Dentaş`ın cenazesi Lefkoşa`da Cumhuriyet Parkı`na defnedilecek.
Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Hastenesi`nde Cuma gecesi vefat eden KKTC`nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş`ın Lefkoşa`da Cumhuriyet Parkı`na defnedileceği açıklandı.KKTC Başbakanlığından yapılan yazılı açıklamada, "Bakanlar Kurulu, ailenin talebini de göz önünde bulundurarak, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş`ın naaşının Cumhuriyet Parkına gömülmesine karar vermiştir" denildi. Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi karşısında bulunan Cumhuriyet Parkı`nda TMT Anıtı da yer alıyor. Denktaş için düzenlenecek cenaze töreni yarın başlayacak ve Salı günü defnedilecek.
Kahramanlar Ölmez Yakın tarihimizin belki de en üzüntülü günlerinden birini yaşıyoruz. Bizlere sabrı, mücadeleyi ve direnmeyi öğreten yürekli bir insanımızı KKTC'nin ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı ebediyete uğurlamanın acısını taşıyoruz. Yaşamının son anına kadar ülke sevdası ile dolu olan o güzel mücadele insanı uzun dönemden beri yaşadığı sağlık sorununa yenik düştü. Aramızdan ayrıldı.
O zor yılların insanı idi. Hiçbir zaman yılmadı. Pes etmedi baskılar karşısında. Hiçbir şey onun için özgürlükten daha değerli değildi. O bağımsız bir Kıbrıs için mücadele etti. Katliam günlerini gördü. Esareti yaşadı. Bağımsızlığın değerini en iyi bilen o idi. Savaş ve mücadele ile kazanılan zaferlerin masa başında kaybedilmesine tahammülü yoktu. O kazandığı bir savaşı kaybetmeyecek kadar çelik yürekli ve kararlı idi.
Taviz vermeden yürüdü geleceğe, sonuna kadar direndi. O günleri unutanlar, AB kesesinden ceplerine para koyanlar çok çabuk unutmaya başlamıştı geçmişi, hatta ana vatana bile düşmanca tavırlar yaşanmaya başlamıştı. Bir zamanlar katledilen Kıbrıs Türkünü unutanlar, sahte dostlukların büyüsüne kaptırmıştı kendilerini. Onları yeniden esaret dolu yıllara götürecek yol. Özgürlük ve gelişme yolu olarak gündeme getirilmeye başlamıştı. Koyduğu kurallarını hiçe sayan ve parçalanmış Kıbrıs'ı içine alan AB bir anda barış havarisi gibi görünmüştü gözlerine.
Birileri ana vatana bayrak açmıştı. Gerek Kıbrıs'ta gerekse ana vatanda da birileri Denktaş'ın izlerini silme sevdasına düşmüştü. Kirli seçim savaşlarına girdiler. Ne de olsa o masa başında yenilmeyen adam, türlü oyunlarla yok edilebilirdi. İzleri silinebilirdi. Siyaset sahnesinde birden parlayan, günün yarattığı bazı politikacılar üzücü demeçler dahi verdiler.
Dış güçlerin bastırması ve maddi desteği ile o mücadele adamını yendik diye düşündüler. Ne de olsa o kimilerine göre aksi, taviz vermeyen, bir adım geri çekilmeyen siyasetçi idi. O her adımı düşünerek, kendine güvenerek, geleceği görerek atan bir adamdı. Hiçbir zaman boş laf söylemedi. Her dediğinin arkasında durdu. Doğruları söyledi. Ne dostunu ne de düşmanını aldattı. O her zaman geçmişin acılarıyla yoğruldu ve geçmişi unutmadı.
Köşesine çekildiğinde bile üretmeye devam etti. Bizlere eğitici mesajlar iletti. Geleceğe yönelik görüşlerini aktardı. Zor günlerin unutulmamasını, pembe vaatlere kanılmaması gerektiğini anlattı. Gerçek kurtuluşun kendi ellerimizde olduğunu, bağımsızlığın zor kazanılan ve çabuk kaybedilen bir değer olduğunu aktardı.
Onu çoğumuz yakından tanımadı, belki hiç yanında olmadı. Ama o her zaman Türk halkının yüreğinde yer aldı. Ne kadar siyaset sahnesinden silinmeye çalışılsa da hiçbir zaman unutulmadı. Bir kahraman olarak zihinlerimizde hep o vardı. Onu unutturmaya çalışanlar yaptıkları hataları daha o sağlığında iken görmeye başladılar. Attıkları hatalı adımların altında ezildiler. Sahte zaferlerin sonuçlarını yaşadılar. KKTC'nin geleceği konusunda onu bir kenara bırakmanın nelere mal olduğunu gördüler. Dış güçlere güvenerek yapılan siyasetin insanları başarı değil her zaman tavize götürdüğünü yaşamaya başladılar.
Sonuçta ne kazandılar. KKTC politikası nelere ulaştı. Güney Kıbrıs gerçeği anladı mı? Yaptıkları için özür mü diledi? AB'nin desteklediği taraflar KKTC'ye ne getirdi? Gerçekte onlar hiçbir zaman geri adım atmaya yanaşmadılar. Tavizi hep KKTC'den beklediler. Onlar döktükleri mahsum insanların kanından pişman olmadılar. Pişkin şekilde masalarda yer aldılar. AB'nin ikiyüzlü siyasetinden medet umdular. Denktaş siyasetini devre dışı bırakanlarla güç buldular.
Geldiğimiz noktada ondan ders almamız gereken birçok onu var. İster yavru vatan ister ana vatan tüm politikacılar ve iktidar sahipleri düşünmelidirler. 21 yüzyılın yalan rüzgarına dönen, gerçeklerin örtüldüğü, halkın susturulduğu, hukuğun ve demokrasinin bir tarafa bırakılmak istendiği dünya siyaseti karşısında gerçekleri görmeliyiz.
Savaş alanına dönen Arap dünyası, parçalanan Irak, demokrasiyi kaybeden mısır. Linç edilen Kaddafi Afganistan'da üstüne işenen cesetler. Kurulan kukla devletler ve iktidarlar. Yaşananların hepsi politik hataların ve sahte vaatlere kanan bazı kesimlerin ürünüdür. Birilerine güvenerek siyaset yapanların ve ülkesini satanların trajikomik bir başarı tablosudur. Taviz sonunda köleliği getirmiştir. Efendiler her zaman fazlasını istemiştir. Bedelini o ülkeni halkı ödemiştir.
Rauf Denktaş her zaman bu gerçeği gördü. Mücadele etti. Bizleri gelecek için uyarmaya devam etti. Ne de olsa o savaşı da yaşamış, ihaneti de görmüştü. O ne kendine çıkar sağlama sevdasına düşmüştü. Ne de servet yaptı. Onun serveti gönlünü kazandığı insanlardı. Tüm Türk Halkıydı. Onun hedefi bağımsız bir KKTC idi. Savaştı kazandı ve yavru vatanı bizlere emanet etti.
Gün o emanete sahip çıkma zamanıdır. Gün gerçekleri görmek ve birlik olma zamanıdır. Gün hatanın neresinden olursa olsun dönme zamanıdır.
Rauf Denktaş sen çelikten bir yürektin ve hiçbir zaman bükülmedin. Bugün uğruna mücadele ettiğin vatan topraklarıyla buluştu bedenin. Gerçekte ölmeyecek fikirlerin ve sönmeyecek bize bıraktığın özgürlük ve bağımsızlık ateşin. Ruhu şad olsun.