Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, çeşitli konular hakkında düşüncelerini açıkladı.
AV FİLOMUZU AZALTMALIYIZ
Denizlerimizde avlanma sezonunun 1 Eylül’de başladığını belirten Sarı, hem ülkemiz genelindeki denizlerde, hem de Marmara Denizi’nde balıkçılığın iyi durumda olmadığının altını çizerek şu değerlendirmede bulundu:
“Geçen yıl bol olan palamut, bu yıl bekleneni vermedi. Buna karşılık torik, ekim ayı içinde yüz güldürdü. Ancak bu yıl özellikle Marmara Denizi’nde hamsi iyi durumdaydı. Az da olsa istavrit ve sardalya da çıktı. Çinekop ve lüfer de beklentilerin altında kaldı. Karides umulanı veremedi. Yine az da olsa mezgit ve Bako elde edildi. Balıkçılığımızın bekleneni verememesinin başlıca nedeni av filomuz ve av gücümüzün yüksekliğidir. Avcılık filomuz, Akdeniz havzasındaki en büyük filo konumunda bulunuyor. Av filomuzun yüksekliği, denizdeki balık popülasyonunu sömürüyor. Buna paralel şekilde denizlerimizin ve balıkçılığımızın sorunları katlanarak artıyor. Bu arada balıkçılık sektörünün girdileri de çok yüksek. Bu nedenlerle balıkçıların borçları artıyor ve beklediklerini bulamıyorlar. Öncelikle av filomuzu azaltmalıyız. Filomuzu küçültmeliyiz. Büyük filolarımızı Marmara, Ege ve Akdeniz’den çekerek okyanuslara yönlendirmeliyiz. Kısacası ekosistem düzenli balıkçılığa geçmeliyiz.”
HAMSİYE DİKKAT!
Şubat ayı içinde hamsiye getirilen avlanma yasağının yararlı olduğuna işaret eden Sarı, “Bu yasak yararlı oldu. Çünkü avlanmayan küçük boy hamsiler büyüdü ve bu yıl, o hamsiler avlandı. Ancak şimdi yine küçük boy hamsilerin avlandığını görüyoruz. Bu küçük hamsilerin önemli bölümü Karadeniz’deki balık unu fabrikalarına gidiyor. Hamsi avı konusunda yeni bir yasak düşünülmeli. Bu arada Karadeniz, Ege ve Marmara denizlerinde, yedek tekne uygulanmasına son verilmeli. Marmara Denizi’nde, Gemlik ve Kapıdağ, Tekirdağ açıklarında ne yazık ki yasa dışı ışıkla avlanmalar sürüyor. Bu yasak avlanmalar çok sıkı şekilde denetlenmeli” dedi.
MÜSİLAJ VE SİYASİLER
Müsilajın, Marmara Denizi ile kurulan kötü ilişkinin sonucu olduğunu vurgulayan Sarı, “Marmara Denizi’ni kirletmeyi ne yazık ki sürdürüyoruz. Marmara Denizi’nin kirlilik yükünü azaltmak zorundayız. Marmara Denizi’ne kirli atıklarını veren il ve ilçelerdeki tüm arıtmalar biyolojik olmak zorunda. Önümüzde yerel seçimler var. Vatandaşlar, Marmara Denizi’nin korunacağı konusunda tüm belediye başkan adaylarından taahhüt ve deklarasyon istemeleri gerekir. Marmara Denizi’nin kaderi ancak bu şekilde değişir” dedi.
“MAVİ BAYRAK” ÖNEMLİ BİR PRESTİJ
Denizlerdeki “Mavi Bayrak”ların temizliğin göstergesi, önemli bir turizm prestiji olduğuna dikkati çeken Sarı, “Erdek’te önceki yıllarda Mavi Bayrak’lar vardı. Şimdi yeniden Mavi Bayrak almaya çalışması çok doğru. Ülkemize turizmi getiren ilk ilçe olan Erdek, Mavi Bayrak’ı hak ediyor” diye konuştu.
PİNA’LAR VE DENİZ YOSUNLARI
Büyük midyeler olup, deniz yosunları arasında yaşayan PİNA’ların, denizi temizleyen en önemli canlıları oluşturduğuna işaret eden Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, şöyle konuştu:
“Bir PİNA, saatte 6 litre suyu filtre ediyor, yani temizliyor. PİNA’lar, deniz yosunları ile bütünleşik yaşıyor. 2016-2019 yılları arasında, Çanakkale Boğazı ile Cebelitarık Boğazı arasındaki tüm PİNA’lar yok oldu. Halen yalnız Marmara Denizi ve özellikle Erdek Körfezi’nde zengin PİNA popülasyonu var. Bunları mutlaka korumak zorundayız. Üniversitemiz, PİNA’lar konusunda kamuoyunu bilinçlendirmek için lokomotif görevini yürütüyor. Bu konudaki bilinç sürekli yükseliyor. Bu bilinci Caretta Caretta’lar düzeyine yükseltmeliyiz. PİNA’ları dünyada bilinir düzeye getirmeliyiz. Bunun için 2024 yılında, PİNA’lar ve deniz çayırları konusunda çeşitli projelerimizi yaşama geçireceğiz. Bu projelerimiz arasında, kurduğumuz ‘PİNA elçileri’ ile okullarımıza afişler ve tabelalar asmak, seminerler yapmak da olacak.” ÖNDER BALIKÇI
Your browser doesn't support HTML5 video.