“Zeytinlikler, dereler, dağlar halkıdır, sermayeye teslim edilemez!”
“Güney Marmara Dayanışması” basın açıklaması yaptı.
Bandırma Cumhuriyet alanındaki etkinlikte şu açıklaması okundu:
“Ortadoğu’da insan kıyımı, doğada ekolojik talan…
Emperyalizme, siyonizme ve kapitalizme karşı yaşamı savunuyoruz! Dünya insanı bir kriz yaşıyor, mevcut üretim şekli yaşamın ve doğanın gözlerimizin önünde yok olurken sürdürülebilir olduğuna dair yalanları yok oluyor.
Ortadoğu’da halklar bir kez daha emperyalist paylaşım savaşlarının ortasında yok edilmek isteniyor. Suriye’de milyonlarca insan mülteci konumuna düşürüldü. Irak, emperyalist müdahalelerle parçalandı. Yemen, bir açık laboratuarına dönüştürüldü. En kanlı saldırılardan biri ise Filistin halkına karşı gerçekleştiriliyor.
İsrail, sömürgeci bir siyonist projedir. Filistin toprakları yıllardır işgal altında, binlerce masum sivil, bombalarla katlediliyor, çocuklar, kadınlar, yaşlılar hedef alınıyor. Filistin halkı açık hava hapishanesi olan Gazze’de sistemli bir soykırımın eşiğine sürükleniyor.
Bu soykırım, yalnızca İsrail’in kararıyla değil, emperyalizmin mutlak desteğiyle mümkün olabiliyor. Askeri yardımlar, veto kararları, medya manipülasyonları…Hepsi emperyalizmin İsrail’i nasıl bir ileri karakol olarak gördüğünün açık kanıtıdır. ABD, bölgeyi dizayn etmek, enerji kaynaklarını ve ticaret yollarını denetim altına almak için siyonist rejimi adeta bir tetikçi gibi kullanmaktadır.
Bu tabloda İran, emperyalist-siyonist kuşatmaya karşı bölgesel bir direnç hattının önemli aktörlerinden biridir. ABD tarafından yıllardır ambargo, sabotaj, tehdit ve yaptırımlarla kuşatılan İran, İsrail’in saldırganlığına karşı askeri, diplomatik ve siyasi direnişin kritik bir parçasıdır. Ortadoğu halkları, kendi gerici iktidarlarını yıkacak ve halkın gerçek iktidarını kuracaktır.
Bu emperyalist savaşın gölgesinde, Türkiye’de farklı ama aynı merkezden beslenen bir savaş yaşanıyor. Doğaya karşı sermayenin savaşı.
TBMM’de komisyonlardan geçen yeni maden ve enerji yasasıyla birlikte:
-Zeytinlikler, ormanlar, meralar, milli parklar ve SİT alanları madencilik şirketlerine açılacak.
-ÇED süreçleri işlevsiz duruma getirilerek, son koruma bariyerleri de kaldırılacak.
-Kaçak madenler affedilecek, doğa talanı meşrulaştırılacak.
-Belediyelerin ve köylülerin iradesi yok sayılarak sermaye mutlak hâkim durumuna getirilecek.
-Resmî Gazete’de yayımlanan yeni yönetmelikle kıyı kenar çizgisinin deniz tarafındaki alanlar turizme açıldı.
Bu yalnızca bir çevre sorunu değil, doğrudan bir sınıf savaşıdır. Aynı kapitalist-emperyalist sistem, Ortadoğu’da bombalarla halkları yok ederken, burada iş makineleriyle doğayı, geçim kaynaklarını, geleceğimizi yok etmektedir.
Bizler bu barbarlığa karşı, hem Ortadoğu’da halkların özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini, hem de burada doğayı ve yaşamı savunmayı görev biliyoruz. Ne emperyalizmin yıkımına, ne de sermayenin doğa talanına geçit vereceğiz!
Filistin ve Ortadoğu halkı yalnız değildir!
Zeytinlikler, dereler, dağlar halkındır, sermayeye teslim edilemez!
Kahrolsun emperyalizm!
Yaşasın emek ve ekoloji mücadelemiz!”
