“Bandırma Manşet”in köşe yazarı Recai Çevik ile ülkemizi, bölgemizi ve Erdek’i konuştuk.
Çevik, “Ne olacak bu ülkenin hali” sorumuzu, “Ne yazık ki ülkemizin durumu kötü. Ekonomimiz başta olmak üzere her şey kötü durumda. Bugün, ülkenin her yerinde ahlaksızlık, ahlaki çöküntü var. İnsan yaşamı ahlaka dayanmalıdır. Eğer ahlaksızlık varsa o toplum çürür, kokuşur ve kurtuluşu yoktur. Ama ülkemiz için halen umut var mı derseniz, tabii ki var. Umutsuz yaşanmaz çünkü” diye yanıtladı.
OKUMAK VE YAZMAK BANA YAŞAMA GÜCÜ VERİYOR
Çevik, “Neden yazıyorsun?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Okumayı, yazmayı çok seviyorum. 1974 yılında yazmaya Bilecik’te, Bilecik Postası gazetesinde başladım. Daha sonra Bandırma’ya geldim. Gerçek, Bandırma Gürses, Yaşam, Banses’in yanı sıra Erdek gazetelerinde sürekli yazdım ve yazıyorum. Sorumlu olduğumu hissettiğim için yazıyorum. Yaşamanın gücünün okumaktan ve yazmaktan geçtiğine inanıyorum.”
ERDEK’TE SİYASET DEĞİL, GÜDÜLEN İNSANLAR YÖNETİMİ VAR
Yıllardır Erdek’te ciddi anlamda siyaset üretilmediğini öne süren Çevik, “Erdek’te siyaset yok, güdülen insanlar yönetimi var. Zaten bağımsız bir politikanın olmadığı Erdek için Büyükşehir Belediyesi yasası da büyük düzensizlik, gericilik, partizanlık getirdi. Erdek ve köyleri bozuldu. Özellikle kırsal mahalleler denilen köyler iyice yokluğa mahkum oldu. Köylerde tarım, ekonomi ve kente göçler nedeniyle insan bitti. Eğitim-öğretimde taşımalı sistem nedeniyle yalnız öğrenciler değil, aileleri de köylerden kaçtı. Paşalimanı’nda yaşayan yaşlı bir vatandaşın ‘Burada yalnız yaşlılar kaldı. Cenazemizi kaldıracak genç bile yok artık’ sözünü hiç unutamam” değerlendirmesinde bulundu.
MARMARA DENİZİ’Nİ YOK EDİYORUZ
Son aylarda ortaya çıkan müsilajın, acımasızca kirletilen Marmara Denizi’nin kusmuğunu insanların yüzüne yansıtması anlamına geldiğine dikkati çeken Recai Çevik, şunları söyledi:
“Bu gidişle bir denizi öldüren millet olarak tarihe geçeceğiz. Marmara Denizi’nde balıkları tükettik. Sadece istavrite kaldık. İşte Kapıdağ’ın içler acısı durumu. RES dikecek başka yer mi kalmadı da, her çeşit binlerce ağacı keserek buraya onlarca RES diktiniz? Yakında bunlardan yüzlerce olacak. Kapıdağ’ı, o dağın güzel kokusunu yok ediyorsunuz. Çok üzülüyorum. Ancak bu konudaki mücadelemi, protestolarımı yazarak sürdürmeye kararlıyım. Bunu yalnız bizim için değil, çocuklarımız için yapacağım.”
ERDEK TURİZMİ ÇOK ZORDA
1950-1960 arası yıllarda Erdek turizminin çok canlı olduğuna işaret ederken, bugün gelen durumun üzüntü verici olduğunu vurgulayan Çevik, “Erdek turizmi, sahillerin devlet tarafından işgali ile zayıflamaya başladı. Devlet, sahilleri parselleyerek, MKE, PTT, askeri kamplar gibi yerler kurdu. Erdek turizmi de kendini yenileyemedi, çağdaş gelişmelere ayak uyduramadı. Bir dönemler pansiyonculuk vardı ama o konuda da çağdaş atılımlar yapılamadı ve önü açılamadı ve Erdek turizmi bitme noktasına geldi.”
ZEYTİNCİLİK DE BİLİMSELLİKTEN UZAK
Erdek zeytinciliğinin bilimsellikten uzak olduğunu belirten Çevik, şöyle konuştu:
“Erdek ve Kapıdağ zeytinciliğinde yanlış ilaçlama, eksik sulama var. Başta Yukarı Yapıcı göleti olmak üzere bölgedeki göletlerden bugüne kadar zeytin ağaçlarının sulanamaması büyük ayıptır. Erdek zeytinciliği 21. yüzyılda halen ‘zeytin sineği’ ile başa çıkamıyorsa bu durum ayıptan da ötedir. Erdek zeytin ve zeytinyağı üretimi organik duruma getirilmeli ve bu konu çok iyi denetlenmelidir. Bunu yapması gereken de Marmarabirlik ve Zeytin tarım Satış Kooperatifi’dir.”
KÜLTÜR VE SANAT ADINA BİR ŞEY YOK
Erdek’te, kültür ve sanat adına hiçbir şey olmadığına dikkati çeken Çevik, “Hiç olmazsa haftada bir, cumhuriyet alanında bir etkinlik olmaz mı? En azından bu konuda çok yetenekli olan çingene vatandaşlarımızdan oluşan müzik grupları kurulup, konserler verilemez mi?” dedi.
Sanat, kültür ve müziğin, insanlara yaşamı sevdirip moral verdiğini vurgulayan Çevik, Erdek’in, arkeolojisini de yıllardır turizme kazandıramadığına işaret ederken, “Erdekliler, bizler bu yokluk ve yoksunluklara layık mıyız?” diye sordu. ÖNDER BALIKÇI