Tarih: 20.12.2019 00:23

EY ÂDEMOĞLU…

Facebook Twitter Linked-in

                Bu Muazzam Düzen Kendiliğinden Olabilir Mi?

                İğnenin ustasız, binanın mimarsız, resmin ressamsız, heykelin heykeltıraşsız, köyün muhtarsız olamayacağını biliyoruz. Şu dünyada gözünü açan herkes yer ve gökte gördüğü çiçekten insana, nehirlerden dağlara, havadan güneşe kadar sayısız varlığın kendiliğinden, sanatkarsız, yaratıcısız olamayacağını bilir. Bir harf dahi kendi kendine yazılamazken bunca varlığın, bu muazzam düzenin kendiliğinden oluvermesi mümkün değildir!

Bir şiir kitabı nasıl ki düşünülerek yazılır. Bir şiir gibi olan varlıkların, bir kitap gibi manalarla dolu olması kâinatın tesadüfen oluşması da imkânsızdır. Her şey bilerek, planlanarak, ölçülerek ince hesaplarla yaratılmıştır. Bunca varlığın mutlaka bir sanatkârı, yaratıcısı olmalıdır. İşte bu sanatkâr, yaratıcı Allah’tır.

                O, BU DÜNYAYI İNSANA BİR KÖŞK YAPMIŞ VE HER ŞEYİ HİZMETİNE SUNMUŞTUR.

                Onun insanları bu dünyaya göndermesinde ki maksat da her şeyden önce kendisini tanımaları, iman etmeleri ve emirleri ve yasakları çerçevesinde yaşamalarıdır. Çünkü burada onun misafirleriyiz. Misafir olan kişi kafasına göre değil, kâinatın sahibinin istekleri doğrultusunda hareket eder. Öyleyse O’nun istediği şekilde inanacak, O’nun gösterdiği yoldan gidecek, hayatımızı ona göre düzenleyeceğiz!

                Müslüman Olmanın Sembolü ve İfadesi..

                Herhangi bir gemi karaya yaklaştığında o geminin hangi ülkeye ait olduğunu gösteren ilk işaret hiç şüphesiz bayrağıdır. O dil de yazılı kelimeler ve diğer bazı işaretlerden de kime ait olduğunu öğrenebiliriz.

                Bir kimsenin Müslüman olduğunu gösteren de bir kısım işaretler, semboller vardır. Mesela kişinin Namazı, Orucu, Haccı Müslüman olduğunu gösterir. Onun en açık ve net bir şekilde Müslüman oluşunu ise bizzat kendi beyanından, sözlerinden anlarız. Bir kimse bütün içtenliği ve samimiyetiyle KELİME-İ ŞEHADET getiriyorsa bu onun MÜSLÜMAN olduğunun bir ikrarından ibarettir.

                Kelime-i Şehadet, “EŞHEDÜ EN LÂ İLAHE İLLALLAH VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN ABDÛHÛ VE RESÛLÜH” kelimelerinden ibaret bir şahadettir. Bunu söylerken, “BEN TANIKLIK EDERİM Kİ ALLAH’TAN BAŞKA İLÂH YOKTUR VE YİNE BEN TANIKLIK EDERİM Kİ HZ. MUHAMMED (S.A.V.) O’NUN KULU VE RESÛLÜDÜR” demiş oluyoruz.

                Allah’tan başka ilâh olmadığını dile getirme “TEVHİD”, kısaca Allah’ın yalnız ve tek olduğunu. “LÂ İLÂHE İLLALLAH MUHAMMEDDÜ’R RESÛLULLAH” onada “KELİME-İ TEVHİD” denir.

                Hz. Muhammed (s.a.v.) Allah’ın bize gönderdiği bir elçidir. Kur’ân’la gönderilmiştir.

İşte bunlara, inanma, ikrar ve ifade etmeye KELİME-İ ŞEHADET denmektedir!

                Rahmetten İstifade Edebilmek..

                İnsan hadiselerin sebep ve sonuçlarından dersler çıkarabilecek şuurlu bir varlık olarak yaratılmıştır. Bu şuur sayesinde insan geçmiş zamana ait bütün olayların kahramanlarının akibetlerine bakıp gelecekte hem kendinin hem de dostlarının sonunun ne olacağını kestirebilir. Evet, insan fanidir. Ancak insan bu dünya da geçici olmasına rağmen ahirette ebedi olacaktır.

Madem dünya fanidir ve madem ebedi bir âlem vardır ki bu âlemde ya cennet ya da cehennem kalınacak yer olacaktır. Öyle ise insanın en büyük derdi baki kalacağı mekânın cennet olmasını sağlamak olmalıdır. Öyle ise insan mutlaka dini mevzuları öğrenmeye iştiyaklı olmalıdır.

Kul dine ait her hangi bir mevzu’yu dinlerken:

                1-) Konuyu anlamak için iştiyaklı (Özleme. Çok göreceği gelme.) olmalıdır. Şeytanın gaflet vermesine izin vermemelidir. Kalbini, ruhunu aklını nasihate açmalı ve her şeyiyle istifade etme niyetinde olmalı. Çünkü Allah insanları niyetlerine göre sevk eder. Zaten Hz. Muhammed’i (s.a.v.) dinleyerek sıddıkiyet (Aşırı doğruluk.) mertebesinde yükselen Hz. Ebubekir (r.a.) ile cahillerin en büyüğü Ebu Cehil’in arasındaki farkın sebebi bu dinleme keyfiyetidir.

                2-) Sohbette kibir, riya, suizan gibi sözler geçtiğinde Mü’min hemen bu sözü alıp nefsine sormalı acaba bende böyle bir şey var mı? Ve her an bu muhasebe içerisinde olmalı.

                3-) Sohbette sahabelerin yahut kâmil bir Müslüman’ın hayatından bahsedildiğinde Mü’min hemen kendi nefsine sormalı: “ACABA ONUN YERİNDE BEN OLSAYDIM AYNI DAVRANIŞI GÖSTEREBİLİR MİYDİM?”

                Ey Âdemoğlu..

                Yeryüzü, her gün, insanlara 10 cümle ile seslenir:

                Üzerim de; Gezip dolaşıyorsun!     İçimde; Hareket edemeyeceksin!

                Üzerimde; Günah işlersin!              İçimde;  Hesap vereceksin!

                Üzerimde; Gülüyorsun!                   İçimde; Ağlayacaksın!

                Üzerimde; Neşelenirsin!                 İçimde; Mahzun olacaksın!

                Üzerimde; Mal topluyorsun!         İçimde; Pişman olacaksın!

                Üzerimde; Haram yiyorsun!          İçimde; Kurtlar seni yiyecek!

                Üzerimde; Hile yapıyorsun!           İçimizde; Zelil olacaksın!

                Üzerimde; Sevinçlisin!                    İçimizde; Üzüntüye düşersin!

                Üzerimde; Işıkta geziyorsun!         İçimde; Karanlığa düşersin!

                Üzerimde; Herkesle berabersin!  İçimde; Yalnız kalacaksın!

                                                                           (Münebbihat (Tembihler) Kitabından..




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —