Eğitim-İş Sendikası Bandırma Temsilciliği başkanlığına Serdar Polat getirildi.
Polat’ın başkanlığındaki yeni yönetim kurulunda Rukiye Özkan, Eylem Akkoyun, Göker Ceylan, Özge Babadağ, Münevver Bülbül ve Hakan Çağatay görev aldı.
Polat ve yeni yönetim kurulu, gazetecilerle kahvaltıda buluşarak çeşitli konularda açıklamalarda bulundu.
Temsilciliğin başkanı Polat, konuşmasının ilk bölümünde, Millî Eğitim Bakanlığı’nın yürürlüğe sokmak istediği yeni müfredatla ilgili düşüncelerini açıkladı. Polat, “20 yılda neredeyse 20 müfredat değişti. Getirilmek istenen yeni müfredatın ayrıntılarını bilmiyoruz. Ancak istenen müfredatın ayrıntılarını henüz bilmiyoruz. Ancak eğer bu müfredatta cumhuriyetin kazanımları ve Atatürk yoksa o müfredat bizi yansıtmaz. İsteseniz de Atatürk’ü müfredattan silemezsiniz” dedi.
Konuşmasının ikinci bölümünü, son aylarda öğretmenlere yönelik şiddet olaylarına ayıran Polat, “Ülke genelinde olduğu gibi ilçemizde de öğretmenlere yönelik şiddet olayları yaşanıyor. Bu rezil tabloyu asla kabul etmiyoruz. ‘Öğretmene saygı’ diye haykırmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Konuşmasının üçüncü bölümünde, ülkemizdeki çocuk işçi sayısındaki büyük artışa dikkati çeken Polat, ”Ülkemizde ne yazık ki çocuk işçiliği sıradanlaşıyor” dedi.
Polat, açıklamasının sonunda ise öğretmenlerin içinde bulunduğu ekonomik zorluklara değinerek şunları aktardı:
“Ülkemizde halen 700 bin öğretmen atama bekliyor. Buna karşılık 80 bin ücretli öğretmen çalıştırılıyor. Öğretmenlik, uzmanlık mesleğidir. Genellikle asgari ücretin altında çalıştırılan ücretli öğretmenlik uygulaması doğru değildir. İstediğimiz 3600 ek gösterge konusunda hiçbir çalışma yapılmadı. Okullarda gerici faaliyetlerle mücadele eden öğretmenler, mesleklerinden koparıldı. Öğretmenler, geçim sıkıntısı içinde. Anketlerde çok sayıda öğretmenin, ek iş aradığını görüyoruz. Yine anketlerde, geçim sıkıntısı yaşayan öğretmenlerin, derslere kendilerini veremediklerini belirtmeleri yer alıyor. Eğitim-İş olarak, öğretmenlerin içinde bulunduğu bu vahim tabloya rağmen yılmayarak, özlük haklarımız, Atatürkçü, laik ve bilimsel eğitim mücadelemizi sürdüreceğiz.”
Bandırma’da, 1600 eğitim çalışanından 400’ünün Eğitim-İş Sendikası’na üye olduğuna işaret eden Polat, “Tüm eğitim çalışanlarını sendikamıza üye olmaya çağırıyorum” dedi.
Başkan Serdar Polat;
"Eğitim ülkelerin en az anayasaları kadar önemlidir! İktidar döneminde 4. kez topyekûn müfredat değişikliğinden bahsediliyor. Taslakların dün kamuoyuyla paylaşıldı.
Eğitimin anayasası “müfredatı değiştireceğiz” diyorlar ama eğitimin gerçek bileşenleri sürecin içerisinde değil, hazırlık sürecinde yok, katılımcılık yok sayıldı, demokratik bir anlayış yok! Hazırlıklar kapalı kapılar ardında kamuoyundan gizli bir şekilde gerçekleştirildi.
Devleti devlet yapan en temel özelliği planlamasıdır, şeffaf olmasıdır, katılımcılığı ve demokrasiyi öncelemesidir!
Bu hazırlıkları kimlerle yapıldığını, bu kişileri neye göre seçildiğini, Eğitimin tüm bileşenlerini neden en başından itibaren sürece dahil edilip edilmediğini, geçmişle ilgili bilimsel bir değerlendirmenin olup olmadığını, bir raporun olup olmadığını, Pilot uygulamasına yönelik planlamanız olup olmadığını merak ediyoruz. Her şeyi hazırlayıp 1 haftalık askıya çıkarmanın da yeterli bir süre olup olmadığında ayrıca tartışılır.
Atatürk'ü silmek gibi bir amaçları da yokmuş aslında, Atatürk değerleriymiş, silmek gibi bir amaçları da yokmuş. İsteseniz de Atatürk'ü silemezsiniz, Atatürk bu ülkede yurttaş olma bilincine sahip herkesin yüreğinde, aklında yaşıyor ve sonsuza kadar dek yaşayacak!
OECD ülkeleri arasında eğitimde eşitlik sıralamasında son sıralarda, tüm araştırmalarda ortalamanın altında, hep sonlara yakın sıralarda böyle bir ülke yarattıktan sonra temel sorunun bilimden, çağın gereklerinden uzaklaşmak olduğunu görmeyip sorunu başka yerde aramak akla mantığa aykırıdır."
Sorun ne müfredatta ne öğretmende ne de bu ülkenin çocuklarında, sorun Cumhuriyet kazanımlarını tam anlamıyla uygulayamamaktadır.
İstanbul Sarıyer'deki Prof. Dr. Ali Kemal Yiğitoğlu Ortaokulu'nda akran zorbalığı yapan öğrencisini uyaran bir kadın öğretmenimiz, çocuğun şikâyeti üzerine okula gelen babası tarafından okul koridorunda gaddarca darp edilmiş ve ağır yaralanmıştır.
Dünyada başöğretmen unvanlı bir liderin kurduğu tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti'nde öğretmenlere, eğitim emekçisine reva görülen bu rezil tabloyu kabul etmiyor, tüm örgütlü gücümüzle itiraz örgütleyeceğimizin altını çiziyoruz!
Eğitim-İş olarak yaralı öğretmenimize acil şifalar diliyor, "Yalnız değilsiniz öğretmenim. Biz buradayız" diyoruz. Eğitimin ülke geleceğiyle birebir ilişkili bir alan olduğunu hatırlatıyor, eğitimde şiddete karşı çıkmak için tüm kamuoyunu daha yüksek tepki göstermeye çağırıyoruz.
Eğitim, ülkeyi parlak bir geleceğe götürecek yegane gemidir; kaptanı denize atılırken izleyici kalırsanız varacağınız yer artık umduğunuz liman olmayabilir! Bu yüzden hep birlikte "Öğretmene Saygı” diye haykırmanın tam vaktidir!
Çocuklarımız çağdaş, bilimsel, laik, kamusal eğitim alamamaktadır. Çocuk işçi sayısı, her geçen gün artmakta, hatta meslek okulları, MESEM'ler, kayıt dışı istihdama göz yumma politikaları vesilesiyle çocuk işçilik sıradanlaştırılmaktadır. Çocuklarımız, barınmadan sağlığa kadar birçok temel hakkına erişmekten uzaktır.
Okul çağında olmasına rağmen, sokaklarda, tarlada, fabrikada çalıştırılan, şiddetin, istismarın, zorla ve erken yaşta evliliklerin kurbanları olan milyonlarca çocuk bulunmaktadır.
Resmi istatistik kurumu TÜİK'in verilerine göre 2022'de 720 bin kız çocuğunun okuldan ayrıldığı görülmektedir. Yine TÜİK verilerine göre, 2022 yılında 16-17 yaş grubunda evlenen kız çocuklarının sayısı 23 bin 906'dır.
Çalışma hayatında 2 milyona yakın çocuk işçi bulunmakta ve çocuk işçilerin yaklaşık yüzde 80'i kayıt dışı çalıştırılmaktadır. 2013-2023 yılları döneminde en az 671 çocuk iş cinayetinde yaşamını yitirmiştir.
Okullaşma oranlarındaki yetersizlik çözülememiş bir sorun olarak ortada durmaktadır. İstatistiklere göre, ilkokul ve ortaokulda okullaşma oranlarında çok ciddi bir düşüş yaşanmıştır. 2013-2014 eğitim öğretim yılında okullaşma oranı ilkokullarda yüzde 99.57 iken, 2022-2023 eğitim öğretim yılında bu oran yüzde 93,85'e düşmüştür. 2013-2014 eğitim öğretim yılında yüzde 99.61 olarak gerçekleşen kız çocuklarının okullaşma oranı ise yüzde 93,82'ye gerilemiştir. Bu rakamlar, çocukların eğitim hakkından mahrum bırakıldığını ortaya koymaktadır.
Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün "Vatanı korumak çocukları korumakla başlar" sözleri ışığında, tüm çocuklarımızın eğitim ve sağlık hakkından eşit koşullarda yararlandığı, her türlü istismar ve baskıdan uzak gelişimlerini sağlayabildikleri bir ülke hepimizin ortak özlemi olmalıdır.
Ülkemizdeki eğitim ve bilim emekçileri, OECD ülkeleri arasında ekonomik, sosyal ve özlük haklar açısından son sıralardadır. Geçtiğimiz yıllar içinde eğitim ve bilim emekçilerinin aldıkları maaşlar, rakamsal olarak artmış gibi görünse de enflasyon nedeniyle insanca yaşam seviyesinden daha da uzaklaşmıştır. Satın alma gücü düşen öğretmenlerimizin yarısından fazlası ancak ek işler yaparak geçinebilir hale gelmiştir. Seçim boyunca hükümetin dilinden düşmeyen 3600 ek gösterge konusunda da hiçbir adım atılmamıştır.
Öğretmenlerin sözleşmeli, ücretli, kadrolu diye kategorilere ayrılması, emek sömürüsünü artırmış, modern çağın kölelik sistemini yaratmıştır. Kadrolu öğretmen atamasından vazgeçerek "doğrudan torpil” anlamına gelen mülakata dayalı sözleşmeli öğretmen sistemini getiren Bakanlık, öğretmen açığını ücretli öğretmenlik ile kapatmaya çalışmaktadır. Ataması yapılmayan öğretmen sayısı 700 bini geçmişken, 80 binin üzerinde eğitim emekçisi ücretli öğretmen denen güvencesizlik altında sömürülürken ücretli öğretmenlik gibi geçici çözümlerle okullardaki öğretmen açığının kapatılması mümkün değildir.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'na ve imzaladığımız uluslararası sözleşmelere göre öğretmenlik mesleği uzmanlık mesleğidir. Öğretmen açığının ücretli öğretmen uygulamasıyla kapatılmaya
çalışılması, eğitimin niteliğini de olumsuz yönde etkilemektedir.
Meslek itibarı zayıflatılan ve statüleri düşürülen öğretmenler, çok kolay bir şekilde tehdit edilmiş ve şiddete maruz kalmıştır.
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün emanetine yakışır şekilde nesiller yetiştirmek için okullardaki gerici faaliyetlerle mücadele etmek isteyen öğretmenler cezalandırılır, meslekten koparılır hale gelmiştir.
Bu kadar zor şartlar altında fedakârca emek veren eğitim çalışanlarının durumunu ortaya çıkarmak için sendikamızın 3630 eğitim emekçisinin katılımı ile gerçekleştirdiği ankette çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmıştır. Yüzde 49,4'ü erkek, yüzde 50,6'sı kadın toplamda 3530 öğretmenin katıldığı araştırmamıza göre;
Katılımcıların yüzde 61,1'i ekonomik zorluklardan dolayı mesleki motivasyonlarının düştüğünü, yüzde 84,3'ü ek iş aradığı belirtmiştir. Öğretmenin işi dışında ek iş aramak istemesi oldukça manidardır.
Ekonomik olarak zor durumda olan eğitim çalışanlarının öncelik olarak ekonomiyi temel sorun olarak görmelerinin nedeni yukarıdaki görüşlerinden belli olmaktadır. Katılımcıların yüzde 64,2'si düşük maaşları nedeniyle toplumdaki saygınlıklarının yıprandığını aktarmıştır.
“Öğrencilerimden ve meslektaşlarımdan uzak kalmak mesleki motivasyonumuzu her zaman düşürüyor" diyenlerin oranı yüzde 70,6'dır. Katılımcıların yüzde 77,6'sı pandemi sürecinde teknolojik ihtiyaçlarının MEB tarafından karşılanmadığını kaydetmiştir.
Bu tablonun yaratıcıları bilmelidir ki Başöğretmen Atatürk'ün eğitim neferleri, olarak bu karamsar, vahim tabloya rağmen yılmıyoruz!
Sadece öğrencilerimiz ve kendimiz için değil ülkemizin geleceği için laik, bilimsel, adil ve kamusal eğitim istiyoruz!
Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacının, hükümetin ekonomi ve eğitimde din eksenli politikaları ile değil nesnel ve bilimsel kriterlerle belirlenmesini talep ediyoruz!
Yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdam edilmesini istiyoruz Öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçecek önlemler alınmasını talep ediyoruz!
Her şeyden önemlisi meslek onurumuzu geri istiyoruz!
EĞİTİM İş Bandırma Temsilciliği olarak üyelerimizin özlük haklarını savunmaya, gerek yerelde gerek ulusal bazda Cumhuriyet kazanımlarını ve Atatürk Devrimlerini savunmaya, anlatmaya, yerel düzeyde eğitim, kültür, tarihsel, sosyal ve toplumsal konularda biz öğretmenlere düşen hassasiyeti göstermek-en büyük hedefimiz ve çalışma planımız olacaktır." dedi
KADİR TAYLAN KONUŞUYOR
Eğitim-İş Sendikası Bandırma Temsilciliği’nin 23 Mart 2024’te yaptığı genel kurulda görevini Serdar Polat’a devreden önceki başkan Kadir Taylan, şunları söyledi:
“Bayrağı yeni başkanımıza teslim ettim. Yıllardan beri yaşadığımız büyük siyasi baskılara boyun eğmeyerek, kan kaybetmedik. Her zaman cumhuriyet değerlerini ve Atatürkçü düşünceyi savunduk. Halen cumhuriyeti değerleri ve Atatürkçü düşünceye yönelik tehlikeler sürüyor.” ÖNDER BALIKÇI