Tarih: 26.01.2020 20:02

Gribe karşı, nar kabuğu, zencefil, zerdeçal kalkanı

Facebook Twitter Linked-in

Son günlerde giderek artan grip salgını vakaları hastanelerin acillerini doldururken, geçtiğimiz hafta iki çocuğun domuz gribi olarak bilinen H1N1 virüsünden öldüğü şüphesi, hastalığın ulaştığı ciddi boyutu da gözler önüne serdi. Gribe yakalanmadan önlem almak gerektiğini söyleyen Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, “Gripten korunmak için sentetik ilaçlardan önce standardize edilmiş bitkisel tıbbi ürünler ve pastiller kullanmalısınız” dedi.

Grip salgınına yakalanmamak için öncelikle bağışıklık sisteminin desteklenmesi gerektiğine dikkat çeken Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, “Çörekotu, ıtır, nar kabuğu, zencefil, zerdeçal, Reishi mantarı, propolis bağışıklık sisteminizin güçlenmesine yardımcı olur. Ama bunları akılcı bir şekilde kullanmak önemli. Bitkilerle tedavide hem miktarı hem de neyi ne ile kullanacağınıza dikkat etmeniz gerekir. ‘Daha fazla alırsam daha faydalı olur’ gibi bir düşünceye kapılmamak gerekiyor, çok ciddi yan etkileri olabilir. Kış boyunca sabahları bir çay kaşığı çörek otunu toz haline getirip aç karnına yutun. Bağışıklık sistemini desteklemek için çoluk çocuk, herkes için uygun” diye konuştu.

Toplu taşıma kullanan, kapalı ortamlarda, plazalarda, alışveriş merkezlerinde çalışanların ve hastane personelinin özellikle gribe yakalanma konusunda risk altında olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Erdem Yeşilada, koruyucu önlemler alınmasının hayati önem taşıdığını belirtti. Prof. Dr. Erdem Yeşilada, “Bu kişiler halsizlik, boğazlarında yanma gibi etkiler gördüklerinde eczanelerde satılan ve virüsler üzerinde etkili olabilen bitkisel tıbbi ürünler yani takviyeler ve pastillerden yararlanabilirler” dedi.

Dikkat! Şekerli pastiller mikropları çoğaltıyor

Prof. Dr. Erdem Yeşilada, soğuk havalarda sıklıkla kullanılan boğaz pastilleri ile ilgili önemli bir noktaya dikkat çekti. Kullanılacak boğaz pastillerinin şekersiz olması gerektiğinin altını çizen Yeşilada, şunları söyledi: “Pastiller şekerle yapılır. Fakat yapılan çalışmalar şekerin mikropların gelişmesi için ortam yarattığını ortaya koyuyor. Ağız içine yerleşen mikroplar birbirleriyle haberleşerek, mesajlaşarak çoğalırlar. “Çoğalalım” mesajını verirken ortamda şeker olduğunda salgıladıkları glikozil transferaz enzimiyle bu şekeri biyofilm yapıyorlar ve ağzın içerisini, dişlerin üzerini kaplayarak, buralara yapışıp çoğalmaya başlıyorlar. Enfeksiyonun şiddetlenmesine neden oluyorlar. Burada önemli olan tedbir, mikroorganizmaların çoğalmadan durdurulması. Bu nedenle tercih edilen pastillerin şeker içermemesi ve mikroorganizmaların birbiriyle iletişimini kesecek içeriğe sahip olması gerekiyor. Mikropların iletişimini kesen bu moleküller nar kabuğu, zencefil, zerdeçalda bulunuyor. Bu üçlü hastalıklara karşı iki yönlü koruma sağlıyor, hem virüsün yayılmasını engelliyor, hem de vücudu zayıflatan bakterilerin gelişmesini önlüyor.”

Narın kendisi değil, kabuğu mikropların çoğalmasını engelliyor

Narın meyve olarak tüketildiğinde aynı faydayı sağlamadığına dikkat çeken Prof. Dr. Erdem Yeşilada, “Siyadin grubu bileşikler nar meyvesinin içerisinde düşük orandadır, meyvenin kabuğunda bulunur. Ancak meyvenin kabuğunu doğrudan tüketmek, dozu ayarlamak zor. Çünkü fazlası tansiyonu düşürüp, bayıltabilir. Bu yüzden hazır kapsül formlarını almak gerekiyor. Ayrıca tekrarlanabilir tedavi cevabı için standart ekstrakta sahip olmaları önemli” dedi.

Standardize edilmiş bitkilerle koruma sağlayabilirsiniz

Hastalıklardan korunmak için sentetik ilaçlardan önce, standardize edilmiş bitkisel ürünlerden yararlanmak gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Erdem Yeşilada, aktarlardan alınan bitkilerle istenilen sonuca ulaşmanın mümkün olmadığını belirtti: “Aktarlarda satılan ürünlerin gerçek ürün olup olmadığı bile belli değil, kaldı ki aktarlardaki ürünlerde aflatoksin gibi zehirli mikroorganizmalar gelişebiliyor. Böyle ürünler kullanıldığında da karaciğeriniz bile elden gidebilir. Aktardan aldığınız bitkinin içerisinde etkili madde var mı yok mu bilemezsiniz. Çünkü bitkiler kurutulurken farklılaşır. Dolayısıyla kullanılan bitkisel ürünlerin standart ekstrakt olması lazım. Standart ekstrakt olmadığında tedavi de olmaz. Standart ekstrakt şeklinde imal edilen ve sunulan ürünler sayesinde bitkilerin tüm faydalarından yararlanabiliriz.”

Önlem alınmazsa grip salgını büyüyebilir

Yarıyıl tatilinin çocukları virüslerden korumak için iyi fırsat olduğunu, ancak AVM, sinema, tiyatro gibi yerlere gidilirken dikkatli olunması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Erdem Yeşilada, “Grip mikrobunun en çok yayıldığı yer okullar. Oradan da anne-babalara geçiyor. Önlem alınmazsa grip salgını büyüyebilir. Gribe karşı etkili ilaç yok denecek kadar az. Herkese aynı ilaçlar yazıldığı için mikrop bu ilaçlara karşı direnç geliştiriyor. Bu nedenle tekrar söylüyorum, koruyucu tedbirler almak önemli. Ocak ayının sonuna geldik, ardından yine bir mevsim geçişi bizi bekliyor. Bu dönemlerde bağışıklık sistemini güçlendirmek için tıbbi bitkisel ürünleri iki aylık kürler halinde kullanmanızı öneriyorum. Yanınızda şekersiz ve mikroplarla iletişimi kesen pastillerden bulundurun. Çevrenizde öksüren, hapşıran biri varsa ya da kendinizi kötü hissediyorsanız ağzınıza bir tane atın” diye uyarıda bulundu.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —