünde, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Balıkesir Üniversitesi işbirliği ile Balıkesir’de ilk kez düzenlenen Jeoloji Festivali; Balıkesir JeoFest-2022

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Balıkesir İl Temsilciliği’nin Koordinatörlüğünde, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Balıkesir Üniversitesi işbirliği ile Balıkesir’de ilk kez  düzenlenen Jeoloji Festivali; Balıkesir JeoFest-2022  başladı..

Balıkesir JeoFest’in açılış konuşmasını Jeoloji Mühendisleri Odası Balıkesir İl Temsilcisi Aysun AYKAN yaptı. Konuşmasına; İstanbul, Taksim’de yaşanan patlama sonucunda hayatını kaybedenlerden dolayı derin üzüntü duyduğunu ifade ederek başlayan Aykan, “İnsanlığa çok önemli faydalar sağlayan jeoloji bilimini tanıtmak,  deprem başta olmak üzere doğa kaynaklı afetlere karşı güvenli kent oluşturulması amacıyla toplumu bilgilendirmek ve de kentimizin doğal ve kültürel değerlerini tanıtmak amacıyla Jeofest’in düzenlendiğini belirtti.

Aysun Aykan’ın  Açılış Konuşmasında; Jeoloji biliminin önemine ve Balıkesir’in jeolojik miras açısından çok zengin olduğuna yer verdi..

Jeoloji Bilimi, hayatımızda etkili olan, doğayı anlamamızı sağlayan, ondan en verimli şekilde yararlanmayı ve zararlarından korunmayı sağlayan beş temel doğa biliminden biridir. İnsanoğlunun üzerinde yaşadığı yerküreyle ve doğayla olan bütün ilişkilerinde, depremleri üreten fayların belirlenmesinde, doğa kaynaklı afetlere karşı sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşamın sağlanmasında, madenlerimizin, petrol, kömür, jeotermal gibi enerji kaynaklarımızın ortaya konulmasında, yeraltı sularımızın araştırılmasında, mühendislik projelerinde,  jeolojik süreçlerin getirdiği nimetlerden faydalanmasında jeoloji bilim ve uygulamaları çok önemli ve gereklidir. İnsanlığın ve ülkelerin kalkınmasında etkin olan bir bilimdir..

Ülkemiz Dünyanın en aktif tektonik kuşaklarından Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerinde bulunduğundan ülkemizde çok sık depremler yaşanmaktadır. Ülkemizde, deprem ve doğa kaynaklı afet zararlarıyla mücadelenin ilk adımlarından biri; Depremlere ve diğer afetlere ilişkin bu yönde halkın bilinçlendirilmesidir.

Ülkemiz topraklarının içinden geçen Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Doğu Anadolu Fay Hattı ve Batı Anadolu Fay sistemleri deprem üretecek ana yapılardır. Ülkemizde 24 ilimiz, 110’u aşkın ilçemiz, 502 kırsal mahallemiz deprem üretme potansiyeline sahip, aktif faylar üzerindedir. Bu depremlerin ne zaman olacağını bilemeyiz, ancak jeoloji- paleosismoloji çalışmaları sonucunda depremin nerede olacağını ve nasıl etkileyeceğini öngörebiliriz. Jeoloji Mühendisliği disiplini, afet riskine karşı önlem alınmasının vazgeçilmez bir unsurudur; Buna rağmen bazı belediyelerde jeoloji mühendisi istihdam sayısı oldukça azdır; hatta bazı ilçe belediyelerde Jeoloji mühendisi yoktur..

Balıkesir İlimiz içerisinde gelecek nesillere bırakacağımız çok fazla Jeolojik miras alanlarımız var. İda Madra Jeoparkı, 17 Bin km²  lik alana sahip ve her biri kendine özgü Jeolojik, Jeomorfolojik, doğal ve kültürel özelliklere sahip 45 Jeositin bulunduğu zengin bir jeolojik  mirasa ev sahipliği yapmaktadır. Kasım 2020 tarihinde UNESCO başvurusu yapılan İda Madra Jeoparkı, 2021 yılı Nisan ayında başvurusunun kabul edilmesiyle Aday Jeopark olarak yer aldı.

İda Madra Jeoparkı Türkiye’nin Doğal Mirasının Korunması ve Uluslararası Tanınırlığı İçin Fırsattır!

               

UNESCO listesine girme yolunda başarıyla ilerleyen İda Madra Jeoparkı Projesi'nin hayata geçirilmesi ile başta Balıkesirimiz olmak üzere ülkemiz’e büyük fırsatlar sunacaktır; kuşkusuz ki prestijli bölge kimliği, uluslararası itibar ve tanınırlık, UNESCO tescili ile turizmde rekabetçilik, uluslararası entegrasyon, ekonomiye katkı sağlayacaktır. Jeoloji Mühendisleri Odası Balıkesir İl temsilciliğimiz ve İda Madra Jeoparkı Koordinatörlüğü arasında işbirliği protokolü yaptık. Türkiye’nin UNESCO Tescilli 2. Jeoparkı olması için Jeoloji Mühendisleri Odası olarak elimizden gelen çalışmaları yapacağız.

Bilimsel-teknik, kültürel ve sanatsal değer içeren  “Balıkesir Jeo Fest- 2022” iki gün boyunca sürecek, buradan çok güzel fikirler çıkacağına ve topluma faydalı olacağına inanıyorum. Sizlerin katılımıyla güçlenen bu organizasyona katkı veren Başta Balıkesir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere Balıkesir Üniversitesi, Jeoloji Mühendisleri Odası, İda Madra Jeoparkı, MTA Kuzeybatı Anadolu Bölge Müdürlüğü, Afad İl Müdürlüğü, Çevre ve şehircilik İl Müdürlüğü, Balıkesir Kent Konseyi ve katkı sağlayan değerli hocalarıma çok teşekkür ediyorum; Dedi...

Davetli Konuşmacı Prof. Dr.Şükrü Ersoy “İnsanoğlunu bekleyen tehlikeler” konulu sunumunun sonrasında moderatörlüğü, Prof. Dr. Hasan Sözbilir ve Prof. Dr. Abdullah Soykan tarafından yapılan Doğa kaynaklı afetler ve insan ve Jeomiras  temalı 2 oturumlu  Panele geçildi.

Balıkesir JeoFest-2022 kapsamında, Panel, Deprem Farkındalık Eğitimi, Fotoğraf sergileri, Kayaç mineral & fosil sergileri, müzik dinletileri, Bilimsel teknik gezi, konser vs. gibi birçok bilimsel-teknik, kültürel ve sanatsal değer içereren   “Balıkesir JeoFest- 2022” iki gün  sürecek..

 

JeoFest Kapsamında Düzenlenen Panelde Balıkesir İli’nin Depremselliği ve Alınması Gerekli Önlemler ile ilgili sunum yapan Jeoloji Mühendisleri Odası Balıkesir İl temsilcisi AYSUN AYKAN; Balıkesir İli’nin Deprem Tehlikesi Yüksek! Yapı Denetim Yapılması Gerekiyor! Dedi..

Depremlere karşı dirençli bir kent oluşturulması için yapılması gerekenlerin başında, deprem bilincinin oluşturulması ve gerekli tedbirlerin alınması gerekiyor; Bu yüzden buna yönelik sosyal farkındalığı, hedef kitlemiz olan yerel yönetimlerden, sokaktaki insana kadar ulaştırmamız bizler için çok önemlidir.

Bilindiği gibi Ülkemiz Dünyanın en aktif tektonik kuşaklarından, Alp-Himalaya Deprem kuşağı üzerinde bulunmaktadır. Türkiye Dünyada sismik hareketliliğin en yoğun yaşandığı aktif bir tektonizmaya sahip ülkedir.

Gerek ülkemizde, gerekse dünyada deprem etkisi altında binaların hasar görebilirliği;

1-Taşıyıcı sistem yapısının yetersizliği

2- Yapıda Kullanılan malzemenin niteliği

3- Yapının oturduğu zeminin Jeolojik-Jeoteknik özellikleri, Yapının Diri Fay üzerine oturması

4-Yapı Denetim Yetersizliği gibi temel nedenlerden kaynaklanmaktadır. Biz bu unsurları düzeltemedikten sonra her depremden sonra can ve ekonomik kayıplar yaşarız.

MARMARA DEPREMİ TÜM TÜRKİYE’Yİ ETKİLEYECEK!

Marmara bölgesinde 1900-2015 yılları arası 4 ≤ M büyüklüğüne sahip 500’ün üzerinde deprem meydana geldiği belirlenmiştir.7 ≤ M büyüklüğüne sahip, 1999 Depremleri ve 1953 Yenice-Gönen Depremleri de dahil 6 deprem meydana gelmiştir. Tarihsel deprem kayıtlarına bakıldığında, MS 1 ile MS 1899 arasında bölgede toplamda 600 civarında deprem gerçekleştiğini, bunlardan38’inin büyüklüğünün Mw=7.0’dan fazla olduğunu ve bölgeyi etkilediğini belirtmektedir. Tarihsel ve aletsel deprem kayıtlarının yaklaşık dağılımına bakıldığında Marmara Denizi içinden geçen kuzey kolun aktivitesinin en yüksek olduğu görülmektedir. Kuzey koldaki deprem dağılımlarına bakıldığında, en son depremlerin 1509 ve 1766 yılında gerçekleştiğini, 200–250 yıllık dönüş periyotları olduğu düşünüldüğünde bu alanın bir sismik boşluk olarak değerlendirilmesi gerektiği görülmektedir. Burada olacak bir deprem Marmara Denizine kıyısı olan bütün illeri etkileyecektir; Balıkesir, İstanbul, Bursa, Çanakkale, Yalova, Kocaeli depremden etkilenecektir. Bu deprem 28 milyonu etkileyecek olup; Türkiye’nin ekonomisine zarar verecektir; Tüm Türkiye etkilenecektir; bu yüzden hiç vakit kaybetmeden depreme karşı önlemlerimizi alarak hazırlıklarımızı biran önce tamamlamamız  gerekiyor. 

Balıkesir’i etkileyecek olası depremlerin kaynağı olan fay zonlarının önemli kısmında Paleosismoloji çalışmaları yapılmıştır. Paleosismoloji çalışmaları ile fayların geçmiş davranışları, hangi tarihsel depremleri ürettikleri, depremlerin tekrarlama periyotları bilinmeye çalışıldı ve bu çalışmalar deprem zararlarının azaltılmasında önemli çalışmalardır.

Balıkesir Gökçeyazı Fay Segmenti üzerinde yapılan paleosismoloji çalışmalarına göre;  MÖ 850±50’ ye kadar 4 paleo depremin geliştiği saptanmıştır. Bu depremlere göre fayın deprem tekrarlama aralığı yaklaşık 1000 yıl olarak kabul edilmiştir. Fayın MS dönemde deprem ürettiğine dair herhangi bir sismolojik kayıt olmadığından, bu faydan kaynaklanan son depremin üzerinden 2000 yıl gibi uzun bir süre geçtiği anlaşılmaktadır; Balıkesir-Gökçeyazı Fayı 7.2 büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahiptir ve yapılan çalışmalar burada yakın bir gelecekte deprem olacağı yönündedir. Bu faya dikkat edilmesi gerekiyor!

Aysun Aykan; Türkiye Afet Risk Azaltma Planı (TARAP)’nı Uygulamamız Gerekiyor! Yapı Denetim Yapılması Gerekiyor!  

Balıkesir il sınırları içinde kalan ve kırıldığında yüzey faylanmasıyla sonuçlanacak olan yıkıcı depremler üretebilecek yaklaşık 20 adet fay segmenti bulunmaktadır. Bunlardan, yerleşim birimlerinden geçen; Edremit Fayı, Balıkesir-Gökçeyazı Fayı, Bandırma Fayları ve Yenice-Gönen Fay Zonu boyunca yoğun bir yapılaşma ve dolayısıyla nüfus yoğunluğu söz konusudur. Bu nedenle, diri faylar 1/1000-1/5000 ölçekli imar haritalarına işlenmeli ve fayın her iki tarafına sakınım bandı oluşturularak, bina ve bina türü yapılaşmaya kısıtlama getirilmelidir. Diri fay zonları üzerinde kalan yapı stokunun belirlenmesi ve kentsel dönüşüm çalışmalarına hız verilmesi gerekiyor.

Depremde can ve ekonomik kayıpların yaşanmaması için yapılacakların başında, Afet Risk Azaltma Planı’nın uygulanması gerekiyor. Türkiye Afet Risk Azaltma Planı (TARAP), 8 Temmuz 2022 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu planla her türlü afetlere karşı dirençli bir toplum oluşturulması hedeflenmekte. Başta yerel yönetimler olmak üzere afetlerle ilgili kurum ve kuruluşların sorumlu olduğu çok sayıda eylem yer alıyor. Belirtilen eylemleri yerine getirebilirsek, Türkiye deprem başta olmak üzere doğa kaynaklı afetlere karşı direnç kazanmış olacak.

Mevcut Yapılarda iyileştirme ve güçlendirme çalışmaları yapılmalı; Öncelikli risk grubunda yer alan yapıları belirleyerek, bu yapıların güçlendirilmesi veya kentsel dönüşüme tabi tutulması gerekiyor.

Yapıları deprem etkilerine karşı dayanıklı yapmalıyız; bunu yapabilmemiz için gerekli yöntemlerimiz var; Bina deprem yönetmeliği var ve yapı denetim mekanizması var. Dolayısıyla deprem hasarını azaltmadaki temel faktör; Binaların depremden etkilenmeyecek şekilde inşa edilmesinin sağlanması ve yapıların denetlenmesine bağlıdır.

Toplumumuzu bilinçlendirerek, afet eğitimi çalışmalarına daha fazla önem verilmeli; Dedi.