* Başkalarının acılarından, geçmiş felaketlerinden ders alanlar, gerçekte mutlu kişilerdir.
Hazret-i Ali (Radıyallahü anh)
* İki şeyi asla unutma: Alah’ı ve ölümü. İki şeyi de unut: Yaptığın iyiliği, gördüğün kötülüğü.
Lokman Hekim
… İBRE VE İBRET
Eksiliyor papatyanın yaprakları,
Eskiyor tüm resimler.
Âlimlik taslayan yeşil çimlerde,
Solacak bir gün ansızın,
İnce düşünürken inciniyoruz.
Ekmek davasına koşuşan karıncalar misali insanlık,
Dünya derdine ne çok dert yükleniyoruz?
Oysa bir tarla idi bu dünya, ekip biçecektik yalnızca.
Bir gün biçileceğimizi nasıl oldu da hesaba katmadık?
Kalp dosta kavuşur bir gün,
Elbette yanlışı dost edinmemişse kendisine…
İbre vadesi dolan umutları gösteriyor bugün,
Tükendi tükenecek…
Devridaim eden bulutlara bak
İbret almak isteyene yeter de artar gök kubbe,
Yok eğer düşünmezsen akıl ile,
Üzerine çekinmeden bastığın toprağa bak.
Nasıl da çiçekler sunuyor sana,
Yeşilliklerin eşsiz fon rüzgârında…
Bizlere şükür gerek daima,
Düne, bugüne, yarına…
Nefese akla ve Hakka!
Her nimete binlerce şükür,
Her hâlimize milyonlarca hamdolsun.
Vuslatı arzular gönül şimdi,
Varacağımız yer belli,
Mesele hangi yolun yolcusu,
olduğumuzda gizli…
Orhan Orgarun
ÖMÜR KAÇ GÜN? (3)
Dönüşü Olmayan Yolculuk: Ölüm..
Her canlı, dünyada ilâhi kaderin çizdiği plan ve hikmetin bir sonucu olarak mutlaka ölümü tadacaktır. Ölüm, dünyadaki fani hayattan, ebedî hayata göçüşü sağlamak işlevini gören ilâhî bir mekanizmadır.
Kur’ân’da Allah katına çıkma, Rabbine dönme şeklinde geçen ölüm, bir son ve yok oluş değil, sonu olmayan yepyeni bir hayatın başlangıcıdır.
Yüce Allah; “HER CANLI ÖLÜMÜ TADACAKTIR. SONUNDA BİZE DÖNDÜRÜLECEKSİNİZ.” (29. Ankebût Sûresi, Âyet/ 57) buyurmuştur.
Dünya hayatı gerek zevk ve sefa, gerekse sıkıntılar içinde geçsin, sonunda ebedî hayata yolculuk kaçınılmazdır. Bu sonsuz hayata hazırlıklı olmak, hem dinin, hem de akılın gereğidir.
Kaçınılmaz son ölüm olduğuna göre insana düşen, ona sunulan tüm nimetleri Allah’ın buyruklarına uygun olarak, dünya ve ahiret mutluluğuna yönelik amellerle değerlendirip, ömrünü huzur içinde geçirmek ve ahiret saadetine ermektir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.); “AKILLI OLAN, KENDİNİ BİLEN VE ÖLÜM ÖTESİ İÇİN HAZIRLANANDIR. ACİZ VE AHMAK DA, NEFSİN ARZU VE İSTEKLERİ PEŞİNDE KOŞUP, SONRA DA ALLAH’TAN İHSAN VE İKRAM BEKLEYEN KİŞİDİR.” (İbn-i Mace, 2 / 1423) buyurmuşlardır.
Müslüman, hiç ölmeyecekmiş gibi dünya ya çalış, yarın ölecekmiş gibi de ahirete çalış.
“EY İMAN EDENLER! ALLAH’TAN KORKUN VE HERKES YARIN İÇİN NE HAZIRLADIĞINA BAKSIN…” (59. Haşr Sûresi, Âyet/ 18) emri ilâhisinde de bu mesaj verilmektedir.
İnsan dünyada işlediklerinin karşılığını, ahiret hayatında görecektir. Ölüm “GÜZEL AMEL” sahiplerini ebedî mutluluğa ulaştıran, sevdiğine kavuşturan bir vasıta bir nimettir.
Ölüm Ve Ötesi..
İnsan beden ve ruhun birleşmesinden meydana gelen bir varlıktır. Allah’ın takdir ettiği zaman gelince, ruh bedenden ayrılır. Ruhun bedenden ayrılması olayına “ÖLÜM” denir. Ölüm, her insan için takdir edilmiştir.
Bu gerçek Kurân-ı Kerîm’de şöyle bildiriliyor: “NEREDE OLURSANIZ OLUNUZ, SAĞLAM VE TAHKİM EDİLMİŞ KALELER İÇİNDE BULUNSANIZ BİLE, ÖLÜM SİZE ULAŞACAKTIR.” (4. Nisâ Sûresi, Âyet/ 78)
Ölüm yok olmak demek değildir. Geçici olan dünya hayatından sonsuz olan ahiret hayatına geçiştir.
İnsanın ölümünden kıyamet günü yeniden dirilmesine kadar geçecek zamana “KABİR HAYATI”, bu zaman içinde bulunacağı yere de “KABİR” denir.
İnsan ölünce bedeni çürür, toprağa karışır, fakat bedenden ayrılan ruh ölmez. İnsan kabirde MÜNKER ve NEKİR adındaki MELEKLER tarafından sorguya çekilir. (Sorulara) doğru cevap verenler için kabir, bir istirahat yeri; cevap veremeyenler için ise azap yeri olacaktır.
İnsanlar bu dünyaya imtihan edilmek üzere gönderilmiş, yapmakla yükümlü oldukları görevler kendilerine bildirilmiştir.
Yüce Allah şöyle buyuruyor: “KIYAMET GÜNÜ DOĞRU TERAZİLER KURARIZ. HİÇBİR KİMSE, HİÇBİR HAKSIZLIĞA UĞRATILMAZ…” (21. Enbiyâ Sûresi, Âyet/ 47)
“KİM ZERRE KADAR İYİLİK YAPMIŞSA ONU GÖRÜR, KİM DE ZERRE KADAR KÖTÜLÜK YAPMIŞSA ONU GÖRÜR.” (99. Zilzâl Sûresi, Âyetler/ 7-8)
Kur’ân Ne Diyor?
“Ey inananlar! Allah’a itaat edin, Peygambere itaat edin; işlerinizi boşa çıkarmayın.” (47. Muhammed Sûresi, Âyet/ 33)
“Bir kimse sırf Allah rızası için bir yetimin başını okşarsa, elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona sevap vardır.“ (Hadis-i Şerif)