Tarih: 10.03.2021 20:50

Dekan'dan Karasularında ciddi denetim beklentisi

Facebook Twitter Linked-in

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Denizlerimizde av sezonu sürüyor. Ancak Marmara Denizi’nde avlanan balıkçılarımız şu ana kadar umduklarını bulamayarak, mağdur oldular” dedi.

Marmara Denizi’ne balıkların genellikle Karadeniz’den geçiş yaptıklarına işaret eden Sarı, şunları söyledi:

“Marmara Denizi’nde su hâlâ soğumadı. Su sıcaklığı halen normali 2 derece üzerinde seyrediyor. Bu durum da, Karadeniz’den, Marmara’ya balık geçişini engelliyor. Bilindiği gibi, Karadeniz’de balık sezonu önce iyi başladı. Daha sonra hamsi avı yasağıyla sekteye uğradı. Marmara’da balıkçılık, hamsi ve sardalya dışında iyi gitmedi.”

Marmara Denizi’nde balıkçılığın istenilen düzeyde olmamasının nedenini sadece suyun soğumamasına ve Karadeniz’den Marmara’ya balık göçü olmamasına bağlamanın yanlışlığına dikkati çeken Sarı, şöyle konuştu:

“Tabii ki, Marmara balıkçılarının mağdur olmasında başka önemli nedenler de var. Kirlilik de denizlerimizi çok etkiliyor. Marmara Denizi’ne kıyısı bulunan belediyeler, arıtmalarını mutlaka yapmak zorunda. Çünkü halen uygulanan doğrudan deniz deşarjı, arıtma olmadığı gibi denizdeki azot oranını artırıp, oksijeni yok ettiği gibi, deniz suyunun sıcaklığını da yükseltiyor. Yine bizim ‘Müsilaj’ dediğimiz, balıkçılar tarafından ‘deniz salyası’ veya ‘kay kay” dedikleri olay, balık ağlarının çekilmesini engelliyor. En önemli etken ise yanlış avlanma, yani aşırı avlanmadır. Bugün balıkçı tekneleri çok büyük. Adeta savaş gemisi gibi. Çok büyük ağlarla avlanma yapılıyor. Balığın kaçacak yeri yok. Denetim ise hemen hemen hiç yok. Gelecekte Marmara Denizi balıkçılığının yok olmaması için mutlaka çok ciddi bir denetime gerek var. Oysa devletin, bu denetimi yapacak gücü var.”

KUŞGÖLÜ’NDE İYİLEŞME YOK

Kuş Gölü’nde(Manyas Gölü) de iyileşme olmadığına dikkati çeken Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, şu değerlendirmede bulundu:

“Kuş Gölü’nde kirlilik sürüyor. Bandırma ve yöresindeki sanayi tesislerinin kirli atıkları Sığırcı Deresi aracılığıyla göle akmaya devam ediyor. Bu tesislerin mutlaka arıtmalarını yapmaları, eğer varsa arıtmalarını çalıştırmaları gerekiyor. Bilindiği gibi, Kuş Gölü’nün suları tatlı. Kurak geçen yaz aylarında, tarım sulamalarında kullanılıyor. Bu nedenle gölün yıllık su dengesi mutlaka korunmak zorunda. Yani göle bir yılda giren sudan çok suyun çıkmasına izin verilmemeli. Yoksa en derin yeri sadece 2 metre olan Kuş Gölü de, Akşehir Gölü gibi bataklık ve sazlık duruma dönüşebilir. Kuş Gölü için mutlaka önlem almak gerekir. Kuş Gölü’nün yok olması ise yalnız basit bir olay değildir. Çünkü bu gölün yok olması tüm bölgedeki ekosistemi doğrudan etkiler. Kuş Cenneti ve Kuş Gölü, tüm Türkiye için çevre bilinci açısından bir okul niteliğindedir. Çünkü ülkemizin ilk kuş cenneti burada kurulmuştur. En azından bu hatırayı yaşatmak ve Kuş Gölü ve Kuş Cenneti’ne gözümüz gibi bakmak zorundayız. Unutmayalım ki, doğayla pazarlık, oyun olmaz. Eğer biz doğayı yok eder ve ondan intikam almak gibi hareket edersek doğa da zamanı geldiğinde bizden intikamını alır.”  ÖNDER BALIKÇI




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —