Gerici-faşist güçlerin saldırıları sonucu 19–25 Aralık 1978 tarihleri arasında yaşanan ve Türkiye`yi 12 Eylül darbesine götüren sürecin önemli dönemeçlerinden birisi olan ve tarihe kara bir leke olarak geçen Maraş katliamının üzerinden 35 yıl geçti.
19 Aralık 1978 gecesi, Maraş`ta anti komünist içerikli bir filmin gösterimde olduğu saatlerde, Çiçek Sineması`na tahrip gücü çok düşük bir bomba atılmış, faşistler tarafından atıldığı daha sonra ortaya çıkan bu bomba, günlerdir kentte tırmandırılmakta olan Alevi-Sünni gerginliğini çatışmaya dönüştürecek bir kıvılcım olmuştur. 20 Aralık`ta Alevilerin oturduğu bir kıraathane bombalanmış, 21 Aralık`ta iki TÖB-DER`li öğretmen öldürülmüştür.
22 Aralık`ta faşistlerin Sünni mahallelerdeki ajitasyonu sonucunda silahlananlar 23 Aralık`ta kanlı bir katliama girişmişlerdir. Valiliğin taleplerine rağmen kente askeri güç gönderilmezken, 23 Aralık`ta ‘polis-halk çatışması`nı önlemek gerekçesiyle kentteki bütün polisler devre dışı bırakıldı. 24 Aralık günü çevre köy ve ilçelerden getirilen silahlı faşist grupların takviyesi ile başlayan saldırı, Alevilerin yaşadığı mahallelere kaydırılmış ve uzun yıllar hafızalardan silinmeyen insanlık dışı bir katliam yaşanmış; yüzlerce insan katledilmiştir. 25 Aralık akşamı yaşanan katliam sonrasında resmi olarak 111 kişinin öldürüldüğü açıklanmış, yüzlerce kişi yaralanmış, 210 işyeri ve 70 ev yakılıp yıkılmıştır. Katliam sonrası binlerce Alevi Maraş`ı terk etmek zorunda kalmıştır.
Maraş katliamı, benzer pek çok katliam gibi Türkiye tarihine içinde devlet güçlerinin de yer aldığı, izlerinin silinmesi mümkün olmayan kara bir leke olarak geçmiştir. Maraş katliamı, daha sonra Çorum`da ve Sivas`ta yapılan katliamlar gibi "derin" ilişkilerin rol oynadığı faillerinin bilinçli olarak yakalanmadığı kanlı saldırılar olarak tarihe geçmiştir. Adı geçen katliamlarda rol alan çok sayıda eli kanlı katil ve onların savunucuları, sonraki yıllarda milletvekili olmuş, halka karşı işledikleri suçların hesabını vermek bir yana, resmen ödüllendirilmişlerdir.
Maraş ve diğer katliamların acısı hâlâ yüreğimizdeki tazeliğini korumaktadır. Maraş katliamı 35 yıl önce gerçekleşmiş olsa da şiddet ve linç kültürü günümüze kadar biçim değiştirerek sürdürülmüştür.
Maraş katliamı ve diğer tüm katliamlar aydınlatılmadan, içlerinde devlet görevlilerinin ve siyasilerin sorumlulukları açığa çıkarılıp hesap sorulmadan, gerçek anlamda demokratik bir ülkede yaşamak da mümkün olmayacaktır.
EĞİTİMSEN Bandırma Temsilcisi
Selçuk UKŞAL