Tarih: 20.11.2024 19:07

CHP Kadınlarından "Çocuk hakları"

Facebook Twitter Linked-in

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları günü dolayısı gerçekleştirilen basın açıklamasını ilçe kadın kolları sekreteri Şengül Ergün yaptı.

Ergün;" Bugün, 1989 yılından bu yana BM tarafından kabul edilen 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. 

Bugünün amacı; dünyanın her yerinde yaşamını zor koşullar altında geçiren, yaşam mücadelesi veren, yoksulluk içinde yaşayan çocukları korumak ve sefaletin, savaşın hüküm sürdüğü coğrafyalarda yaşam mücadelesi veren çocukların koşullarını iyileştirmektir. Türkiye ise 1990 yılında ‘Çocuk Hakları Sözleşmesini’ kabul etmiş ve uluslararası bağlayıcılık kazanmıştır. 

Ancak bu sözleşme de tıpkı diğer sözleşmeler gibi Türkiye’nin uluslararası bağlayıcılığının olduğu fakat ‘gelir, geçer’ olarak görülen sözleşmelerden biri olarak rafa kaldırılmıştır.

Rafa kaldırılmıştır diyoruz çünkü ne 2011 yılında yürürlüğe koyulan 'Çocukların Cinsel Su istimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi' olan Lanzarote, ne “6284 varken İstanbul Sözleşmesine ne gerek var?”  dedikleri 6284,  ne de bizleri bugün açıklama yapmamız için buraya toplayan günün bağlayıcı sözleşmesi olan Çocuk Hakları Sözleşmesinin gereklilikleri uygulanmıyor. 

8 AYDA EN AZ 516 ÇOCUK YAŞAMINI YİTİRDİ

Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği (FİSA) Çocuk Hakları Merkezi'nin medya izleme yoluyla edindiği verilere göre; 2024'ün ilk 8 ayında 516 çocuk yaşamını yitirdi. En fazla çocuk ölümleri Temmuz ayında kaydedildiği rapora göre; 20 çocuk şüpheli, 40 çocuk intihar, 15 çocuk toplumsal cinsiyet temelli, 40 çocuk ise çocuk işçi ölümü olarak geçti.

Çocukların yaşam haklarının ihlal edilmesinin başında ise "çocuk işçiliği" geliyor. İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi) verilerine göre; son 11 yılda en az 695 çocuk, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Çocuk haklarını korumakla sorumlu iktidarın 2016'da hayata geçirdiği Mesleki Eğitim Merkezleri'nde (MESEM) çocuk yaşam hakkının ihlallerindeki oranın yüksekliği dikkat çekiyor.  Son bir yılda 15-17 yaş arasında en az 44 çocuğun MESEM'ler de yaşamını yitirdi..

Gereklilikler uygulanmazken bizler bir avuç toprağın üstüne atıldığı çocukların yasını tutuyor, olay yeri haline getirdikleri bebek kuvözleri için mahkeme salonlarında adalet arıyoruz. Ancak geldiğimiz noktada adalet birilerinin elinde oyuncağa dönüşmüş, çocuk hakları, insan hakları ayaklar altına alınmış, imzacı oldukları bağlayıcı sözleşmelere de tıpkı meclis önergelerine dedikleri gibi ‘HAYIR’ denmiş, ülke acı içindeyken kendileri için her türlü imkânı kullananlar; 5 çocuğu 18 kez ziyaret etmelerine rağmen alevlere mahkûm etmiştir. Halkın feryadı da isyanı da sarayın kapısından içeri girememiştir.

Bugün geldiğimiz ‘kör’ noktada iktidar; kaybolan çocukların verisini vermeye tenezzül etmezken, sorumlusu olduğu çocuk istismarlarını ve çocuk katliamlarını ‘kınamaktan’ başka bir şey yapmazken, kahkahalarla çocuk istismarlarını araştırmayı reddetmiştir. 

Bugün geldiğimiz ‘kör’ noktada iktidar; 22 yıllık acının hesabını vermek yerine ‘hayret bir şey anlayamıyorum’ demiştir. İnanın bizler de hayret ediyoruz. Ancak biz anlıyoruz. Ahmak dediğiniz bu ülkenin her ferdi anlıyor. Sizin neden anlamadığınızı da, çocuk cinayetlerini araştırmaya neden ‘HAYIR’ dediğinizi de anlıyor! 

Yarattığınız toplumsal çürümenin sebebini de anlıyor; Leyla’yı, Rabia Naz’ı, Oğuz Arda’yı, Müslime’yi ve sorumlusu olduğunuz binlerce çocuğun kaybını neden unutturmaya çalıştığınızı da anlıyor… 

DERİN YOKSULLUK EN ÇOK ÇOCUKLARI ETKİLİYOR.

OECD'nin 2024 verilerine göre, Türkiye çocuklarda yoksulluğun en yüksek olduğu ülkelerden biri. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının Sosyal ve Ekonomik Destek programının raporuna göre ise maddi durumu kötü ailelere yapılan yardımdan yararlanan çocuk sayısı 172 bine dayandı. Bu yardım 2012’de 37 bin 295 çocuk ile sınırlıydı.. Çocukların fiziksel, sosyal, zihinsel ve psikolojik açıdan gelişebilmeleri için yeterli ve dengeli beslenmesi gerekirken; çocuklarımızın açlıkla sınanıyor olması ülkede çözümü için çaba sarf edilmesi gereken ilk ve en öncelikli mesele olmalıdır.

Gerçekleri manipüle eden TÜİK verilerine göre bile Türkiye’nin nüfusunun tamamının yüzde 32.6’sının yoksulluk riski altında olduğu ortaya çıktı. Risk altında olanların yüzde 42.7’sini oluşturan 9.4 milyonu, 0-17 yaş arası çocuklardan oluşuyor. Bu veriler bize; Türkiye’de yaşayan 9.4 milyon çocuk yani neredeyse her 2 çocuktan birinin çok ciddi yoksulluk çekip, sosyal dışlanma riski altında olduğunu gösterdi. 

Türkiye’de 5 yaşının altındaki çocuklarda bodurluk oranı yüzde 10’a yükselmiştir. Bu tespite rağmen eğitim hayatına devam eden deprem bölgesindeki sınırlı sayıda çocuk dışında, çocuklara ücretsiz öğün verilmemektedir.

ÇOCUK İSTİSMARI

Çocuğa yönelik istismar da her geçen yıl artarak devam etti. Adli Sicil İstatistikleri dahi utanç tablosunu gizleyemedi. Çocukların cinsel istismarı ile ilgili dosya sayısı 66 bin 138!  Bu dosyalardaki şüpheli sayısı 69 bin 773 kişi! 

“Reşit olmayanlar cinsel ilişki suçu” dosya sayısı 27 bin 674. Şüpheli sayısı 26 bin 144 kişi. Bakın bu sayılar sadece savcılık makamındaki çocuklara ait olan dosyaların sayıları.

Türkiye İstatistik Kurumuna (TÜİK) göre 2023 yılında kolluk kuvvetlerine giden veya götürülen "mağdur" 242 bin 875 çocuğun yüzde 12'ye yakını cinsel istismar nedeniyle şikâyette bulundu. Bu, yaklaşık 29 bin çocuğa denk geliyor. Uluslararası Çocuk Merkezi, verilerine göre ise bu soruşturmaların 3'te 1'inden fazlasına ise dava bile açılmıyor. Bu verilere göre; 2023'te Cumhuriyet başsavcılıklarında soruşturma evresinde karara bağlanan çocuk istismarına ilişkin dosyaların yüzde 34'ünde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi. 2013’te bu oran yüzde 21'di. . Cinsel suç mağduru olarak getirilen çocukların ise 3.109‟u oğlan, 21.323‟ü ise kız çocuklarıdır.

Gelelim iktidarın günlerdir sessizliğini koruyan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanına. 5 çocuğun yangında hayatını kaybettiği gün mecliste nöbetçi bakandınız. Bu acı durum hakkında tek bir açıklama yapmayıp, makamınıza ziyarete gelen milletvekillerinizi ağırladığınız görseller paylaştınız. 

Çocukların gelişimi ve onların korunması için çocuk başına günlük 5 liralık bütçe ayırdıklarını açıkladınız.. 5 lirayla hangi çocuğu koruyabilir veya temel ihtiyacını karşılayabilirsiniz?

Siz unvanınız olan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı ifadesinin neresindesiniz? Ne Aile’de ne de Sosyal Hizmette değilsiniz. Olaydan 1 gün sonra ‘Güçlü Aile, Güçlü Toplum, Güçlü Türkiye’ başlığı altında Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Koordinasyon Kurulu’nun ‘İLK’ toplantısını gerçekleştirdiniz. Siz göreve geleli neredeyse 18 ay oldu ve aileyi korumakta, güçlendirmekte şimdi mi aklınıza geldi? 

Sayın Özdemir, artık ne aile var ne toplum ne de güçlü bir ülke. Bebekler kuvözde öldürüldü, çocuklar yanarak öldü, genç bir kız annesinin gözü önünde vahşice katledildi, küçücük bir çocuğun bedeni küçücük bir köyde 19 gün sonra bulundu, Leyla’ya kıyanların tek bir tanesi bile tutuklu değil ve siz tek bir açıklama yapmadan 18 ay sonra ilk kez toplantı yapıyorsunuz. 

Siz ülke yangın içindeyken hala tek kelime etmeden Yenidoğan çetesi davasından 1 gün önce Çeşme 7. Olağan İlçe Kongrenizde gülerek poz veriyorsunuz. AK Parti umudun, icraatın, geleceğin adıdır diyorsunuz. Sayın Özdemir, siz icraat derken, 18 kere gittiğinizi iddia ettiğiniz ancak tek bir icraatta bulunmadığınız o evde 5 çocuk YANARAK (!) hayatını kaybetti. 

Siz gelecek derken geleceği çalınan onlarca bebek kuvöz de iken öldürüldü. Çıkmışsınız milyonlarca insanın aklıyla dalga geçercesine hala umut diyorsunuz. Günler sonra İzmir’e gidip yanarak ölen 5 çocuğumuz hakkında tek bir açıklama yapmazken çıkıp “kapsayıcı sosyal politikalarla hizmet sunmaya devam edeceğiz” diyorsunuz. Siz hangi sosyal politikadan hangi hizmetten bahsediyorsunuz? Bizler 18 Kasım’da Bakırköy Adliyesinde bebek katillerinden hesap sorarken siz nasıl bir Aile Bakanı olarak tek kelime etmiyorsunuz? 

Sayın Özdemir,

Günler önce, sessizliğinizi ya sorularımıza ithafen bozup istifa etmenizi ya da suskunluğunuzla istifa etmenizi söylemiştik. Suskunluğunuzu korudunuz ancak istifa etmediniz. Şimdi sorularımızı da tekrar soruyoruz, istifanızı da tekrar talep ediyoruz.

Sayın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının yayınladığı 2024 Bütçe Teklifi raporlarından elde ettiğimiz, yani sizlerin verilerine ilişkin sorularımızı makamınızda misafir ağırlamaktan ve ilçe kongrelerine gitmekten fırsat bulup cevaplayacağınızı ümit ediyoruz! İlk olarak, OECD verilerine göre Türkiye’deki 6,5 milyon çocuk aşırı yoksulluk içindeyken Bakanlığın ‘Çocukların Korunması ve Gelişiminin Sağlanması’ programında sosyal ve ekonomik destek ile ailesi yanında desteklenen çocuk sayısı nasıl 170 bin olmaktadır? Nasılın cevabını bütün ülke yanarak hayatını kaybeden 5 çocuğumuz ile aldı. Ancak sizin cevabınız ne olacak? 

İkincisi, TÜİK’e göre Türkiye’deki kadın işsiz yüzdeliği %12,4 iken Bakanlığın yoksullukla mücadele etmek adına ‘işe başlama yardımından yararlanan kişi sayısı’ nasıl 120 olmaktadır? Nasılın cevabını bütün ülke kağıt toplamak zorunda kalan bir annenin çocuklarını kaybetmesi üzerine ‘yaşam tarzı’ ile suçlanması bahane edilerek aldı. Ancak sizin cevabınız ne olacak? 

Üçüncüsü, 2023 yılında Bakanlığın başlangıç ödeneği 150 milyona yakın bir para iken bunun sadece 98.758 milyonu kullanılmış. 2024 yılında ise 334 milyon bütçe teklifinde bulunmuşsunuz. Biz, bu 99 milyona yakın ödeneğin ne kadarının tahtalarla kaplanmış bir evde 5 çocuğunu büyütmeye çalışan bir aileye kullanıldığını onların içler acısı sonunda gördük. Ancak sizin cevabınız ne olacak? Siz bu aile hayatını kaybetmeden önce neredeydiniz? Bu aile 334 milyonun neresinde, siz neresindesiniz? Bahsi geçen 119 bin Türk lirası ne için ve hangi zaman aralığında ödendi? 

Ya suskunluğunuzu sorularımıza itafen bozup istifa edin ya da ülkeyi içinde bıraktığınız yangını görüp suskunluğunuzla istifa edin!"




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —