Bandırma`da, Öğretmenler, laik, bilimsel ana dilde eğitim ve demokratik yaşam için bugün iş bıraktı.
Öğretmenlerin eylemi dolayısı ile bugün çocuklarda okula gönderilmedi.
Öğretmen evinden önünden Cumhuriyet alanında birlikte yürüyen öğretmenler, Cumhuriyet alanında gerçekleştirdikleri eylemde Eğitim-Sen Bandırma şube Başkanı Mustafa Kocataş'ın okuduğu bildiriyi tezahüratla desteklediler.
Başkan Mustafa Kocataş, Eğitim-sen ve toplumun duyarlı kesimi olarak, laik, bilimsel, ana dilde eğitim ve demokratik yaşam çağrımız sadece üyelerimize değil. Çocukların öğrencilerin ve ülkenin geleceğinden endişe eden farklı yaşamlardan, mezheplerden ve kimliklerden olan tüm Türk halklarınadır. Dedi.
Eğitim sistemi ve okulların tamamen siyasi, tamamen iktidarın denetimine girmesine ve egemen ideolojiye teslim ettirilmesine asla izin vermeyeceğiz. Bu amaçla bugün ülke çapında hem okul boykotu yapılmakta, hem de Eğiitm-sen'in çağrısı ile bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirilmiştir. Dedi.
Yağış altında süren konuşmayı alkışlarla, sonuna kadar izleyen öğretmenler daha sonra olaysız bir şekilde dağılarak demokratik haklarını kullandılar.
Laik, Bilimsel, Anadilinde Eğitim ve Demokratik Yaşam İçin Bu gün İş Bırakma ve Boykot Eylemi Yapıyoruz!
Türkiye`de eğitim sistemi ve toplumsal yaşamın siyasi iktidarın siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda tekçi, baskıcı ve dayatmacı bir şekilde düzenlenmektedir. Eğitimin bütün kademelerinde pedagoji bilimine tamamen aykırı, bilim düşmanı politika ve uygulamalar artmıştır. Okulöncesinden üniversitelere kadar eğitim sistemi büyük oranda dini kural ve referanslara göre biçimlendirilmektedir.
Siyasi iktidar, eğitim sistemini bilimsel ve demokratik değerleri temel almak yerine, farklı din, mezhep ve kimlikleri yok sayan ayrımcı politikaları hayata geçirmektedir. AKP, çok inançlı, çok dilli, çok kültürlü Türkiye toplumunu özellikle inanç ve kimlik farklılıkları üzerinden kutuplaştırmayı ve çatışma alanları yaratarak, baskıcı, otoriter iktidarını pekiştirmeyi hedeflemektedir.
Eğitimde 4+4+4 dayatması, zorunlu ve "zorunlu seçmeli" din dersleri uygulaması, TEOG, YGS ve LYS`de öğrencilere din soruları sorulması, öğrencileri imam hatiplere yönlendirme uygulamaları, normal ortaokullar içinde imam hatip sınıflarının açılması, reşit olmayan kız çocuklarının başının kapatılması, öğretmen atamalarındaki branş dağılımı, okullara mescit açılmasının zorunlu tutulması; karma eğitimi kaldırma girişimleri, artan siyasi kadrolaşma uygulamaları ve son olarak 19. Milli Eğitim Şurasında alınan kararlar gibi birçok konu başlığında, eğitimin dini kurallara göre düzenlenmesi uygulamaları hızla artmaktadır.
İktidarın eğitimi tamamen dini kurallara göre düzenlemek hedefiyle 19. Milli Eğitim Şurası`nda aldığı kararlar, eğitim sisteminin ve ülkenin nereye götürülmek istendiğini açıkça göstermektedir. AKP`nin tüm topluma yönelik zorla "tek din, tek dil, tek mezhep" dayatması, toplumun farklı kesimlerine yönelik ayrımcı, dışlayıcı ve farklı inanç ve kimlikleri aşağılamaya dayanan uygulamaların artmasına neden olmuştur.
Türkiye`de eğitim kurumları, AKP`nin mezhepçi, ayrımcı ve otoriter uygulamaları ile eliyle gerçek işlevlerinden hızla uzaklaştırılırken, iç güvenlik paketi gibi faşizan özellikler gösteren düzenlemelerle laik, bilimsel eğitime ve demokratik yaşam anlayışına karşı resmen savaş ilan etmiştir.
Laik olmayan bir eğitim sisteminin demokratik ve bilimsel olması, demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelesine hizmet etmesi, bireylerin inançlarını hiçbir baskı altında kalmadan gerçek anlamda özgürce yaşaması mümkün değildir. Gerçek anlamda eşit, özgür ve laik bir eğitim ancak demokrasinin, eşitliğin, hak ve özgürlükler alanının genişlemesi ve bütün yurttaşların eşit haklar temelinde bir arada yaşaması ile mümkündür.
Hiçbir toplum birbirinin aynı ve tamamen aynı düşünen, aynı inancı paylaşan, aynı değerleri benimsemiş insanlardan oluşmadığına göre, tüm düşünce, inanç ve değerler karşısında tarafsız olması gereken bir devletin, sadece bir dinin ve mezhebin öğretilerini, sadece belli bir inanç sisteminin kural ve ibadetini okullarda öğretmesi kabul edilemez. Devlet, kişisel bir alan olan inanç alanından elini çekmeli, siyasi iktidar inanç alanını kendi çıkarları için istismar etmekten derhal vazgeçmelidir.
Eğitim Sen ve Bu talepleri dile getiren toplumun duyarlı kesimleri olarak laik, bilimsel, anadilinde eğitim ve demokratik yaşam çağrımız sadece üyelerimize değil, çocukların, öğrencilerin ve ülkenin geleceğinden endişe eden, farklı inançlardan, mezheplerden ve kimliklerden olan tüm Türkiye halklarınadır.
Eğitim sistemi ve okulların tamamen siyasi tamamen iktidarın denetimine girmesine ve egemen ideolojiye teslim edilmesine asla izin vermeyeceğimizi göstermek için, bu gün ülke çapında hem okul boykotu yapılmakta, hem de Eğitim Sen`in çağrısı ile bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirilmektedir.
Çocuklarının geleceğinden endişe duyan veliler ve eğitim sen li öğretmenler olarak geleceğimize hep birlikte sahip çıkıyoruz. Bir kez daha haykırıyoruz. Karanlığa teslim olmayacağız. Yaşasın laik demokratik bilimsel ana dilde eğitim sistemi. Yaşasın herkesin kendini özgürce ifade edebildiği demokratik ortak yaşam modeli.
Mustafa Kocataş
Eğitim Sen başkanı