1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü bir çok kentte olduğu gibi Erdek'te de coşku ile kutlandı.
Cuğra sahil bandırma girişinde toplanan TSK lar toplu yürüyüş düzeni ile geldikleri Cumhuriyet alanında saygı duruşu ve istiklal marşımızın okunması ardından Genel iş Erdek temsilcisi Ali Karaman tarafından gündeme dair bildiri okundu.
Genel iş Erdek temsilcisi Ali Karaman; "Bugün 1 Mayıs, Mayıs işçi sınıfının birlik- mücadele-dayanışma günü
Biz işçilerin; gençlerin, kadınların, emekçilerin, emeklilerin birlik, mücadele ve dayanışma günüdür.
Bugün işçilerin, kadınların, emekçilerin, gençlerin, emeklilerin hak ve özgürlükleri için verdiği mücadelenin dönüm noktasıdır.
Tarihte 1 Mayıs,19.yüzyıl işçi hareketlerinden köken almaktadır. Bu gün, işçilerin daha iyi çalışma koşulları için yürüttüğü mücadeleleri selamlamakta, haftalık 35 saat iş günü talebimizi de bu meydanlarda haykırmaktayız.
İş gününün kısaltılma mücadelesinin en önemli süreçlerinden bir tanesi,1886’da Chicago’daki işçilerin talebidir. İşçi gösterileri yetkililer tarafından şiddetle bastırıldı ve Hay-market Olayı olarak bilinen şiddetli çatışmalara yol açtı. Bu olay, küresel işçi hareketi üzerinde büyük bir etkiye sahipti ve 1 Mayıs’ın uluslararası işçi günü olarak tanımlanmasına yol açtı. ABD’nin büyük kentlerinde 5 binden fazla grev ilan edilmiş, çıkan çatışmalarda bir işçi ölmüş, çok sayıda işçi yaralanmıştı. 3 gün süren gösteriler sonrasında sendikacılardan 4’ü idam, 4’ü ağır hapis cezasına çarptırıldı.
İdam edilen işçiler tüm dünya işçilerini etkiledi. II. Enternasyonal 1889’da Paris’te düzenlediği kongrede, Amerikan işçilerinin mücadelesini desteklemek amacıyla dünya çapında gösteriler düzenledi. 1890’dan başlamak üzere 1 Mayıs’ı da “ Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kabul etti.
Bizde en kanlı 1 Mayıs,
1 Mayıs 1977’de,Taksim Meydanı’nda DİSK’in düzenlediği İşçi Bayramı kutlamaları saldırıya uğradı, gösteriye katılanların üzerine ateş açıldı, kurşunlar yağdı, panzerler yürüdü, 34 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı… Hepsini saygıyla yeniden anıyoruz.
Bizler işçiler; emekçiler, kadınlar, emekliler, gençler bu ülkenin büyük çoğunluğuyuz. Bizler üretiyoruz, bizler çalışıyoruz, bizler bu ülkenin tüm değer ve güzelliklerini emeğimizle var ediyoruz… İnsanca yaşamayı hak ediyoruz…
İnsanca yaşayamıyorsak bu ülke fakir olduğu için değil, ülkenin kaynakları yetersiz olduğu için değil… Bu ülkenin kaynakları hepimizi insanca yaşatmaya yeter. Yeter ki kaynaklarımız rantçılara, sermayeye, faize, şatafata, silaha, savaşa değil işçilere, kamu emekçilerine, emeklilere ve kamu hizmetlerine kullanılsın. Yeter ki çarkları, zengini daha zengin yoksulu daha yoksul yapmak için dönen bir düzene son verelim.
Bankalar, holdingler, şirketler karlılık rekorları açıklarken enflasyonun sebebi biz değiliz... Tüm dünyada gıda malzemelerinin fiyatları düşerken Türkiye’de artıyor… Vergi yükü bizlerin sırtına yüklenirken sermayenin bir gecede vergileri sıfırlanıyor.
Özellikle yerel yönetimlerdeki taşeron işçiliğine son verilmelidir. Bütün genel hizmet işçileri kadroya alınmalıdır. Genel hizmet işçilerinin sendikalaşmasının önündeki engeller süratle kaldırılmalıdır.
Halkımız borçlanarak yaşamaya mahkûm ediliyor. Genç ve kadın işsizliği rekor seviyelerde artıyor, iş bulanlar düşük ücretle ve sosyal güvencesiz çalıştırılıyor. Çocuk işçilerin sayısının artması bir başka kanayan yaramız…
Toplam emek ordusunun sadece %54’ü faal olarak çalışabilmektedir. Geriye kalan %46 tamamen işsiz ya da geçici gündelik işlerde güvencesiz çalışmak zorunda bırakılmaktadır. Bu nedenle biz işçiler, çalışma saatlerinin düşürülerek haftada 35 saat çalışmak istiyoruz.
Emeklilerin intibak yasası bir an önce Meclis’ten geçirilmelidir. Emekliler arasındaki eşitsizlik ortadan kaldırılmalıdır. Emeklilerin maaşı açlık sınırının altındadır. Hakkımız olan banka promosyonları bizlere bir lütuf, bir müjde gibi verilerek bizlerle alay ediliyor. Engelli yurttaşlarımızın maaşları yeniden düzenlenmeli, yaşam koşulları hak ettikleri düzeye getirilmelidir, engelsiz bir yaşam için…
Çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmek için Anayasal, Demokratik haklarını kullanmak, Grev hakkını kullanmak, Sendikalı olmak, Örgütlenmek için mücadele eden bizler suçlu gösterilmek isteniyoruz.
Bu asla kabul edilemez…
Türkiye dünyada işçi haklarının en kötü olduğu 10 ülke arasında… Hepimiz otoriter bir rejimin ağır baskıları altında kölece çalışıp asgari ücretle yaşamaya mahkum ediliyoruz. Bugün 452bin çocuk hakkında suça sürüklendiği için dava açıldı. Bu durumun sorumlusu çocuklarımızı koruyamayan iktidardır.
Bu yüzden 2024 1 Mayıs’ında keyfiliğe karşı hukuku savunmak, otoriter tek adam rejimine karşı demokrasiyi savunmak için alanlardayız. Yapılacak bir şey yok teslimiyetçiliğiyle değil yapılacak çok iş var gücüyle mücadelemize devam edeceğiz…
Bu alandan haykırıyoruz, işimize, aşımıza, ekmeğimize sahip çıkmak için alanlardayız. Haklarımıza, hukukun ilkelerine, gelirde/vergide ve ülkede adalet talebimize sahip çıkacağız.
Eğitim ve sağlık başta olmak üzere herkese nitelikli kamu hizmeti hakkımıza sahip çıkacağız. Çağ atladık diyen iktidar sistemi parası olanın sağlık hizmetlerinden faydalanabileceği bir düzeni oluşturmuştur.
Söz ve karar hakkımız için, özgürce sendikalı olma hakkımız için, örgütlenme ve grev hakkımızı ifade özgürlüğümüz için mücadeleden bir an bile geri durmayacağız.
İstanbul Sözleşmesine, iş yerinde şiddete ve tacize karşı İLO 190 sayılı sözleşmeye sahip çıkacağız.
Eşitliğe, özgürlüğe, laikliğe, hepimizin eşit yurttaşlar olarak barış içinde kardeşçe yaşayacağımız bir memleket için mücadeleye devam edeceğiz.
Bugün bu alandan haykırıyoruz… Sermaye düzenine karşı barışı ve halkların kardeşliğini savunuyoruz. Bu adaletsiz düzene karşı omuz omuza mücadele için buradayız. Alanları terk etmeyeceğiz…
İşçi Sınıfının Birlik / Mücadele ve Dayanışma günü olan 1 Mayıs’ta dünyanın dört bir yanındaki sınıf kardeşlerimizle beraber demokrasiye, adalete, özgürlüğe, eşitliğe, barışa ve kardeşliğe dair umutlarımızla haykırıyoruz. Bu meydandan haykırıyoruz… Ekmeğimizin küçülmesine, adaletin terazisinin bozulmasına, temel hak ve özgürlüklerimizin gasp edilmesine hep bir ağızdan DUR diyeceğiz.
Bugün, bütün Dünya genelinde işçi sınıfının mücadelelerini, taleplerini ve seslerini yükselttiği bir gün… Bugün, adalet için, eşitlik için, insanca yaşam koşulları için bir araya geldiğimiz gün. Biz işçiler sadece emeğimizin karşılığını istemiyoruz, aynı zamanda insan onuruna yakışır bir yaşamı da talep ediyoruz. Eğitimde özel okul öğretmenleri kamudaki mesainin yaklaşık üç katını yaparken alması gereken ücretin üçte birini alıyor. Taban maaşı istiyoruz…
Ancak biliyoruz ki, haklarımızı korumak ve daha iyi bir dünya için mücadele etmek hiçbir zaman kolay olmadı. İşçi sınıfı tarih boyunca birçok zorlukla karşılaştı, mücadele etti ve kazanımlar elde etti. Unutmamalıyız ki, bu kazanımlar kolay elde edilmedi. Kararlılık, birlik ve dayanışma ile bu hakları koruyabilir ve geliştirebiliriz.
Bugün, dünyanın dört bir yanında işçiler bir araya gelerek seslerini yükseltiyorlar. İşte bu birlik ve dayanışma ruhu bize güç veriyor. Biliyoruz ki, birlikte mücadele ettiğimiz sürece, hiçbir güç bizi durduramaz.
Bugün, işçi sınıfının gücünü bir kez daha hatırlıyoruz. Biz işçiler, toplumun temel taşlarıyız. Biz olmadan hiçbir şey yapılamaz. Bu yüzden haklarımızı korumak ve daha adil bir dünya için, mücadelemiz için bir araya gelmeliyiz…
Toprağa düştüğümüzde, Arkamızdan işçiydi, deyin…
Elleri nasır, Gözleri ışıl ışıl, Gülümserdi hayata, deyin…
Bir de akasya serpin toprağımıza…
Devrim için…
Emek için…
Barış için…
Barış DOĞAN EMEK BARIŞ VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELEMİZ 1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN…
Hepinizi saygıyla selamlıyoruz.”