Tarih: 15.06.2012 18:29
Disk`e bağlı sendikalar meydanda
Disk ve emekçilerin mücadele tarihi olarak belirlenen 1516 Haziran kutlama Törenleri Bandırma da da yapıldı.Belediye nikah sanonu altında toplanan işçiler, belirlenen saat geldiğinde pankartlarını açarak geldikleri Cumhuriyet alanında bildiri okuyup slogan attılar.Genel iş Bandırma şube başkanı Recep Kum çalışan emekçilere yönelik yaptığı konuşmasında şunları söyledi.
Değerli İşçi Emekli ve Emekçi arkadaşlar
Birleşik mücadeleye ve işçi sınıfın en büyük direnişi olan 1516 Haziranı anma ve kutlamak adına hoş geldiniz. Disk`in ve emekçinin Onurlu mücadelesi olan 1516 Haziran kutlama Törenine sendikalarımızın yöneticileri işçi emekçi ve emekli arkadaşlarım sivil toplum örgütleri ve değerli basın Emekçileri hoş geldiniz hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum
Arkadaşlar dünya halkları üzerinde zulmün en yoğun olduğu günleri yaşıyoruz.İnsan soyunun tarihteki en büyük düşmanı
Dünyanın en önde gelen emperyalist ABD ve onun yardakçısı olan
Avrupa Birliği Emperyalistleri bugünlerde
Dünya halklarına kan ve gözyaşı denizin de boğmaya çalışmaktadır.
Dünyanın neresine adım atmışlarsa ABD Emperyalistleri, ölüm cellâtlarını da yanlarında götürmekteler. Bu emperyalistlerin yıkıma uğratmadığı yeraltı yer üstü kaynakları
Sömürmediği dünya üzerinde ülke kalmamıştır. Ülke topraklarını genişletmek diş geçirebileceği devletlerin topraklarını Petrolünü doğal gazını ellerinden almak için saldırmaktadırlar
Ülkemizin de geleceği olan
Çok değerli plan 500 alanda kullanılan bormadenlerine saldırmaktadırlar. Dediğimiz gibi borlar vatandır
Ha vatanı satmışsın - ha borları satmışsınız.Bugün dünyada borlara alternatif sodyum karbonat çalışmaları bile sonuçsuz kalmıştır. Bora bağımlılık her geçen gün artmaktadır. Satılmadık ne kaldı ki
Emperyalist güçler önce halkları bir birine kırdırıyorlar
Sonra elindeki değerleri alıyorlar
Ekonomik anlamda güçsüz duruma getirerek antiemperyalist ülkeleri sömürüsü halkasına ekliyorlar. ABD, yanına aldığı AB Emperyalistleriyle birlikte, ülkeleri parçalamakta, o ülkenin önderlerini katletmekte,
Halkları birbirine kırdırmakta ve aralarına on - belki yüz yıllar sürecek kan davaları sokmaktadır. İşte Yugoslavya, İşte Afganistan, İşte Libya işte ırak ve şimdide sırada Suriye
Saldırılarına oraya yoğunlaştırıyor.Nerde Antiemperyalist bir mücadele yükseliyor oraya saldırıyor.Nerde yurtsever, Ulus onuru ve gururu olan önder var
Cellâtlarını oraya gönderiyor
Ve katlediyorlar. Para - Casus ve Askeri gücü kullanarak halkların tepelerine biniyorlar. Büyük orta doğu projesi diyorlar saldırıyorlar
Genişletilmiş Ortadoğu Projesi diyorlar
Katlediyorlar
Demokrasi diyorlar parçalıyorlar
Halkları birbirine boğazlatıyorlar. Dünden bugüne işçi sınıfına ve halklara yapılan baskıyı zulmü ve sömürüyü Ve Komşu ülkelerimize yapılan emperyalist kuşatmaları her zaman deşifre eden DİSK' tir. DİSK sadece ülkesindeki işçi sınıfının dışında dünya işçi sınıfının ve dünya halklarının da sorunlarıyla ilgileniyor. Emperyalist saldırılara karşı halkı ve emekçi sınıfı esnafı ve köylüyü bilinçlendiriyor. Onun içindir' ki 1967 Şubatında kurulan DİSK, kısa sürede önemli bir gelişme kat etmiş, Türkiye işçi sınıfı için umut ışığı olmuştur. Bu nedenle emperyalistlerin talimatıyla
Sendikaların Türkiye çapında faaliyeti için
İşkolunda çalışan sigortalı işçilerin
En az üçte birini üye yapılmasını zorunlu hale getiren Tasarı
Meclis Çalışma Komisyonu'ndan hızla geçirilmiştir. 1970 yılında Çalışma Bakanı Seyfi Öztürk "yakında DİSK'in canına ot tıkayacağız" diye ilan etmiştir. 274 ve 275 sayılı kanunlardaki değişiklik girişimi karşısında DİSK yaygın bir kampanya yürütmüştür. Ama kampanya, yasanın meclise getirilmesini engelleyememiştir. Özellikle DİSK in aldığı bir karar çok doğru ve DİSK'e yakışan bir karardı. İşyerlerine zarar verilmemesi için İş yerlerini koruma komiteleri kurulmasıydı
1516 HAZİRAN direnişi başladığı gibi zaferle sonuçlanmıştır. Bugün hala sınıf sendikacılığından bahsediliyorsa, sendikal hak ve özgürlükler mücadelesinde
1516 Haziran Direnişi bir meşale gibi parıldıyorsa
Bu, 45 yıl önceki DİSK in kurulmasının mücadelesi ne kadar doğru ve önemli olduğunun göstergesidir. 42 yıl önce sermaye çevreleri ve onların güdümündeki sendikalar yasal değişikliklerle demokratik sendikacılığı ve DİSK`i yok etmeyi hedeflemişlerdir. Aydınların Türkiye`de işçi sınıfı var mı, yok mu tartışmaları yaptığı bir dönemde
Elleri şalterlere uzanan işçiler
Sendikal hak ve özgürlüklerine sahip çıkmak için omuz - omuza sokağa çıkarak tartışmaları sonlandırmıştır.
O yıllarda güdümlü sendikacılığa karşı olan DİSK ile özdeşleşen işçi sınıf hareketini boğmak isteyenleri 1516 Haziran Direnişi geri püskürtmüştür. 1516 Haziran direnişi, sonuçları ve ondan çıkarılacak dersler emperyalizme, neoliberalizme ve sömürüye karşı bağımsızlık ve demokrasi mücadelesine ışık tutmuştur ve tutmaya devam edecektir. O kadar ki, işçilerin militanca, kararlı, kitlesel direnişinden DİSK yöneticilerinin, radyolardan direnişi bitirmek için yaptığı çağrılar bile işçiyi durduramamıştır. Böyle militanca mücadele karşısında İktidar yasayı geri çekmek zorunda kalmıştır ve işçi düşmanları hedefine ulaşamamıştır. Ama bugün İşçiler - emekçiler - emekliler ve bazı sendikalar son üç yılda tarihinin en ağır saldırıları ile yine karşı karşıyadır. Sahte Kriz saldırıları daha da katlanılmaz hale getirmiştir. Başta sendika konfederasyonları olmak üzere, emek örgütlerinin gerçekleştirdikleri eylemlilikler saldırıları durduramamıştır. İşçi - Emekli ve emekçilere saldırılarının yanında sermayenin güdümünde gitmeyen sendikalara da saldırılarına hız vermiştir. Sendikaların Yetki Barajını düşürüyormuş havası ve yalanı söyleyerek, sendikaların barajını yükselterek yeniden alanlarda müzakereci sendikaları bırakarak 21. yüzyıldaki kölelik sistemini geri getirmek istiyorlar. Özel sağlık ve emeklilik uygulamasının, ayrıca emeklilik fonlarının sermayeye aktarılmasının önü açılmıştır. Emekliliği gelen çalışanlar, geçici yasa çıkartılarak zorla emekliliğe sevk edilmişlerdir. Ücretler düşürülmüş, bağıtlanan toplu sözleşmeler uygulanmamış, esnek çalışma dayatılmış, artık yoksulluk değil açlık sınırındaki milyonlardan söz edilir hale gelinmiştir. Derviş yasaları özelleştirmelerin önündeki engelleri kaldırmış, kamu yararı ilkesi tamamen terk edilerek, kamu hizmeti alanları ve tarım ulus ötesi sermayenin talanına terk edilmek istenmektedir. Kamu Bankalarının tasfiyesi ve Merkez Bankası' nın özerkleştirilmesi ile emperyalizmin mali politikalarına teslim olunmuştur. Bu saldırılar yalnızca Türkiye'de yaşanmamaktadır. Tüm dünyada eş zamanlı olarak uygulanan sermaye politikalarının tüm dünya işçi ve emekçi sınıflarına yönelik saldırılardan bağımsız değildir. Son ekonomik paketle, işçi sınıfının artık kırıntı olarak ellerinde kalan, kıdem tazminatı, emeklilik hakkı, ikramiye gibi haklarına göz koyulmuş, kamu kurumlarının tasfiyesi gündeme gelmiştir. Amaç sağlıksız bir ortamda - sendikasız - kuralsız ve düşük ücretle sermayenin sömürü düzenine işçileri sunmaktır. Bunun adı taşeron işçiliğidir
Ve çalışanları açlığa sefalete sürüklemektir. Kazanımların bu denli aşındığı bu dönemde, emek örgütleri ve son üç yıldır varlığını sürdüren Emek Platformu neler yaptı? İşçi sınıfı, örgütleri aracılığıyla yapılan mücadele çağrılarına yanıt vermiş, tüm güçleriyle alanları doldurmuşlardır. Fakat bu saldırılar durdurulamamış ve artarak bugüne gelinmiştir.
İşçi istihdam bürolarının kurulması 21. yüzyıldaki kölelik sisteminin geri getirilmesi dayatılmaktadır. Sağlık alanı da kapitalizmin sömürüsüne sunularak paralı hale getirilmiştir. Paran varsa derdine çare paran yoksa hastalıktan öleceksin sağlık sistemi hayata geçirilmedi mi?Yıllarca işyerlerimizde daimi işlerde geçici işçi çalıştırıldı ve çalışmaları yasaya aykırı olmasına rağmen ses çıkartılamamıştır. Şimdide şirket üzerinden işçi çalıştırılarak İş güvencesiz sağlıksız kıdem tazminatsız sendikasız kuralsız ve yasaya aykırı düşük ücret ile emek sömürüsü yapılmaktadır. Ve yasal hale getirilmedi mi? Bugün kamuda ve özel sektörde asıl işçiden fazla şirket üzerinden çalışan işçiler çığ gibi artmıştır. Bazı emekten yanaymış gibi görünen siyasiler ben işçiyi taşeron zulmünden kurtaracağım derler taşeron üstünden elaman çalıştırırlar Taşeron işçileri sendikaya üye olmaya kalktığında işverenler şirket ile anlaşmalı şirketin sözleşmesini fes ederler. Amaç kıdem tazminatı vermemek ve arkasından kıdem tazminatsız iş çıkışını vermek için... Aynı kişiler yine başka ad altında şirket kurarak ihaleyi gene aynı kişiler alır kul hakkını sömürmeye devam ederler. Yerel ve genel seçimler öncesinde çalışana ve emeklilere verilen vaatler nerde kaldı
İşçileri şirket zulmünden kurtaracağım diyenler
Emeye Emekçiye ve emekliye değer veriyorum diyenler nerde kaldı
Seçim bitti unutuldu şimdide aradan 4 yıl geçer tamam seçimi kazanalım hepinizi kadroya alacağız veya kendi kurduğumuz şirket üzerinden sizi çalıştıracağız ve sizin sendikal hakkınıza saygı duyacağız derler. Bunu genel veya yerel seçimlere yakın söylemeyin, şimdi gereğini yapın seçimlerden sonra şirket işçisine bu hayatı zindan etmeyin
Şimdi yapın, bizlerde gereğini seçimlerde sınıf olarak birlikte karar alalım
Birlikte hareket ederek emeğe emekçiye ve emekliye değer veren siyasi anlayışa seçimlerde değer verelim gereğini yapalım
Değerli mücadele arkadaşlarım değerli sendikaların birliğini oluşturalım aramızdaki rekabeti sonlandıralım
Örgütlenelim örgülülüğümüz artıralım emek sömürüsüne karşı hep birlikte topyekûn hareket edelim
Ve bunun yanında müzakere sendikacılarının kapalı kapılar ardında müzakerecilik anlamında mücadele verilemesini engelleyelim... İşçi sınıfının küçük bir azınlığının ve örgütlü bulunduğu sendikalar ve üst örgütler konfederasyonlar, temsil ettikleri kitlenin, dar ve dönemsel çıkarları üzerinden uzun soluklu, genel eylemlilikler yapılmasını sağlayalım
bir tek perdelik oyun biçimindeki eylemliliklerle, işçi sınıfının öfke ve tepkileri yanında saflaştırılarak bir birlerine yozlaştırmayalım
28 Şubat Darbesinin kitle tabanının yaratılmasında işlev gören Sivil İnisiyatif'in, sermaye örgütü haline getirilmedi mi? Ekonomik Sosyal Konsey'in, sermaye örgütleriyle birlikte yürütülen kampanyaların, işsizlikle mücadelede işlev göreceği söylenen işsizlik fonu oluşumunun içinde bazı işçi konfederasyonlarını görmedik mi? Bu yüz kızartıcı ortaklık, salt Türkiye'de değil tüm dünyada, bu örgütlerin uluslararası örgütleri üzerinden de yapılmaktadır. Söz konusu ihanetçi oluşumlar ülkemize özgün değil, gelişmiş dünyadan ülkemize taşınmıştır. Sermaye ve devlete bazı göbekten bağlı hale gelen emek örgütlerinin kitlesinin kendisini zorlayan tepkilerini gidermeye dönük öfkenin sistemi zorlayacak kanallara akmasını önleyen eylem aldatmacası artık görülmesi ve her yerde deşifre edilmelidir. İşçi - Emekçi ve emekli sınıfının öfkesi ve eylemliliği üzerindeki bu bürokratik kuşatmanın aşılması gerekmektedir. İşçi ve emekli sınıfının en önemli silahı olan, kitle eylemliliklerinin içeriğinin boşaltılmasına, dejenere edilmesine artık izin verilmeyelim. Yeni eylemlilik sürecinde de, bu bürokratik kuşatmanın gizlenmesine izin vermemek gerekir. Eylemliliklere destek bu ihanetçi yüzün teşhirine dönük yapılmalıdır.
Sendikal Hareket; işçi sınıfının kazanmaya kilitlenmiş uzun soluklu genel eylemliliklerini sürdürmesi zorunludur. Sendikal Hareket; İşçi sınıfının genel eyleminin, sınıfın bütün kesimlerinin ortaklaştırdığı talepler doğrultusunda, birleşik örgütlü mücadelesiyle başarı sağlanır. Sendikal Hareket; en küçüğünden en büyüğüne hiç bir kitle eyleminin, dar bürokratik çıkarların pazarlığında kullanılmasına izin verilmemelidir.
Sendikal Hareket; yine en küçüğünden en büyüğüne her kitle eyleminin, tabandan örgütlenerek gerçekleştirilmesini savunmak zorundayız. Eylemin, kararın tabanda tartıştırılmasıyla başladığına inanmak gerekir.
İşçi sınıfının genel eylemleri mutlaka yapılmalı ve kamuoyu desteği alınmalı ve iç ve dış örgütlenmemizi artırmamız gerekmektedir. Ancak yapılan eylemlere karşın, yaşanan başarısızlıklar da değerlendirilmeli ve eylemlerin inisiyatifi, sendika bürokratlarının elinden alınmalıdır. Sermayeye karşı mücadele Sendikal bürokrasiye karşı mücadeleden bağımsız olmamalıdır. Bugün balığın karada yaşaması nasıl mümkün değilse sendikal mücadelenin de siyasal mücadeleden bağımsız olması mümkün değildir. Kapitalizm işçi ve emekli sınıfını ve sendikaları Siyasal mücadeleden uzak tutarak emek gücünü azaltarak sermayenin sömürüsüne sunarak, işlevsizleştirmiştir. Biz sömürüsüz sınıfsız sınırsız - savaşsız, bir dünyayı yaratmak adına birleşik mücadele vermek zorundayız. 1516 Haziranı anma programımız burada sona ermiştir. Şimdide Çalsın davullar hep beraber alay çekelim arkadaşlar ve yoldaşlar. Sonrada kristal kafede çay ve kahve ikramımız olacaktır. İşçilerin birliği sermayeyi yenecektir. Yaşasın halkların ve ezilenlerin kardeşliği
Herkese özgürlük
İnsanlık ve doğa adına yasakların kaldırıldığı
Herkesin anadilinde eğitim verildiği
Örf ve adetlerinin uygulandığı
Bizleri ezen veya ezilen olarak ayrıştıramayacak özgür ve adil bir düzen için Yaşasın DİSK yaşasın Genel İş
Bize destek verdiğiniz için ve yanımızda olduğunuz için ayağınıza ve yüreğinize sağlık diyorum
Her günümüz birlik ve beraberlik içinde olması dileği ile Hepinize saygılar sunuyorum
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —