Tarih: 05.07.2011 22:52

Deprem ışıkları taşın dile gelip konuşmasıdır..

Facebook Twitter Linked-in

 

 

 

 

 

Deprem ışıklarının görüldüğü lokasyon ( yer) ve tarihler, ortaya çıktıkları yer ve dönemler, deprem ışıklarının, fay hareketleriyle büyük ölçüde ilişkili olduklarını gösteriyor. Bu konuda çok sayıda video kaydı ve çekilmiş fotoğraf vardır.

Denizlerde deprem ışıkları veya ışımaları görüldüğüne ilişkin çok sayıda gözlem vardır..

Bazen kalabalık bir insan grubu tarafından topluca görüldüğün örneklerine de rastlanır.

Mesela Bandırma` da 16 Haziran 2008 tarihinde, deniz manzaralı sahil gazinolarında oturmakta olan çok sayıda vatandaş, denizin üzerinde yarım saat süreyle ışık kümeleri gördüğünü iddia etmişlerdi. Aynı gün Bandırma Körfezi` nde gündüz ve akşam saatlerinde 3,4 3,2 ve 2,8 şiddetinde üç ayrı deprem olması ayrıca dikkat çekici nitelikteydi. Hatta bu depremlerden bir tanesinin olmasının hemen ardından bazı ışık kümelerinin görüldüğü iddia edilmişti..

En basit bir anlatım ile "deprem ışıkları" nı iyonize olmuş gaz olarak tanımlayabiliriz. İyonize olmuş gazlar deniz yüzeyine ulaşıp üzerlerindeki basınç düştüğünde çok özel bir ortam ( plazma ) oluşturup glimli ( soluk renkli, parıltılı ) deşarj yaparlar. Bu gaz çıkışı esnasında deniz yüzeyine yükselen gaz kabarcıkları yüzünden deniz suyu da hafifçe köpürür..

Hepimizin bilip evlerini, iş yerlerini aydınlatmada kullandığı flouresan lambalar ( aslında 40 yıl öncesinden Nicole Tesla tarafından bulunmuş olsa da) ilk defa 1939 yılında " New York Dünya Fuarı " nda General Electric Firması tarafından sergilenmiştir. Ampule rakip olarak çıkan flüoresan lambalar enerji tasarrufu avantajlarıyla dikkatleri üzerine çekiyordu.

Flouresan lambada katod tarafından iyonize edilen düşük basınçlı neon gazı, infrared ışık bandında glimli deşarj yaparak, camdan yapılmış tüpün yüzeyine sürülmüş bulunan CaCO3 ( Kalsiyum karbonat ) boyası sayesinde etrafına ışık saçar. Böylece iyonize olan gaz ve onun ışıldattığı tüpün iç yüzeyindeki kireç tozu bizi aydınlatmış oluyor

Peki, o zaman denizdeki gazları iyonlaştıran gizemli kuvvet nedir?

El-Cevap : Marmara Denizi` nin altında, deniz tabanında yatmakta olan fay (!) Daha doğrusu o fay üzerinde yüzlerce yıldır birikmiş olan stres. Örneğin toplam uzunluğu 100 km. olan segment ( fay parçası ) çalışıp deprem üretmeye yeltendiğinde bu segmentin merkezinden segment uçlarına doğru 250` şer km. uzaklıklara kadar deprem ışıkları üretme yetenekleri vardır.

Fakat bu durum ancak bir tek bir tek koşulda oluşabilir. O da fayın geçtiği lokasyondaki kayaç yapısının içerisinde kuvarz kristallerinin bulunması şartıdır. İşte biz bu sebepten dolayıdır ki, yeryüzünde her büyük deprem öncesinde deprem ışıması veya deprem ışıklarını göremiyoruz.

Peki bu durumda tutuşmaya hazır gazımız denizdeki fay hatlarından kendi kendine yükselerek çıkıyor da bu gazı kim, nasıl ateşleyip tutuşturuyor?

Büyük bir deprem yaklaşmak üzereyken gerilimin ( stres ) , baskısı ile sıkıştırılan ( deforme olan) kayaların içerisindeki SiO2 ( silisyum di oksit) bileşimli kristaller, moleküllerindeki silisyum atomlarının elektron yörüngelerinden atomların dışına çok miktarlarda elektron fışkırtırlar. Eğer özellikle silisyum bileşimli kuvars, tridimit, kristobalit ve stişovit kristali içeren kaya kütleleri, eğilip, bükülüp sıkıştırılırlarsa, kayaca uygulanan bu mekanik enerji, kayacın foton enerjisine aktarılır. Elektron fışkırtılması sırada oluşan kıvılcımlardan ortamda zaten hazır bulunan gaz kolayca tutuşarak bu gizemli deprem ışıklarının oluşmasını sağlar. Kapıdağ` daki granitlerde bu silisyum di oksitli kayaçlardan bütün Türkiye` ye yetecek miktarda bulunur.

Aslında altımızdaki kayaçların yapısının müsait olup deprem ışıkları üretmesi ve bu ışımaların bizler tarafından görülebilmesi bizler için bulunmaz bir nimettir. Çünkü bağıra-çağıra bizlere depremin gelmekte ( yaklaşmakta ) olduğunu haber vermektedir.

Taşın ( kayacın ) dile gelip konuşması bu olsa gerek..

 

 

 

 

 

 

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —