ARAŞTIRMACI YAZAR İBRAHİM TUZLU`DAN ERMENİ MESELESİ
Batı zaten Osmanlıyı parçalamak için daima milliyetçilik hareketlerini kullanmıştır.
1919 da Wilson prensiplerini anımsayalım :Avrupa'nın neresinde olursa olsun, Türklerin kovulması, yönetimlerinin ortadan kaldırılması Hristiyan medeniyet için gereklidir..
Bu gün ne değişti
AB üyeleri ve yandaşları Bu İstanbul Türklerin olmasa ne güzel olurdu demektedirler.
Bulgarları, Sırpları, Yunanlıları Osmanlıya kışkırtmış yardımcı olmuşlardır. İngiliz şairi Byrun'un, Yunanistan da özgürlük şiirleri yazması yunanlıları çok sevdiği için değil Osmanlıyı parçalamak içindir.
Ünlü İngiliz casusu Lawrensin Medine şeyhi Hüseyin'e tenekelerle altın götürmesi de Arapları Osmanlıya kışkırtmak içindir.
Nitekim 1 dünya savaşında Araplar Müslüman kardeşleri yerine Hristiyanlarla birleşip din kardeşlerini arkadan vurmuşlardır. Aynı Lawrensin Kurtuluş Savaşı sırasında doğuda Hacı Mehmet adı ile Kürtleri ayaklandırdığı da bilinen bir gerçektir.
Batını amacı hazmedemediği Lozanın yerine sevr-i yerleştirmek Türkleri Avrupa dan atmak
orta Anadolu da küçük bir devlet halinde yaşamasına izin vermektir
Parçalamaya devam
Bu gün soykırım yanlısı yazar çizer aydınlarımı ise tam bir mütareke basını anlayışı içinde
Cumhuriyetten Atatürk'ten intikam almanın peşinde
AB ye girmenin hayalleri ile yanıp tutuşuyorlar
AB ne istiyorsa kabul hiç ne olacağına bakmadan, İsrail bugün dünyanın en zengin ülkelerinden biri. Ülkelerinde nükleer reaktörlerden tutun en son teknolojiye sahip
uçak fabrikaları bile var.
Ancak Hitler döneminde dünyanın en zengin ve en gelişmiş ülkesi olan Almanya bir dönem toparlanmış gibi görünse de belini doğrultamadı.
Ekonomisi son 10 yıldır gittikçe kötüleşiyor.
Soykırım nedeni ile israil'in her satılan Mercedes'ten pay aldığını biliyor musunuz?
Ermenistan çok fakir bir ülke. Hiç bir şeyleri yok. Açlar. Sanayileri, markaları hiç bir şeyleri yok . Avrupa nın lider ülkesi Fransa`nın bu soykırımı tanıyıp bize tazminat davası açılması yolunu açması bir anda tüm diğer ülkelere sıçrayacak.
Şu an ciğerci kapısında bekleyen kediler gibi ellerinde dosya bekleyen Ermenistan
hükümeti açacağı binlerce tazminat davası ile Türkiye yi çok zor duruma düşürecek.
Zaten belimiz kurulduğumuz günden beri bükük duruyor, bu tazminatlar
Osmanlıyı çökerten kapitülasyonlar gibi bizi de çökertecektir .
Sonuç
Bilimsel değil duygusal ögeleri abartılı şekilde kullanarak siyasi amaç sağlamak
SEVAN İNCE`NİN ERMENİ KONUSUNDAKİ GÖRÜŞÜ
Biz 4 Ermeni arkadaş, geçen akşam dernekten çıkmış, Galatasaray` da nargile keyfi
yapıyorduk. Laf döndü dolaştı malum konuya geldi. Baktım, herkes aynı husustan dertli:
Ermeni asıllı bir Türk ve Sade bir T.C. Vatandaşı olarak Dünya`ya ses nasıl duyurulur?
Ünlü bir sanatçı, politikacı veya bir dernek başkanı değilsin ki mikrofon uzatıp röportaj
yapsınlar. Gazeteci değilsin ki fikirlerini köşenden dünyaya duyurabilesin. İyi de, biz bu işten sıkıldık. Bizim yerimize, bilir bilmez herkes konuşuyor. Bir tarafta "Ermenilere soykırım yapılmıştır" diyenler; diğer yanda "soykırım yoktur" diyenler. Şimdiki moda ise "tarihçilere bırakalım" diyenler..
Soykırım yapılmıştır diyenlere bakıyorum, hepsi ya kindar Ermeni diasporası mensubu, veya bunlardan çıkarı olan siyaset erbabı. Yoktur diyenlere bakıyorum, bu konuda derin bir bilgileri yok ama adettir diye reddediyorlar. Tarihçiler deseniz, neyi ortaya çıkartacaklar, Allah Aşkına? Soykırımın belgesi mi olur? Es kaza ortaya bir belge çıksa, muhakkak karşı bir de belge çıkar, tartışma sonsuza kadar sürer gider.
Gerçeği, benden ve benim gibilerden başkası bilemez. Bizler, hadiseleri birinci ağızdan dinlemiş kişileriz. Bizler Türk Ermenileriyiz. Türk Ermenilerinin Harici Ermeniler den çok ciddi bir farkı vardır. Bizler, tehcir sırasında, ya Türkiye`de kalmışların veya tehcir bitiminde Türkiye`ye geri dönmüşlerin torunlarıyızdır. Bizler tek tip hikaye dinlememişizdir.
Diaspora Ermeni'si sadece ölüm hikayesi bilir. Olaylardan sonra geri dönmemiş ve komşularının mahcup yüzlerine tanık olmamıştır. Onlar, bu ölümler için bütün Türk`leri suçlarlar. Olayları sadece soykırım olarak nitelerler. Türk Ermeni'sinde ise daha bol ve daha değişik hikayeler vardır: Mesela, dedem, Erzincan`daki çiftliklerinden abisinin alınıp götürülüşünü ve onu kurtarmak için başçavuşa bir eşek yükü altın fidye verdiğini anlatırdı. Ne abi dönmüş ne de altınlar. Anne annem, köydeki Ermeni delikanlıların nasıl silahlandırılıp çeteci yapıldıklarını anlatırdı. Üniformalarını yabancı lisan konuşanlar getirmiş.
Büyükbabam, Kayseri`de tüm sülalesini kurtarmak için çırpınan Osmanlı Yüzbaşı`sı Sinan`ı ağlayarak anlatırdı. Sayesinde o sülaleden kimsenin kılına zarar gelmemiş. Bizler, katliam hikayeleri dinlediğimiz gibi, bir Ermeni arkadaşı tehcire giderken askerin önüne yatan Türk`lerin; veya, yurtlarına geri döndüklerinde onlara tekrar kucak açan Türk komşuların hikayeleri ile de büyüdük.
Onun için "bize sorulsun" diyorum. Kimse bizden daha objektif olamaz. Bu hadisenin bir uzun anlatımı vardır bir de kısa anlatımı. Kısası şudur: Tebaanın bir kısmı emperyalist güçlerin gazına gelip ayrılıkçılık yapmıştır. Buna kızan Osmanlı hükümeti bölgede tehcir kararı almıştır. Günün şartlarına göre tehcir (göç) zor koşullar altında gerçekleşmiştir. Sürgünler, çoluk çocuk muhtelif şekillerde kırılmış ve kıyıma uğramıştır.
Bu kırılma hastalık ve açlık sebebiyledir. Kıyım ise Osmanlı askeri tarafından organize bir şekilde yapılmamıştır. Hastalık dışındaki bu ölümler, münferit olaylardır ve sürgünlerin yanlarında götürdükleri altın paraları gasp etmeyi amaçlayan bölgenin eşkıyaları tarafından yapılmıştır.
Başka cephelerde de savaşmakta olan Osmanlı askerinin sürgün esnasındaki cinayet olaylarını önleyecek sayıda ve güçte olup olmadığı da bir tartışma konusudur.
Hal bu iken, o bölgede bu olayların cereyan ettiği esnada, ülkenin batı bölgelerinde yaşayan Ermenilerin aynı şekilde bir zulme uğramadığı göz önüne alınırsa, buna bir soykırım denemez. Pek çok başka kelime söylenebilir; soykırım hariç. Kaldı ki, söz konusu 1.5 milyon Ermeni sayısı, ölü sayısını değil kayıp sayısını ifade eder.
Biz Türk Ermenileri, iyi biliriz ki: Anadolu, bu olaylar esnasında veya sonrasında, Müslüman olmuş Ermenilerle doludur. Bu kişiler, daha sonra serbest olmasına rağmen kendi dinlerine dönmemişler ve geçmişlerini gizledikleri için kayıp hanesine yazılmışlardır.
Sözün kısası budur.
Konuşmak gerekirse biz konuşur olayların uzun hikayesini anlatırız. Bu konuda bizlerden
daha iyi tarihçi de olmaz. Fransızlara gelince. Onlara da küflü peynir yemek düşer.
Kalın sağlıcakla...