Bandırma´da bu öğretim yılı taşınan, birleştirilen ve kapatılan okulların sıkıntısıyla geçti. Öncelikle kapatılan köklü eğitim kurumlarımızın yeni açılan kurumlarda yaşatılacağını umuyorum. Bilindiği üzere Vecihibey ve Evyapan Ortaokulları Bandırma Ortaokulu ile birleştirilerek kapatıldılar. Şimdi ise Ayyıldız Anadolu Lisesi ŞMG Lisesi ile birleştirilerek kapatılıyor. Burada karşılaşılacak en önemli problem ise büyük ve kalabalık okulların oluşmasıdır.
Yeni yapılan okullar, sınıf mevcutlarını azaltmadı. Sınıflar hala kalabalık. Özellikle liselerde çoğu okulun sınavla öğrenci alan okullar arasından çıkarılması ve isteyenin istediği okula gidebileceğinin söylenmesiyle düz liselerde kalabalık sınıflar oluşurken meslek liselerinde sınıflar boş kaldı. Liselere giriş sürecinde ölçütlerin doğru bir şekilde belirlenmemiş olması kafa karışıklığına sebep oldu. Bu seneki öğrenci yerleştirmelerinin daha planlı yapılacağını umuyorum.
Yeni öğretim yılına yetiştirilmek üzere, Hasan Atlı Ortaokulu binasının yapımının Kemal Pireci Lisesinin bahçesinde devam ettiğini görüyoruz. Kemal Pireci Lisesinin ise Bandırma Anadolu Lisesi ile birleştirilerek Kayacık Mahallesindeki yarım kalan FETÖ´den alınan inşaat halindeki okula taşınacağı söylenmişti. Fakat sözü geçen inşaatta herhangi bir çalışma yapılmamaktadır. Yine son günlerde inşaatın tamamlanmasıyla bu okula Yavuz Sultan Selim Proje Anadolu Lisesinin taşınacağı da söyleniyor. Hasan Atlı Ortaokulun şu anki binası ve Kemal Pireci Lisesi binası ile ilgili de her gün başka bir söylenti dolaşıyor. Bu bina ve okullarla ilgili bir planlama bir an önce yapılmalı ve halkımız ile paylaşılmalıdır.
Yeni yapılan ŞMG Lisesi binasında, spor salonunda, Ramazan Konuş Proje İmam Hatip okulunda inşaat sürecinin yeterince denetlenmemesinden kaynaklanan sorunlar hala yaşanmaya devam ediyor. Yeni öğretim dönemine yetiştirilmesi planlanan okullarımız var, yaşananlar göz önünde tutulursa devam eden inşaatların çok iyi denetlenmesi gerekir. Yeni yapılacak okul projelerinde de bir bütünlük olmasına dikkat edilmeli, özellikle çevre düzenlemesi dikkate alınmalı, öğrencilerin vakit geçirebilecekleri sosyal alanlar düzenlenmeli.
ŞMG Lisesi kantin ihalesi yüksek bedeli ile basında da ses getirmişti. Fakat işletmecinin birkaç aydır kirayı ödeyemediğini ve işi bıraktığını öğrendim. ŞMG Lisesinin birçok eksiği vardı ve kantin gelirlerine bel bağlanmıştı. Daha önce de ifade ettiğim gibi yeni binanın birçok eksiği var ve bina çok büyük, okul idaresinin tek başına bunun altından kalkması mümkün görünmüyor. Yeni yapılacak kantin ihalelerinde de yüksek bedelden ziyade iş yapılabilecek şartların gözetilmesi gerektiği açıktır.
Sınavla öğrenci alan okulların sayısı azaltılacak, Yavuz Sultan Selim Anadolu Lisesi bu sene son defa sınavla öğrenci alacak gibi duruyor. Başka hangi okul bu kapsamdan çıkarılacak, ilçemizde başka bir okul daha sınavla öğrenci alan okullar kategorisine girecek mi, bu konularda bir açıklama bekliyoruz.
Bu sene ilk defa pek çok öğrenci sınava girmeden liselere yerleştirildi. Bu da sınıf içinde seviye farklılıklarına sebep oldu. Sınıfların kalabalık olması da göz önünde bulundurulursa öğretmenlerin işi oldukça zorlaştı. Bu konuda atılması gereken ilk adım sınıf mevcutlarının azaltılmasıdır.
Bazı okul idareleri iş güvenliğini bahane ederek nöbetçi öğretmenlerin öğle arası boyunca nöbet yerlerinden durması konusunda ısrarcı oldular. Unutulmamalıdır ki okullardaki güvenlik önlemlerinin alınması konusunda öncelikle okul idareleri sorumludur. Zaten Milli Eğitim Bakanlığı´nın görüş yazısında da açıklandığı gibi nöbetçi öğretmelere öğle aralarında ihtiyaçları giderebilecekleri süreler tanınmalıdır. Okullarda nöbet uygulamaları ile ilgili kararlar öğretmenler kurulunda alınıyor. Arkadaşlarımızın, ileride sorun yaşamaması için, kurullarda bu konuyu karar altına almaları gerekiyor.
Bandırma sürekli göç alan, kalabalıklaşan bir ilçe. Her geçen gün okul ve derslik ihtiyacı artıyor. Ayrıca Bandırma On Yedi Eylül Üniversitesine yeni bölümler açılıyor, anlaşılan o ki önümüzdeki yıllarda Bandırma bir öğrenci kenti olacak. Ulaşımdan barınmaya, sosyal imkânlara kadar pek çok alanda yetersizlikler yaşanacak. Bu konulardaki çalışmalar bir an önce planlanarak yapılmalı.
?ÖSS-ÖYS, LGS-LYS, AYT-TYT, TEOG, LGS?? görüldüğü gibi pek çok kez sınavların isimleri değişti. İsim değiştirerek sistem değişmiyor. Öğrencilerin ve öğretmenlerin mağduriyetleri devam ediyor. Öğrenciler en güzel yaşlarını stres altında geçiyor. Aileler ve öğretmenler çaresiz. Okullarda sosyal faaliyet yapılamıyor. Sınava dayalı sistemden en kısa sürede vazgeçilmeli.
Eğitin sorunları tartışılırken sorumluluk hep öğretmene yıkılmaya çalışılır. Öğretmenlerimiz, her türlü olumsuzluğa karşı özverili bir şekilde öğrencileri ile ilgileniyorlar, bekledikleri saygıyı da göremiyorlar. Burada unutmamak gerekir ki kötü öğrenci, kötü öğretmen yoktur, kötü sistem vardır. Sınava dayalı sistemden vazgeçilmeli eğitime, öğretmene hak ettiği değer verilmelidir.
Geçen on yedi yıl içinde yedi Milli Eğitim bakanı, on beş defa sistem değişti. Her gelen bakan bu sistemle olmaz dedi, bir önceki dönemi eleştirdi. Eğitim sistemimiz yamalı bohçaya döndü. Oysa asıl yapılması gereken eğitimi siyasetçinin hareket alanı olmaktan çıkarmak ve tutarlı sürdürülebilir bir sistem ortaya koymaktır.
Dernek ve vakıflarla imzalanan protokoller, okullarda dayatılan dini içerikli dersler laik eğitim anlayışımızı yaralamıştır. Görülüyor ki açılan İmam Hatip liseleri, ortaokulları, konulan dini içerikli dersler eğitim sorunlarını çözmemiş daha da derinleştirmiştir. Bunlardan vaz geçilip laik, bilimsel, nitelikli ve parasız eğitime geçilmelidir.
Mülakata dayalı, sözleşmeli öğretmenlik, ataması yapılmayan öğretmenler, öğretmene yönelik şiddet, norm kadro uygulamaları, sıra tayinlerin işletilmemesi gibi sorunlar hala çözüm bekleyen sorunlar olarak karşımızda duruyor. Yazılı sınavdan çok yüksek not almalarına rağmen, mülakatlarda düşük not verilen öğretmenlerimiz oldu. Bu toplumda adalet duygusunu zayıflatır. Devlete güveni azaltır.
Eğitimde haremlik-selamlık uygulamalardan bahsediliyor, bazı okullarda karma eğitimin bırakıldığı söyleniyor. Bakın bu şekilde ahlak korunmaz. Kadın erkekle yan yana durmalı ki toplumsal uzlaşı gelişsin. Kadını kapatmak, toplumdan uzaklaştırmaya çalışmak gericiliktir. Karma eğitimi uygulamayan ülkelerin durumu ortadadır. Bir olumlu örnek göstermezsiniz, üstelik o ülkeler ahlaki olarak da çöküntü içindedirler. Toplumda herkes kadın erkek bir arada, uygar ülkeler seviyesine ulaşmayı özlerken, orta çağ zihniyetindeki bu gerici düşünceler nasıl türüyor, fırsat bulup su üstüne çıkıyor anlamak mümkün değil.
Okul öncesi eğitimin mecburi olacağı konusu kamuoyuna duyurulmuştu, bu konuda başka bir açıklama gelmedi. Ama Diyanet ve bazı vakıflar bu yaş grubu çocuklarla değerler eğitimi adı altında çalışmalar yapıyor, çocukların eğitim için kritik dönemleri heba ediliyor. Bakın bu hükümet döneminde din eğitim adına pek çok şey yapıldı, yüklü miktarlarda bütçe ayrıldı. Elde edilen bir gelişme söz konusu değil. Vakıf ve derneklerde çocuklarımız heba oldu, okullaşma oranı düştü. Artık bu anlayış bırakılmalıdır.
Ziya Selçuk´un Milli Eğitim Bakanı olmasıyla birlikte eğitim adına umutlanmıştık. Fakat beklentimizi karşılamaktan uzak kaldı. Yapılacak köklü değişiklikler beklerken yüzeysel işlerle uğraşıldı. Yapılan değişiklikler eğitimin piyasa koşullarına sunulmasının bir adımıdır. Milli eğitimin temel sorunları ortadadır. Çözüme yönelik adımlar atılmalıdır.
Okullarımızda ikili eğitim ve taşımalı eğitim sorunları devam ediyor. Köy okulları kapatıldı. Köylerimiz boşalıyor.
Bu öğretim döneminde de öğrenci, veli ve öğretmenler olmak üzere bekleneni bulamadık. Yaşana gelen problemler günlük çözümlerle geçiştirildi, köklü düzenlemeler yapılamadı. Önümüzdeki öğretim yılında bunlardan ders alınacağını umuyorum. Bu hafta sonunda üniversite sınavı var. Sınava girecek tüm öğrencilere başarılar diliyorum.
Kadir TAYLAN
Eğitim İş Sendikası Bandırma Temsilcilik Başkanı